25.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Duygu Erdoğan
Siz de kendinizi bir ‘bilimkurgu’ filminin içindeymiş gibi hissediyor musunuz?
Yeni tip koronavirüs salgınıyla birlikte etrafımızdaki pek çok kişinin sık sık bu soruyu sorduğunu işitir hale geldik.
Bir taraftan kendimiz ve çevremizdekilerin sağlığını riske atmadan, diğer taraftan ‘panik’ yapmadan bir süre sadece evde yaşamaya konsantre olmaya çalışıyoruz. Haliyle bu durum etrafta küçüklü büyüklü bir ‘telaş’ ortamını da karşımıza çıkarıyor.
Örneğin her gün market raflarının bir ‘telaş’la dolup boşaldığına şahit oluyoruz. Birkaç gündür, sevdiğim bir markadan, almaya çalıştığım ‘arpa şehriye’ için markete gidenlere rica ediyorum ancak akşama ‘çoktan’ bitiyor.
Artık tanışık hale geldiğimiz market çalışanı her sabah rafları özenle yeniden doldurduklarını anlatırken, yarın benim için bir paket ayıracağına söz verdi. Eklemeyi de unutmadı: “Merak etmeyin bol bol var.”
Yerli üretim hamlesi
Evet bol bol var. Türkiye iklimiyle, toprağıyla biyoçeşitliliği çok zengin bir ülke. Uzmanlar ithalat yapmadan, iyi planlanmış tarım politikaları ile Türkiye’nin dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden olabileceğine dikkat çekiyor.
Kovid-19 salgınına karşı mücadele ettiğimiz şu günlerde gıdada yeterliliğin ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Ülkelerin parası olsa bile kapalı sınırlar nedeniyle ürüne ulaşmak oldukça zor hale geliyor. Bu süreçte, üretimi sayesinde en şanslı ülkelerden olan Türkiye, gelecek dönem planlamalarını da ‘yerli üretim’ ve ‘üreticiye destek’ düsturuyla oluşturuyor.
‘Ders çıkarmak şart’
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Türkiye’nin tarımsal alanları ve sahip olduğu çeşitlilik ile kendine yeterliliğinin yanı sıra dünyada önemli bir ihracatçı da olabileceğini belirtirken bunun temelinde üreticiye doğru destekler ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak planlı tarım politikası olduğuna vurgu yaptı.
Koronavirüs salgını sürecinin ülkelerin tarımda yeterliliğinin önemini bir kez daha gösterdiğini anlatan Yıldırım, “Bu felaketten bir ders çıkarmak lazım. İlk aklımıza gelen markete koşmak, evimize yeterli gıda stoğunu yapmak oldu. Türkiye bu konuda oldukça şanslı bir ülke. Her üründe dışarıya bağımlı olduğumuzu düşünebiliyor musunuz? Paramız olsa bile alamazdık, çünkü ticaret yolları bile kapandı. Bizim en büyük gücümüz tarım; bu bilinçle toprağın, üreticinin kıymetini bilmemiz, verdiğimiz önemi doğru politikalar haline getirmeliyiz” diye konuştu.
Turist az, gıda yeter
İnsanların evlerine çekilmesiyle gıda ürünleri tüketiminde artış gözleneceğini hatırlatan Yıldırım, buna karşılık yıl boyunca 40 milyonun üzerinde gelen turistin azalmasıyla gıda dengesinde bir sorun yaşanmayacağını dile getirdi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kooperatifçiliği öne çıkaran sistemler üzerinde yoğunlaştığını anlatan Yıldırım, bu sayede insanların üretime döndürülmesinin, dönecek olanların doğru yönlendirilmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
Yaşanan bu olağanüstü günlerde tarım ürünlerinde bir sorun oluşmayacağını vurgulayan Ali Ekber Yıldırım, sadece ‘yem’ kaynağı ürünler özelinde fiyatta olumsuzluklar yaşanabileceğini kaydetti.