Ekonomi Bugünün çocukları onları bilemeyecek

Bugünün çocukları onları bilemeyecek

10.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Şimdilerde çocuk yaşta olanlar, gelecekte Twitter, Facebook’tan kafalarını kaldırıp otomobillerle ilgilenirler mi bilinmez... Ama ilgilenenlerin hiç bilemeyeceği, hatırlamayacağı otomobil markaları olacak, bu kesin...

Bugünün çocukları  onları bilemeyecek

Yıllar önce, Anadol Otomobil Kulübü’nün “foto-ralli” etkinliğindeydik. Bir başka gazeteci arkadaşımla birlikte, etkinliğe, üyelerden birinin aracıyla katılıyorduk. Kırmızı renkli Anadol STC, rallilere “klasik” kategorisinde katılmış, gürleyen sesi ve havalı duruşuyla hepimizi etkileyen otomobillerden biriydi. Üstelik benim ve arkadaşımın çocukluktan beri “hayalini kurduğumuz otomobiller” listemizde yer alan bir araçtı...
İlk kilometreleri yapıp, ilk fotoğraflarımızı çektikten sonra, bize verilen yeni hedefe doğru yol alıyorduk Bağdat Caddesi trafiğinde. Arkadaşım, “emanet güzellik”i dikkatli ve kırmadan kullanmak için çabalıyordu. Trafik ışıklarından birinde durmuş, yeşilin yanmasını beklerken araçla ilgili sohbetimizi sürdürüyorduk. Yanımıza gelen ve bize korna çalan lüks Alman markalı otomobili fark etmemiştik bile... Bir kornayla irkildik tabii... Sürücü koltuğunda oturan 20’li yaşlardaki genç, camı açıp “Abi güzel alet! Ford Capri mi?” diye soruverdi... O an ne diyeceğimi şaşırmakla birlikte, hemen toparlanıp “Yok, Anadol bu! STC 16...” diyebilmişim... “Hııı, sağol abi, tanıyamadım!” cevabını aldığımı hatırlıyorum...
Kimisi hak etti!
Elbette STC 16, Türkiye’de şanssız bir dönemde ve çok az sayıda üretilen bir otomobildi. Anadol, geçmişte en acımasız eleştirilerle karşılaşmış, bu yüzden de neredeyse “yok” sayılmıştı. Bugün, hatırı sayılır derecede seveni olsa da...
Bugünlerde çocuk denecek yaşta olanlar, gençliğinin baharını yaşayan nesiller için Twitter, Facebook gibi markalar daha fazla önem taşıyor. Hatta yurt dışında yapılan araştırmalar, şu sıralar gençlerin artık otomobil almaktan çok, akıllı telefon sahibi olmaya daha fazla önem verdiklerini ortaya koyuyor. Yani onlar bir yerlere otobüsle de gitseler, ellerinde en son model akıllı telefon olsun, yeter!
İşte tam da bu yüzden, onlardan birine “Plymouth diye bir marka vardı. Hele de onun bir Barracuda’sı vardı, tadından yenmezdi!” derseniz, suratınıza anlamsız bir bakış atabilir. Çünkü bugün artık “ölmüş” bir markadır ve onun için muhtemelen değeri de yoktur!
Peki başka? Elbette çok! Çünkü bir zamanlar dünyanın hayranlık duyduğu, hayli ünlü markalar, yakın geçmişte, özellikle de 2008 küresel krizinde “tarih” oldu. Kimisi yok olmayı hak etti, kimisi ise ana firmalarının kurtulma çabalarına “kurban” edildi. Bizlerin arasında bile, örneğin “Triumph”, “NSU” markalarını tanımayan ya da hatırlamayanlar olduğunu varsayarsak, yakın geçmişte yollarımızda dolaşan markaların “bugünün ve geleceğin gençleri” arasında bilinmemesi gayet normal tabii...
ABD’liler çoğunluk
2008 krizinde ABD’den pek çok marka tarihe kavuştu... Plymouth, bunlardan sadece biriydi. Onun arkasından, herkesin bir dönem hayalini kurduğu otomobilleri üreten Oldsmobile geldi. Yetmedi, Pontiac ve Mercury de onlara katıldı. O Pontiac ki, “Trans Am” gibi efsane olmuş, “Kara Şimşek” gibi diziler sayesinde hayallerimizi süslemiş bir otomobili üretmişti oysa...
Ya Hummer’a ne demeli? Amerikan ordusunun “eli-ayağı” olmuş araçları, sivil hayata da sokmuş, Arnold Schwarzenegger gibi ünlülerin garajlarını süslemişti. Sonrasında daha kompakt ve lüks modelleri çıkmış ama başarılı olamamıştı. İşte bu yüzden, belki de “hakkıyla” batmıştı. General Motors’un, Japon otomobilleri egemenliğini kırmak için yarattığı ve kısa sürede öldürdüğü “Saturn”ü ise burada anlatmıyorum. Zira sadece ABD pazarında iyi bilinirdi, hepsi bu...
Tabii bir de çok yakın zamanda, birkaç ay öncesinde “tarih” olan bir marka daha var. Kendisine olan “saygımı” koruduğum Saab’tan bahsediyorum. GM’den sonra birkaç el değiştiren, sonunda Çinlilerin olan marka, geçtiğimiz aylarda tamamen öldü. Çünkü markayı elinde tutan Saab uçak şirketi, onun, Çinliler tarafından üretilecek otomobillerde yer almasına izin vermedi! İyi mi etti, tabii ki tartışılır, ama sonuç bu!
Elbette bunların yanında Türkiye’ye artık gelmeyeceği için hatırlanamayacak, ama başka pazarlarda üretilmeye ve satılmaya devam edecek markalar da yok değil. Mesela Chrysler ve Daihatsu. Zira her ikisi de, sadece Türkiye değil, Avrupa pazarlarından çekildi tamamen. Bu yüzden gençler tarafından bilinmeyebilir. Aynı şekilde, yine bir dönem hayallerimizi süsleyen Stratos, Delta Integrale gibi modellerin üreticisi Lancia da öyle. Zira bu marka da, tamamen kendi içine kapanıp, İtalyan pazarında satılıyor artık.
Tabii, gençlerimize, bir dönem Türkiye yollarında Daewoo’lar dolaştığını anlatmamız da zor olacak. Çünkü bu marka da, otomobil işini tamamen GM’e devredip, Koreli markayı sadece ağır kamyon ve iş makinelerinde sürdürme kararı almıştı. Şimdi kim anlatacak, bir dönem Türkiye’de de satılan Chevrolet modellerinin aslında Daewoo olduklarını...
Siz bana bakmayın, aslında daha bir dolu örnek verebilirim... Ama bir çoğunuz yol yorgunusunuz zaten. İyisi mi, arkanıza yaslanıp dinlenin... Zira, yarın iş günü!