DünyaYunan müziği ‘ruhu’nu yitirdi

Yunan müziği ‘ruhu’nu yitirdi

03.09.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Senfoniden oratoryoya kadar, değişik formlarda müzik yazan Theodorakis, en çok ‘Zorba’ filmi için bestelediği müzikle ün yaptı; Yunan folklorunun simgesi “sirtaki”yi dünyaya tanıttı... Senfoni ve oratoryolarında “ciddi müzik” adına önemli eserlere imza attı, geleneksel ve ulusal çalgılara, ritimlere ve ezgilere yönelerek Yunan müziğinde yerelden evrensele uzanan çığır açtı...

Yunan müziği ‘ruhu’nu yitirdi

KEMAL KÜÇÜK - Mikis Theodorakis’in ölümü bize popüler olan iyi müziğin, popüler olmayan iyi müziğe karşı toplumdaki doğal üstünlüğünü hatırlattı. Dün 96 yaşında yaşama veda eden Theodorakis bir çok senfoni, opera, oratoryo, modern tiyatro oyununun müziğini bestelemişken, en çok “Zorba the Greek” filmi için bestelediği müzikle tüm dünyada tanındı; Yunan folklorunun simgesi “sirtaki”yi dünyaya tanıttı. O’nu bu yönüyle “eğlendirici” ve “ciddi” müzik arasındaki sınırları kaldıran Leonard Bernstein, George Gershwin gibi besteciler arasına katabiliriz; ve tabii tiyatro için yazdığı müziklerle Kurt Weil’in işlevinin değişik bir versiyonu olarak da görebiliriz…

Haberin Devamı

Yeni bir çığır açtı

12 sinema filmi için yazdığı müzikler de aynı anlayışın devamı sayılabilir. Yunan Kültür Bakanı Lina Mendoni, “Bugün Yunanistan’ın ruhunun bir parçasını kaybettik. Mikis Theodorakis, öğretmen, entelektüel, radikal, Mikis’imiz gitti” derken büyük ölçüde müziğinin bu popüler yanının toplumdaki izini belirtiyordu. Senfoni ve oratoryolarında “ciddi müzik” adına önemli sofistike eserlere imza atan Theodorakis ilerki yıllarda  geleneksel ve ulusal çalgılara, ritimlere ve ezgilere yönelerek “Epitafios” (Mezartaşı yazıtı) beste dizisiyle Yunan müziğinde yerelden evrensele açılan yeni bir çığır açmıştı.

Yunan müziği ‘ruhu’nu yitirdi

Bir melodi ustası

Senfoniden oratoryoya, Süite kadar, değişik formlarda müzik yazan Teodorakis’in, bu çalışmalarının, Yunan halk şarkılarına dayanan popüler müzikleri kadar başarı kazanmadığını biliyoruz. Onu dünyaya tanıtan “Zorba” filminin müziğine gelirsek: “Zorba”da da kendini gösteren orkestralama ve çalgılamadaki, ayrıca armoni anlayışındaki yüzeysellik bu popüler müziğin dinleyiciye kolay ulaşmasını sağlıyor. Bestecinin esere dans dilini somut sözlerle destekleyen bir koro ile zenginleştirmesi, dramatik etkiyi daha da arttırıyor.

Haberin Devamı

Etki üzerine kurulmuş bir kolaj sanki!.. Melodiyi esas alan, ama neredeyse melodik zekâya sahip ünlü bestecilerin müzikal buluşlarından/fikirlerinden fazlaca esinlenilmiş bir kolaj... Neler yok ki bu müzik içinde? Biraz Prokofiev’in “Romeo ve Julliet”inden “Capulet’lerin Dansı”, biraz Şostakoviç’in orkestra dili ile birleştirdiği motif anlayışı, biraz Haçaduryan’ın “Kılıç Dansı” ve hatta  “West Side Story”nin ritmik/armonik cazımsı rüzgârları... Biraz dissonans (uyumsuz sesler) biraz atonal soslar... Bunlar özgün bir müzik yaratıcılığından çok, iyi gizlenmiş bir esintiler demeti olarak, Grek kökleri ile sonraki Ortodoks ilahilerinin arasından bir gözüküp bir kayboluyor.

Bir melodi ustası olarak bilinen Theodorakis’in Zülfü Livaneli’ye söylediği şu sözler ilginç: “Düşünüyorum da galiba müzikteki en önemli unsur melodi. Yepyeni bir melodi yaratmak, yeni bir insan yaratmak gibi. Büyük klasik bestecilerin eserlerinin temelinde de yalın ama unutulmaz güçlü melodiler yatıyor.”

Haberin Devamı

Ancak “Zorba”daki, etki üzerine kurulmuş esinlenmeler demeti, dinleyiciyi/seyirciyi avucuna alacak bir parlaklık içerse de en sondaki etkileyici “Sirtaki” hepsini gölgede bırakıyor. Türkiye ile hep iyi ilişkiler kurulmasını isteyen Theodorakis’in “Zorba”sını onu anmak için yeniden dinleyebilirsiniz.

‘Bir müzik ve inanç adamı’

Filiz Ali, “Müzisyen Portreleri” adlı kitabında Mikis Theodorakis’i şöyle anlatır:
“Theodorakis tümüyle kendine özgü bir kişilik. ‘Politik müzik’ denen müzik türünün aslında müziğin biçimiyle ilgili olmadığını, sadece müziği belli bir amaca yönelik kullanma becerisi olduğunu somut bir biçimde kanıtlayan bir müzik ve inanç adamı Theodorakis...”

Hayatı boyunca politik mücadelenin içindeydi

Temmuz 1925’te Yunanistan’ın Sakız Adası’nda, Giritli avukat bir baba ve İzmir-Urlalı bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen ve çocukluğundan beri müziğe ilgi duyan Theodorakis, ilk konserini 17 yaşında verdi. İtalya’nın Yunanistan’a savaş açmasıyla birlikte Theodorakis de 17 yaşında direniş hareketine katıldı. Esir düşen Theodorakis bir süre sonra serbest bırakıldı. Ancak Yunanistan’ın Naziler tarafından işgal edilmesiyle birlikte yeniden direnişçilerin saflarına katıldı. Tekrar esir düşen Mikis, yoğun işkencelere maruz kaldı ve ardından ölüm cezasına çarptırıldı. Cezası infaz edilmek üzere kurşuna dizilen Mikis büyük bir tesadüf sonucu ölmedi. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra başlayan Yunan iç savaşı boyunca (1946-1952 arası) yine birçok kez hapse girip çıktı ve bu dönemin sonunda ülkeden sürgün edildi. Paris’e giden Mikis burada burslu olarak müzik eğitimine devam etti.

Haberin Devamı

Yunan müziği ‘ruhu’nu yitirdi

Milletvekilliği ve Bakanlık da yapan Theodorakis, Zülfü Livaneli ile 1986 yılında Türk-Yunan Dostluk Derneği’ni kurdu.

Theodorakis 1961 yılında Yunanistan’a döndü ve kurduğu Lambrakis Gençlik Örgütü’nün başkanlığına seçildi. Kısa bir süre sonra da Pire’den milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1967 Albaylar darbesinin hemen ertesi günü Theodorakis’e yönelik ciddi bir baskı kampanyası başlatıldı. Albaylar Cuntası 13 no’lu ordu kararnamesiyle Mikis Theodorakis’in müziklerinin çalınmasını ve dinlenmesini yasakladı. Yeraltına çekilen Theodorakis, Yurtsever Cephe’yi kurarak cunta rejimine karşı mücadelesini sürdürdü. Ancak kısa bir süre sonra yakalandı. Önce cezaevine konuldu, ardından Oropo toplama kampına götürüldü. Dünya çapında sürdürülen bir dayanışma kampanyası sayesinde cezası sürgüne çevrildi ve böylece 1970’de sürgüne gönderildi.

Haberin Devamı

Mücadelesini yazdı

Theodorakis sürgünde de Albaylar Cuntası’na karşı mücadele etti; dünya çapında çıktığı turnelerde bin kadar konser vererek ülkesindeki baskı rejimini teşhir etti. Bu konserlerde özellikle Maria Farantouri gibi yeteneklerle dinleyici önüne çıktı. Ve Albayların iktidardan düşmesinden sonra zafer kazanmış olarak yeniden Yunanistan’a döndü. 1974 yılında tekrar milletvekili seçilerek meclise girdi. Zülfü Livaneli ve diğer dostlarıyla birlikte 1986 yılında Türk-Yunan Dostluk Derneği’ni kurdu; aynı dönemde İstanbul’da verdiği konserler büyük ilgi topladı. 1988 seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi. 1990-1992 yılları arasında Konstantin Mitçotakis hükûmetinde iki yıl bakanlık yaptı. Theodorakis siyasal mücadelesini ve sanata ilişkin görüşlerini, yazdığı iki kitapta topladı. Altmış yılı aşkın bir zaman dilimine yayılan çalışmalarından ötürü birçok ulusal ve uluslararası ödül almıştır.

 

KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!

Cadde | 19.05.2025 - 15:56

Oyuncu Furkan Kızılay, evlilik yolunca ilk adımı atarak sevgilisi Tutku Yılmaz ile nişanlandı.

Yazarlar