Dünya Akılalmaz olay! 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

Akılalmaz olay! 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

05.04.2023 - 13:00 | Son Güncellenme:

ABD'de yaşayan Randy ve Bruce adlı iki genç arkadaş bir 'uyku deneyi' yapmaya karar verdi. Çektikleri kurayla kimin uyanık kalacağına karar veren iki arkadaş sonrasında yaşanılanları kaydetmeye başladı. 11'inci güne gelindiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Tüm dünyanın anbean takip ettiği o anlar ise çok önemli bir gerçeği ortaya çıkardı.

Akılalmaz olay 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Kaliteli bir uyku sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda ruhsal sağlık için de çok önemli. Dünyada en uzun uyanık kalma süresi ise 264.4 saat ile 17 yaşındaki Randy Gardner'a ait. 1963'te ABD'de yaşanan bu olay aslında Gardner ile sınıf arkadaşı Bruce McAllister'ın bir uyanık kalma denemesinden ibaretti. İki arkadaş, uykusuzluğun günlük yaşama ve yaşamsal faaliyetlere ne derece engel olacağını bu deneyle kanıtlamak istemişti. Aralarında kura çeken iki arkadaş böylelikle uyanık kalacak tarafın Gardner olacağına karar verdi. Arkadaşı Gardner uyanık kalma denemesi yaparken McAllister da dostunun davranışlarını ve değişimlerini tüm ayrıntılarıyla kaydetti. Uyanık geçen tam 11 günün sonunda Gardner'ın yaşadıkları hem uykunun önemini ortaya koydu hem de uykusuzluğun insanlarda ne denli vahim sonuçlar doğuracağını kanıtladı.

Haberin Devamı

Akılalmaz olay 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

11 GÜNDE NELER YAŞANDI?

Tam 11 gün boyunca uykusuz kalan Gardner'ın bu süre zarfında bilişsel ve motor becerilerinde birçok ciddi değişim gözlemlendi. Gardner'ın arkadaşı McAllister'ın hazırladığı raporda da durumun ciddiyeti bir kez daha gözler önüne serildi. Peki Gardner neler yaşadı? İlk iki gün boyunca sık sık başı dönen Gardner'ın dili sürçmeye başladı. Odaklanmada zorluklar yaşamaya başlayan genç adam için ise asıl zorluk ikinci günün sonunda başladı.

Halüsinasyonlarla boğuşmaya başlayan Gardner, ciddi öfke problemleri içinde buldu kendini. En basit şeylere bile sinirlenmeye başlayan Gardner, normalde kolaylıkla söyleyebildiği tekerlemeleri ve basit kelimeleri bile söyleyemiyordu artık. 72 saatin sonuna gelindiğinde ise genç adamın düşünme becerisi iyice yavaşlamış ve odağı neredeyse kaybolmuş durumdaydı.

Haberin Devamı

DENEYİN SON GÜNÜNDEKİ SÖZLERİ ÇOK KONUŞULDU

İki lise öğrencisi bu deneyi yaparken bir yandan Vietnam Savaşı devam ediyordu, Kennedy Suikastı'nın yansımaları da hâlâ gündemin üst sıralarındaydı. Ancak medya deneyin 4'üncü gününde artık iki gencin deneyine ciddi bir ilgi göstermeye başlamıştı. Gardner, uyuyakalmamak için bowling ve basketbol oynuyor ve özellikle gece saatlerinde zihnini meşgul ediyordu. 8'inci güne gelindiğinde Randy Gardner, temel yaşamsal fonksiyonlarını bile yerine getiremeyecek duruma gelmişti. Yemek yiyemiyordu ve hafıza kayıpları yaşamaya başlamıştı.

11'inci günde 100'den geriye, her seferinde 7 çıkararak saymaya çalıştı. Bu deneyi birkaç kez başarıyla yaptıktan sonra 65'e geldiğinde duraksadı. Neden durduğu sorulduğunda ise ne yaptığını unuttuğunu söylüyordu. Gardner deneyin son gününde yapılan basın toplantısında, "Uykusuz kaldığınızda çok kötü şeyler yaşamayacağınızı ispatlamak istedim" demişti ve yıllar sonra dahi çok konuşulacak şu sözleri söylemişti:

"Bu rekoru kırabileceğimi ve bunun negatif bir deneyim olmayacağını düşünmüştüm."

Akılalmaz olay 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

1 GECELİK UYKU BİLE NORMALE DÖNMESİNE YETTİ

Gardner, 11 gün uykusuz kalarak yaptığı deney sonrası sadece 1 gece kaliteli bir şekilde uyuyarak tüm yaşamsal fonksiyonlarını kazanmış ve artık her şey normale dönmüştü. İki gencin 1963 yılında yapığı bu deney kaliteli uyku ve uykusuzluk temelli pek çok sorunda hatırlanan deneylerin başında geliyor.

Haberin Devamı

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi ve Türkiye BEYİNDER (Beyin Sağlığı Derneği) Başkanı Prof. Dr. Derya Uludüz, uykusuzluk nedeniyle uzun vadede yaşanabilecek sorunlara ilişkin, "Uzun vadede zorlanan ve dinlenemeyen beyin ve vücut zorlanmaya başlayacak ve inflamasyon dediğimiz kronik hastalıkların zeminini oluşturacak hastalıkları beraberinde getirecektir. En sık karşımıza çıkan ise kalp krizleri, beyin felci, hafıza sorunları olacaktır" diye konuştu.

UYKUSUZLUK NE KADAR TEHLİKELİ?

Prof. Dr. Derya Uludüz, yetişkin yaştaki kişilerin 7 ila 9 saat uykuya ihtiyaçları olduğunu ve yetersiz uykunun hipertansiyon, kilo artışı, diyabet, depresyon gibi hastalıklara yol açtığını belirterek, uzun süre uykusuzluk çeken kişilerde kalp krizi ve beyin felci görülme sıklığının daha yüksek olduğunun altını çizdi.

"Uyku, kalbinize ihtiyaç duyduğu dinlenmeyi sağlar. Uykunuz derinleştikçe kalp hızınız ve kan basıncınız yavaş yavaş düşer. 'REM uykusu' dediğimiz dönemde ise rüyalarınıza cevap olarak kalp ve solunum hızınız ile kan basıncınız artıp azalabilir."  Prof. Dr. Derya Uludüz

Akılalmaz olay 264 saat uyumadı, son sözleri gerçeği ortaya çıkardı

BAŞ VE VÜCUT AĞRILARINA DİKKAT!

Haberin Devamı

Prof. Dr. Derya Uludüz, uzun süre devam eden kalitesiz uykunun, vücuttaki ağrının ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Uludüz, ağrıda anahtar rol oynayan dopamin ile ilgili şunları söyledi:

"Beynimizde salgılanan sinir hücreleri arasındaki elektriksel iletişimi sağlayan en önemli hormondur. Dopamin, mutluluk ve haz duygusu vermesinin yanında uykuda da temel rol oynar. Hafızamızı güçlendirerek öğrenmeyi kolaylaştırır, dikkatimizi artırır ve duygu durumumuzu düzenler. Kalitesiz uyku, beynimizde dopamini azaltır ve bizi sinirli, depresif, yorgun ve partnerine karşı ilgisiz yapar. Odaklanma sorunları, dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüğü yaşarız."

DOĞRU VE KALİTELİ UYKUNUN 13 OLUMLU ETKİSİ

1- Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, hastalıklara direnci artırır.
2- Öğrenme becerisini artırır.
3- Hafızayı kuvvetlendirir.
4- Konsantrasyon gücünü artırır.
5- Kötü kolesterolü azaltarak kalp hastalıklarına karşı korur.
6- Vücuttan zararlı toksinleri attırır.
7- Biyolojik saatimizin düzgün çalışmasını sağlar.
8- Obeziteyi engeller.
9- Beynimizin kendini yenilemesini sağlar.
10- Hormon salınımını düzenler.
11- Yaşlanmayı geciktirir.
12- Felç ve kalp krizi riskini azaltır.
13- Çocuklarda hiperaktiviteyi önler.