10.06.2021 - 05:33 | Son Güncellenme:
Doku sıvısı ile kılcal damarlardaki kan arasındaki madde alışverişi, kalbin itme kuvvetiyle kılcal damarlardaki osmotik basınçla oluşan kan basıncı ile sağlanır. Doku ile kan arasında meydana gelen madde alışverişini anlatan Starling hipotezi, Ernst Starling isimli bir bilim insanı tarafından sunularak 1896’da yayınlanmıştır.
Starling Hipotezi Nedir?
Starling Hipotezi; kılcal damarlarda doku hücreleri ile kan arasında gerçekleşen madde geçişlerini açılayan bir görüştür. Kılcal damar için madde geçişlerinde etkili olan kanın ozmotik basıncı ve kan basıncı Starling kuvvetleri olarak bilinir.
Bu olay sayesinde besin monomerleri ve oksijen kan ile birlikte doku hücrelerine ardından bu hücrelerde oluşan atık maddeler de kana verilir ve dokulardan uzaklaştırılır.
Kılcal damarlarda difüzyon dışında az miktarda da olsa ekzositoz ve endositoz oluşur. Endositoz ile bazı küçük proteinler alınır ve doku sıvısına ekzositoz ile iletilir.
Starling Hipotezi
Starling hipotezine göre, süzülme ile çözülmüş madde ilk önce doku aralıklarına geçer. Dokular arasına sızmış olan sıvı içinde; oksijen, madensel tuzlar, su, vitaminler, yağ asitleri, gliserol, glikoz, amino asitler ve küçük proteinler bulunur. Doku sıvısında bulunan bu maddelerin bir miktarı aktif taşıma, difüzyon ve osmos gibi yöntemlerle hücreler tarafından alınır. Hücrelerde oluşan amonyak ve karbondioksit gibi maddeler ise doku sıvısına verilir. Doku sıvısını bir miktarı toplardamar kılcallarının ucundan yeniden kana geçer. Fakat bu yeterli bir geçiş olmadığı için dokular içinde gereğinden fazla sıvı kalır. Lenf damarları ile emilen bu doku sıvısı tekrar dolaşıma katılır. Böylece dokularda sıvı birikimi lenf sistemi ile önlenmiş olur.