Dünya NATO’nun ‘yeni normali’

NATO’nun ‘yeni normali’

10.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Temelleri geçen yıl atılan “NATO 2030” projesinin detayları ortaya çıkıyor. NATO’nun “yeni normallere” uyumunu gerçekleştirecek proje kapsamında bu ay kritik imzalar atılabilir.

NATO’nun ‘yeni normali’

 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın yeniden yapılanmasına yönelik çalışmalara start verdi. Aralık 2019’da İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları toplantısında, İttifak’ın yeni tehditlere karşı yeniden yapılanması gerektiği kararlaştırılmıştı. Bu karar, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un NATO’yu “beyin ölümü gerçekleşmiş bir ittifak” diye nitelemesinin ardından alınmıştı.

Haberin Devamı

O tarihten bu yana çalışmalarını sürdüren Stoltenberg, İttifak’ın yeniden yapılanmasına ilişkin projenin adını da “NATO 2030” olarak belirledi. NATO 2030, aslında Slotenberg’in de söylemiyle “İttifak’ın yeni normalini oluşturacak” bir proje. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının meydana gelmesiyle birlikte üye ülkeler, NATO’nun daha derin ve etkin şekilde yapılanması gerektiğine kanaat getirdi. Uluslararası örgütler arasında salgınlara en hazırlıklı kuruluşların başında NATO vardı. Ancak Kovid-19 kriziyle birlikte İttifak’ın yalan haberler, siber saldırılar gibi bazı tehditlere karşı daha hazırlıklı olması gerektiği de anlaşıldı.

Askeri açıdan güçlü

Stoltenberg, İttifak’ın yeni normale uyumu konusunda bazı parametreler belirledi. Atlantik Konseyi ile kısa adı “GMF” olan Alman Marshall Fonu tarafından önceki gün düzenlenen ortak etkinlikte hem “NATO 2030” projesinin ipuçları hem de parametreler hakkında bilgi veren Stoltenberg, “NATO’nun askeri açıdan daha güçlü, siyasi açıdan da birlik imajını pekiştirmiş bir  ittifak olması gerekiyor” dedi. Güvenliğin, refahın temel taşı olduğuna dikkati çeken Stoltenberg, “Ancak askeri güç tek başına yeterli değil. NATO’yu aynı zamanda siyasi olarak daha etkin kullanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

İttifak üyesi ülkelerin güvenliğini etkileyen unsurlar arasında ekonomik ve teknolojik yarışlar, ekonomik istihbarat, hiper füzeler, siber ve hibrit tehditler yer alıyor. Yeni emtialar konusunda da ciddi bir rekabet bulunuyor. Rekabet ve tehditlerin “uzay boyutu” da göz ardı edilmiyor. Stoltenberg, tüm bu unsurların NATO’nun masasında ele alınması gerektiğine vurgu yaparken amacının “NATO’yu baştan yaratmak değil, daha etkin kılmak” olduğunu söylüyor.

NATO’nun etkinliğini artıracak, söz konusu tehditlere karşı hazırlıklı kılacak en önemli proje de kuşkusuz, kısa adı “CDDA” olan Avrupa Atlantik Caydırıcılık ve Savunma Konsepti.

Yeni parametreler

Temeli 2017’deki Lizbon Zirvesi’nde atılan, Galler ve Londra zirvelerinde de şekillenen CDDA, aslında Transatlantik coğrafyayı tehdit eden tüm unsurlar ve ülkelere karşı verilecek çok boyutlu küresel yanıtın adı.

Haberin Devamı

NATO’daki kimi diplomatlar, CDDA’yi “3. Dünya Savaşı parametreleri” olarak tarif etmiyor değil. NATO’nun da caydırıcılığı sadece askeri yöntemlerle sınırlı tutma niyetinde olmadığını anlıyoruz. Nitekim Stoltenberg, siyasi kimliği pekişecek olan İttifak’ın, ekonomik ve diplomatik yöntemlere de başvurabileceğine vurgu yapıyor. Yeni tehditler arasında açıkça Çin’e de yer vermeye başlayan Stoltenberg, “ekonomik ve teknolojik üstünlük elde etmeye yönelik yarışın kızıştığı bir ortamda, Çin’de kaydedilen yükselişin dünyadaki güç dengelerini etkilediği”nin altını çiziyor.

Önümüzdeki hafta video konferansta bir araya gelecek NATO üyesi ülkelerin savunma bakanlarının, CDDA’yı da onaylamaları bekleniyor. Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore ile daha yakın işbirliğinde bulunması da beklenen İttifak’ın,  dünyanın dört bir yanına yayılmadan dünyada söz sahibi olmanın parametrelerini belirlemeye çalıyor. İttifak üyesi ülkeler arasında sergilenecek siyasi irade, 2030 projesinin başarısı için belirleyici olacak.