15.08.2010 - 00:35 | Son Güncellenme:
Beste Önkol
Hazır giyim markası Tiffany, mücevher markası Tiffany& Co’nun çabalarına karşı yurtdışına açılıyor. Markanın üst segmente hitap eden markası ‘tfny’ ile yurt dışına açılma kararı aldıklarını dile getiren Tiffany Genel Müdürü Nüvit Alyanak, “1998 yılında markalaşma sürecimizde Tiffany&Co bize açtığı değerli marka davasını kaybetmişti. Çünkü Türkiye’de biz daha çok tanınıyorduk. Ancak yurt dışında birçok farklı alan onlar tarafından tescilli ettirildiği için biz ‘tfny’ markamızla gelecek yıl yurt dışına açılacağız” dedi.
Başlangıç olarak Romanya’da 3 mağazayı aynı anda açacaklarını dile getiren Alyanak, “Romanya’nın ardından Yunanistan, Hırvatistan, Polonya, Hırvatistan başta olmak üzere Balkanlar’da büyümek istiyoruz” diye konuştu.
Şemsiye marka
Kendilerine ait 62 mağazanın yanı sıra 43 bayiye sahip olduklarını dile getiren Nüvit Alyanak, 150’ye yakın satış noktası içinde bulunduklarını söyledi. Alyanak tüm markalarını bir çatı altında toplamayı planladıklarını anlatan Alyanak şu bilgileri paylaştı:
“Tiffany ürünlerine göre yüzde 20 daha pahalı olan, aksesuar ve detayları fazla olan ürünlerin yer aldığı ‘tfny’ markamızın yanı sıra T-funny adı altında komik tişörtlerimiz var. Bu markaları tek tek mağazalaştırmak yerine gelecek dönemlerde Türkiye’ye getirmeyi de planladığımız markalarla birlikte bir çeşit brandroom oluşturacağuz.”
Küllerinden yeniden doğdu
Tiffany& Tomato’nun ilk sahipleri basketbolcu Barış Küce ve Sedat Onur’du. 1970’li yıllarda açılan Tiffany adını Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan çizgi roman karakterinden aldı.
Farklı markaları satan Tiffany daha sonra kendi ürünlerini satmaya başladı. Küce ve Onur’un yollarını 1979’da ayırınca Küce, Limon Company’yi kurdu. 1980’li yıllarda Tomato markalı ürünleri Türkiye’ye getiren Onur, ismi Tiffany’e eklemeye karar verdi. Tomato isminin Benetton’a tescilli olması pürüzler yarattı. Ankara’dan çıkıp İzmir, Bursa ve ardından İstanbul’a gelen marka 1990’lı yıllarla hızlı çıkış yakaladı. 1997’de 500 satış noktasıyla battı. Markaya üretim yapan Modateks, elinde kalan binlerce gömlek ve 100 bin dolar alacak nedeniyle markayı Horoz grubuyla zorunlu olarak aldı.
İstanbul tişörtlerini en çok Araplar alıyor
Tişört kategorisinde 5 yıldır ‘İstanbul’ serisi yaptıklarını hatırlatan Alyavak, “Amacımız yurt dışındaki ilk mağazamız olmak üzere açılacak ülkelerdeki tüketicilere İstanbul tişörtü satmak. Bu yıl 100 bin tişört ürettik. En çok İstanbul tişörtünü ise Araplara sattık” dedi.
5 yıldır sürdürdükleri çatlak tişört yarışmasına yapılan başvuruların 20 bini geçtiğini ifade eden Alyanak 2010 yılı yarışmasında birinci olacak kişiye 5 bin TL para ödülü vereceklerini söyledi. Komik tişört kategorisinde mizah dergisi çizerleriyle ortak çalıştıklarını hatırlatan Alyanak Türklerin en çok Daral ve Timsah tişörtlerine ilgi gösterdiğine değindi.
İngiliz Electro World ürün raf boyunu Türklere göre ayarladı
Yabancı markaların sektöre girmesine paralel olarak ürün ve marka çeşitliliğinin aynı ortamda sunulmasının zorluklarını aşmak için rekabetin günden güne yoğunlaştığını anlatan Electro World Genel Müdürü Bahadır Özbek, yerel öğeleri mağazalara taşıdıklarını söyledi.
İlk yarıda yüzde 82 büyüme kaydettiklerini söyleyen Özbek, pazar paylarının da yüzde 10’a ulaştığını anlattı. Tüketicilerin alışkanlıklarını dikkate alarak mağazalarını yeniden şekillendirdiklerini ifade eden Özbek şu bilgileri verdi:
Çay-simit servisi
“Formatımız gereği 2.500 metrekare üzerindeki mağazalarda hizmet veiyoruz. Bir müşterinin 30 dakikasını mağazada geçirdiğini düşünecek olursak binlerce çeşit ürünü ilgiyi dağıtmadan yerleşirmek gerekiyor. Biz cep telefonu, bilgisayar gibi ilginin yüksek olduğu ürünleri girişlere koyuyoruz. Öte yandan Türk halkının boy ortalamasına paralel olarak raf boylarını 1.40’a indirdik, böylece onların mağazaya ve ürünlere hâkim olmasını sağladık. Aradığı ürünü rahatlıkla görebiliyor. Ürün adalarını kolay fark edebiliyor. Öte yandan, mağaza çalışanları da müşterileri kolay görebildiği için yardıma ihtiyacı olan kişileri hemen tespit edebiliyor.”
Erkeklerin direkt ürüne odaklanmalarına karşın kadınların reyonların arasında gezmekten hoşlandıklarını tespit ettiklerini dile getiren Özbek, bu nedenle reyonların aralarına kadınların ilgisini çekebilecek ürünleri serpiştirdiklerine değindi.
Kadınların beyaz eşya tercihlerinde bayiyi tercih etmeleri nedeniyle beyaz eşya ürün grubununda bayi gibi dizayn ettiklerini anlatan Özbek, “Beyaz eşya bayileri Türkiye’de büyük bir alışkanlık. Biz de bunu kırmak için bu bölümü tıpkı bir bayi gibi tasarladık. Misafirlerimizi oturma gruplarında ağırlayıp çay, kahve, simit gibi alışmış olduğu ilgiyi gösteriyoruz. Reyonlarda bayilerde tecrübesi olan kişiler çalışıyor” dedi.
En ucuz ürün solda
Müşterilerin uygun fiyatlı ürünleri ararken reyonlarda zaman kaybetmemesi için en uygun ürünleri her daim sola yerleştirdiklerini söyleyen Özbek, “Müşteriler fiyat skalasını takip ettiklerinde en uygun ürüne ulaşıyorlar. Baktığı ürün 50 TL ise daha uygun fiyatlısını bulmak için sola doğru ilerlemeleri yeterli oluyor” diye konuştu.
Babalar öder, çocuklar yönetir
- 14 mağazaya sahip marka, 8 ay sonunda 20 mağazaya ulaşacak.
- Aşırı sıcaklar nedeniyle klima satışları geçen yılın temmuz dönemine göre 10 kat arttı.
- Mağaza bazlı bakıldığında geçen yıla göre yüzde 26 büyüyen şirket yüzde 10 pazar payına sahip
- İstanbul Torium’da 6 bin metrekareyle en büyük mağazasını açacak.
- 500 franchise başvurusu olan firma kriter olarak bayilik alan kişilerin kendilerinin ya da aile fertlerinin işin başında yer almasını istiyor. Bu sayede işin sahiplenilerek daha iyi yönetilmesi hedefleniyor.
- Electro World, markasının daha kolay algılanması için mandalina esanslı bir özel koku geliştirdi.
‘Küresel kriz’e farklı bakış
‘ABD mortgage piyasasında bir kriz çıkacak ve tüm dünyaya yayılacak’ diye 2005 yılında yazan gazeteci-iktisatçı Cüneyt Akman bu kez de mevcut krizi otopsi masasına yatırdı. Cüneyt Akman’ın, etkileri hâlâ süren 2007/8 krizi ile ilgili seri kitaplarının ilki ‘Marksist Kriz Teorileri Işığında Küresel Kriz’ adıyla yayımlandı.
Kitap, krizin sebeplerine ve önümüzdeki günlerdeki gelişimine çok farklı bir açıdan bakıyor, ilginç sorular yöneltip, farklı cevaplar veriyor.
Kitapta sorulardan bazı örnekler şöyle: “Krizin gizli sebebi niçin aslında ABD’deki ırk ayrımıydı? Karl Marx, 150 sene önce bir mortgage krizi ile gayrimenkul piyasasasının çökeceğini ve bunun bütün piyasalara yayılabileceğinin örneğini nasıl sergiledi? Marx, Nostradamus olmadığına göre günümüz akademik iktisatçıların bilmediği neyi biliyordu?”
Lindstrom trendleri anlatacak
Perakende Günleri, 10’uncu yılında iş, perakende ve pazarlama dünyasına yön veren isimleri ağırlayacak. Etkinliğin bu yılki ana konuşmacısı, en çok satanlar listesinde zirveden inmeyen “Buy.ology” kitabının yazarı Martin Lindstrom olacak. Time dergisinin dünyanın en etkili 100 kişi arasında bulunanLindstrom, trendleri anlatacak.