Dünya Floyd ve Avrupa’nın sömürgecilik tarihi

Floyd ve Avrupa’nın sömürgecilik tarihi

07.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

ABD’nin Minneapolis kentinde bir polis memurunun kelepçeli şekilde yüzüstü yere yatırmış olduğu şüpheli George Floyd’u boynuna diziyle 8 dakikayı aşkın bir süre bastırarak öldürmesi, doğal olarak ABD’de olduğu kadar Avrupa’da da infial yarattı. ABD’deki tepkilerin nedenleri arasında, Floyd’un Afro-Amerikalı olması bir başka deyişle siyahi olması, ölüme sebep olan polis memurunun da Amerika’da “Kafkaslı beyaz” olarak tarif edilen beyaz olması vardı.

Floyd ve Avrupa’nın sömürgecilik tarihi

 

Aslında suçu henüz kanıtlanmamış olduğu için hala masumiyet karinesine sahip olan bir kişinin polisin gözaltı süresi esnasında hayatını kaybetmesi başlı başına bir skandal. Zanlının siyahi polisin de beyaz olması da kaldıraç etkisi yarattı. Nitekim Amerika’nın birçok şehrinde zaman zaman şiddete dönüşen eylemler, protestolar ve gösteriler yaşandı. Avrupa’nın önde gelen ülkeleri Floyd cinayetinin ardından yaptıkları açıklamalarda ABD’de yaşanan olaylardan duydukları kaygıyı dile getirdiler. Siyahiler ile beyazlar arasında yaşanan gerilim ve ırkçılığın artış kaydetmesinden dolayı endişelerini de vurguladılar. Avrupa’dan gelen eleştirilere ABD sessiz kalmadı. Yaşlı kıtanın sömürgeci geçmişini ivedilikle hatırlattı.

Haberin Devamı

ABD ile Avrupa’nın Afrika kıtasıyla ilgili olarak geçmişi ve siyahilerle olan tarihi ilişkileri oldukça karanlık. Kimsenin tenceresinin dibinin diğerinden daha iyi olmadığı aşikar. Avrupa’da hâlâ Fransa, Hollanda veya İngiltere gibi ülkelerde polislerin göçmenlere, yabancı kökenli yurttaşlarının insan haklarını ihlal eden ve yaralanmalara hatta ölümlere neden olan davranışları olmuyor değil. En son 18 Nisan 2020’de Fransa’nın Villeneuve la Garenne kasabasında sivil polislerin motosikleti üzerinde seyir eden bir “şüpheliye” çarpması sonucu bir yaralanma olayı yaşandı.

Ancak bu tür olaylarda ABD ile Avrupa’yı farklı kılan iki husus bulunuyor. Floyd olayında ABD’nin çoğu sivil toplum kuruluşu polisin tutumunu kınayan gösteriler düzenledi. Sivil toplum kuruluşları ABD’de ırkçılık ve ayrımcılığa yer verilmemesi gerektiği yönünde kazanılmış olan hukuki bir hakka sahip çıkmak üzere sokaklara döküldüler. Avrupa’nın önde gelen ülkelerinde aynı sorunla karşı karşıya kalındığında sivil toplum kuruluşları bu denli yaygın ve etkin tepki vermezler. Sadece tematik dernekler, her zaman bilinen kuruluşlar ile bir kaç sanatçı ve kanaat önderi olayları kınamakla yetinirler.

Haberin Devamı

Buna karşılık, Floyd olayı Avrupa’da yaşanmış olsaydı içişleri bakanı ve hükümet başkanı, halk önünde olayı kınar, saydam bir soruşturma yürütülmesi için düğmeye basar ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için önlem alma sözü verirdi. Toplum içindeki değişik kesimlerin arasındaki gerilimin artmasını önleyecek yatıştırıcı açıklamalarda bulunurdu. ABD’de ise Başkan Trump’ın toplumda bölünmeyi engelleyecek veya yatıştırıcı hiçbir söylemi olmadığı gibi tabiri caizse ateşe körükle gitti. Ancak ne Trump’ın kutuplaştırıcı tutumunu bütün ABD halkına mal edilebilir ne de Avrupalı liderlerin yatıştırma söylemleri. Sonuç olarak Floyd olayı ABD’de sivil toplum kuruluşlarının daha canlı, etkili ve haklarına sahip çıkmaya daha meyilli olduklarını, Avrupa’da ise bu tür olaylar karşısında siyasilerin daha sorumlu bir tutum sergilediklerini gösterdi.

Haberin Devamı

Hidroklorokin ve bilim muamması….

Yeni nesil koronavirüs’e karşı aşı bulunana kadar tedavide kullanılacak olan ilaçlar arasında sıtma için kullanılan hidroklorokine yer verilmeli mi tartışması henüz sonuçlanmadı. Fransa’nın Marsilya Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Başkanı Profesör Didier Raoult’un Kovid 19’un ilk belirtileri esnasında  hidroklorokinin kullanılmasını önerdi. Bu öneri tıp dünyasını ikiye böldü.

Dünya Sağlık Örgütü hidroklorokin konusunda bir süre çekincelerini dile getirdi, fakat sonra kullanımını tavsiye etti. Ancak dünyaca ünlü The Lancet tıp dergisinde hidroklorokinin   Kovid 19’un tedavisinde etkisiz olduğunu, kullanımının da ölümcül sonuçlara neden olabileceğini iddia eden bir araştırma yayınladı. Bunun üzerine DSÖ yine geri adım attı ve hidroklorokini tavsiye etmediğini açıkladı. Uzun süre hidroklorokini yasaklayan Fransa Sağlık kurulu önce Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un girişimiyle ilacı tedavide tavsiye etmeye başladı. The Lancet’te çıkan makale ile birlikte yeniden yasakladı. ABD Başkanı Donald Trump’un bu ilacı kullanması da ülkede tartışma konusu. Gelinen noktada tıp dünyasının önde gelen 160 ismi, The Lancet dergisinde yayınlanan araştırmanın bilimsel niteliğini sorguladılar. Makaleyi kaleme alan 4 profesörden üçü imzalarını geri çektiklerini ifade ettiler. Hidroklorokinin kullanımı konusunda  kafa karışıklığı ise giderilmiş değil.