Ekonomi Türkiye rüzgârı arkasına aldı

Türkiye rüzgârı arkasına aldı

04.06.2019 - 01:30 | Son Güncellenme:

‘Yerli kaynak-milli enerji’ planıyla özellikle son iki yıldır enerjide dışa bağımlılığını en aza indirmeye odaklanan Türkiye, bir yandan petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına hız verirken, diğer yandan yenilenebilir enerji ve kaya gazında büyük hedef koydu

Türkiye rüzgârı arkasına aldı

Türkiye’nin cari açığının en büyük kalemi olan enerjide, dışarıya ödenen bedel 40 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.

Haberin Devamı

2017 yılında, dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ‘milli enerji ve maden politikası’ kapsamında, enerji ithalatını azaltacak adımlar arka arkaya hayata geçirilmeye başladı. Artık bu adımların meyvelerinin toplanmaya başlanacağını vurgulayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, hem enerjide dışa bağımlılığın en düşük seviyeye getirileceğini, hem de kaynak çeşitliliği sağlanacağını söyledi.

‘Bağımsız Enerji, Güçlü Türkiye’ sloganlarını hatırlatan Dönmez, “Petrol ve gazda hem karada, hem de denizde ciddi şekilde atağa kalktık. Petrol ve gaz aramalarımızı artırıyoruz. Geçtiğimiz yıl TPAO eliyle 66 petrol arama ve sondaj kuyusu açtık bu sene 130’a çıkartacağız. Aradıkça üretiminiz artıyor, geçtiğimiz yıl petrol ve doğalgazda toplam 46 bin varil/gün ortalamayla kapattık. Bu sene ilk çeyrekte bu rakamı 48 bin varile çıkardık. Hedefimiz, bu yıl 50 bin varil ve üstünde bir ortalama üretimle tamamlamak” dedi.

Haberin Devamı

Merkez olacak

Fatih sondaj gemisinin ikinci sondajına başladığını hatırlatan Bakan Dönmez, Yavuz’un ise Haziran sonunda limandan uğurlanacağını, temmuzda KKTC’den alınan ruhsat sahasında bir lokasyonda sondajına başlamış olacağını dile getirdi.

Geçtiğimiz hafta yapılan YEKA RES-2 yarışmasına 9 firmanın başvuruda bulunduğunu kaydeden Dönmez, Enerjisa ve Enercon firmalarının kazananlar olduğunu hatırlattı. Dönmez, “Alman firması olan Enercon dünyanın en büyük rüzgar türbini üreticilerinden biri. Bu Türkiye’deki enerji piyasasına olan güvenin göstergesi. Ayrıca bu ihalede burada üretilecek türbinler için yüzde 65 oranında yerlilik şartı mevcut. Kritik ekipmanlar da Türkiye’de üretilecek. İlk ihaleyi alan konsorsiyumda Siemens vardı. Onlar fabrika inşaatında belli bir noktaya geldiler. Bu yerli üretim aynı zamanda yan sanayi için de çok önemli olacak. Örneğin Türkiye’de çok sayıda otomobil markamız var ama tüm malzemeleri kendisi üretmiyor. Sonuç olarak yerli üretim şartı sayesinde hem fabrika kurumları, hem yan sanayinin üretime katılması hem de Ar-Ge yatırımları ile büyük firmalar Türkiye’de üretim yapacak. Türkiye güneş ve rüzgarda bir üretim üssü haline gelecek. Bundan sonra komşu ülkelerde Türkiye’de üretilen güneş paneli ve rüzgar türbinlerini göreceğiz” diye konuştu.

Haberin Devamı

Türkiye rüzgârı arkasına aldı

Yüzde 100 yerli girdi

Bakan Fatih Dönmez, geçen yıl 1000 maden sahasının ihaleye çıktığını belirtirken, bu yıl ilk büyük adım olarak 500 maden sahası ihalesinin ilana çıktığını ifade etti. Bu yıl 1500-2000 civarında maden sahasının ihalesini gerçekleştirmeyi hedeflediklerini anlatan Dönmez, “Türkiye madencilik konusunda diğer sektörlere göre geride. Ama son yıllarda yaptığımız yasal değişikliklerle burada yatırım ortamını iyileştirdik. Yeni kanun sahadaki üretilebilir rezervle uyumlu asgari üretim şartı da getirdi. 130 bin civarında çalışanımız var. Ayrıca yerli girdisi neredeyse yüzde 100 olan bir üründen,sektörden bahsediyoruz” dedi.

Nükleerde ciddi denetim var

Akkuyu’da çalışmaların hızla devam ettiğini belirten Fatih Dönmez, temelin atıldığını, büyük kabinin beton dökme çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Nükleer işinin kritik önemde ve ciddi, şeffaf, denetlenebilir bir sistem halinde olduğunu vurguyalan Bakan Dönmez, “Orada kullanılacak her bir malzemenin ve orada çalışan her bir elemanın belgeli olması gereken bir alan. En ufak aksamında kadar ağır kriterlerden geçen tedarikçilerden temin edilmek zorunda. Öyle olunca da işte çarşıdan nalburdan falan alınarak yapılacak, konulacak bir ürün değil. TSE işin içerisinde var, Nükleer Düzenleme Kurumu kurduk. Projeyi yapan Rosatom, onlarca reaktörü bugüne kadar yapmış ve işletmiş. Onların da zaten hem kendi ülkelerinde, hem de Avrupalı veya Batılı diğer ülkelerde uzunca bir süredir çalıştığı tedarik listesinde yer alan firmalar var. Bunların hepsi ağır süreçlerden geçiliyor, belgelendiriliyor ve ondan sonra bu malzemelerin kullanılmasına izin veriliyor. Burada birisinin gözünden kaçtı, şöyle oldu; bunlar tamamen gerçek dışı şeyler. Bu tip çalışmalar, uluslararası örgütlerin de gözetimine açık” dedi.