Ekonomi ‘Yeşil binalar’ için fırsat doğdu

‘Yeşil binalar’ için fırsat doğdu

16.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Koronavirüs pandemisi dünyayı hızlı bir dönüşüme iterken, bu kapsamda önemli bir fırsat da ‘yeşil binalar’ için doğdu. Sağlıklı yaşam alanları sunan binalar için sertifika alımı da artıyor

‘Yeşil binalar’  için fırsat doğdu

Duygu Erdoğan - Dünyada pek çok zarara neden olan koronavirüs pandemisi, özellikle şehir yaşamının açık olduğu riskleri daha da görünür kıldı. Uzmanlar, başta yapılaşma olmak üzere şehirlerdeki ‘kaçınılmaz’ dönüşümlere göre yeni yaşam alanları kurgulanması için uyarıyor. Çevre ve insan sağlığını önceleyen yapılar ise bu dönüşümün önemli bir halkası olacak. Bu açıdan tasarımı, yapımı, hatta yıkımına kadar sürdürülebilir bir performansa sahip olan yeşil binalar açısından oluşan farkındalık ise tüm dünyada artıyor. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Yönetim Kurulu Başkanı Yüksek Mimar Ebru Ünver Karaer, “Salgının birçok olumsuz yönü olmakla birlikte, insan sağlığını ve çevresel etkileri dikkate alan yeşil bina özelliği taşıyan yapılar konusunda farkındalığın artmasına olumlu katkıda bulunuyor” dedi.

Haberin Devamı

Dönüşüm zorunlu

Yapıların sürdürülebilirlik performansını değerlendirmek açısından dünyada pek çok derecelendirme sistemi bulunuyor. Karaer, Türkiye’de ağırlıklı olarak kullanılan uluslararası yeşil bina değerlendirme sistemlerinin LEED, BREEAM, EDGE, DGNB olduğunu söyledi. Ulusal olarak ise ÇEDBİK tarafından geliştirilen ‘Binalarda Ekolojik ve Sürdürülebilir Tasarım (B.E.S.T)’ yeşil bina değerlendirme sistemi ilk ve halen tek sistem olarak kullanılıyor. Türkiye’de yeşil bina değerlendirme sertifikalarına sahip yapı sayısında salgın sürecinde bir artış görülüyor.

Geçmişte yaşanmış salgınlar ve bu süreçlerde doğan ihtiyaçlarla mimaride de dönüşümün beraberinde geldiğini anlatan Karaer, koronavirüs pandemisiyle kapalı mekanlarda oluşan ihtiyaçların yeni binalarda yeni tasarım zorunluluklarını getirdiğini söyledi. Karaer, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Bu dönem, gerek ekonomik gerekse fiziksel ve ruhsal toparlanma için sağlıklı ve yeşil binalar ile sürdürülebilir geleceğe doğru adım atmak için bir fırsattır. Sağlıklı insanlar, sağlıklı binalar ile beraber mümkündür. Daha geniş anlamda düşünüldüğünde sağlıklı binaların yer aldığı sokaklar, mahalleler, şehirlerin kurgulanması ile sağlıklı yerleşimler oluşacaktır.”

Yerel kaynak kullanılmalı

Dünyada aynı zamanda iklim krizine karşı özellikle yapı odağında gelişmelerin hızlanması bekleniyor. Mimar Murat Kader, Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından koordine edilen ‘2019 Binalar ve İnşaat Küresel Durum Raporu’na göre, yapı ve inşaat sektörü nihai enerji kullanımının yüzde 36’sını ve karbon emisyonlarının yüzde 39’unu oluşturduğunu hatırlattı. Bu açıdan tüm yapı alanında bazı önerileri dile getiren Kader, şunları söyledi:

“Düşük karbon izli, yenilenebilir ve enerji verimliliği açısından yüksek; ahşap, toprak, bambu gibi doğal malzemelerin kullanımı artırılmalı. Malzemelerin geldiği, üretildiği, kullanıldığı alanlar ve aralarındaki mesafeler bir projenin çevresel etkisinin belirlenmesinde büyük bir rol oynar. Taşıma mesafeleri, yanan yakıtın bir sonucu olarak ortaya çıkan sera gazı emisyonlarını belirler. Yerel kaynakların kullanılmasını sağlamak bir projenin sürdürülebilirliği üzerinde muhakkak olumlu bir etkiye sahip olacaktır. İnsan ve doğa için ortak fayda ve değer üretecek projeler tasarlamalı ve uygulamalıyız. Hem bina ölçeğinde, hem de kentsel ölçekte aktif ve kullanılabilir yeşil alanların artırılması için ekolojik çözümler üretilmeli” diye konuştu.

Haberin Devamı

Sağlıklı ev, temiz sokak

Murat Kader, yapı ve şehirdeki ‘zorunlu’ dönüşümleri değerlendirirken; daha niteklikli, daha ergonomik ve aynı mekan içerisinde farklı düzenlemelere imkan veren tasarımların başlangıç noktası olacağını söyledi. Kader, şöyle devam etti:

Son yıllarda düzenlenen, pencereleri açılamayan, balkonlardan yoksun tipolojiler ‘sağlıksız binalar’ olarak görülecektir. Bu tipolojiden uzaklaşarak bahçeli ve balkonlu hacimler yaratma konuşunda ciddi bir dönüşüm olmalı. Bu süreç, şehirlerimizde de haliyle ciddi bir dönüşüm ihtiyacını bizlere hissettirdi.
İlk olarak, parklarda ve sokaklarda temizlik alışkanlığının geliştirilmesine dönük adımlar atılarak dönüşüme temel bir noktadan başlanmalı. Kentler bu salgınla beraber ‘el yıkama üniteleri, sokak çeşmeleri’ gibi düzenlemelere daha fazla gitmeli. Gelecekteki projelerde doğal ve kamusal alanlara olan talep daha da artacak. Nefes alan parklar, biyolojik göletler gibi doğal yöntemlerden beslenen master planlar yeni norm haline gelmeli. Ayrıca, bazı sokakların ve caddelerin trafiğe kapatılması için çalışmaların artırılacağını şimdiden görmek zor değil. Kentler artık ciddi ekolojik koridorlara daha fazla ihtiyaç duyacaklardır.”

Haberin Devamı

Neler değişecek?

Mimar Murat Kader, salgınla birlikte ‘güvenli bir sığınak’ haline gelen evlerin iyi tasarlanmasının öneminin bu süreçte net olarak anlaşıldığını söyledi. Yapı/inşaat sektöründeki mimarlar, mühendisler, geliştiriciler ve diğer kilit oyuncuların artık şehirlerin bu açık ‘tehditlere’ karşı proje geliştirmek zorunda olduklarını anlatan Kader, “Bu deneyimden sonra, yaşam tarzlarının asla eskisi gibi olmayacağından emin olabiliriz. Kaçınılmaz olarak birçok değişime ihtiyaç var; bu sebeple kent yoğunluklarının hafifletilmesi ve kamusal alanların yeniden tartışılıp düzenlenmesi elzemdir. Dijital dönüşüm ise şehirlerin altyapısı ve akıllı bina tasarımlarının artmasıyla önemli bir konu haline geliyor. Sürdürülebilirlik açısından yerel malzeme ve hizmet tedariki öne çıkacak” dedi.

Haberin Devamı

‘Endüstriyel üretim öne çıkacak’

Gayrimenkul sektöründeki değişime üç farklı açıdan bakılması gerektiğini vurgulayan Nef İcra Kurulu Üyesi Selçuk Çelik de şunları söyledi:
“İlki, ülkemizin değişen demografik ve sosyoekonomik yapısı. Dikkat ederseniz, ülkemizde hane halkı ortalaması 20 yılda 5.5’tan 3.3’e geriledi. İkincisi pandeminin hızlandırdığı yaşam alanlarındaki yeni trendler... Örneğin Nef projelerinde bulunan ve pandemiden çok önce hayata geçirdiğimiz katlanır ev anlamına gelen Foldhome konsepti ile bir eve sığmayacak tüm odalar katlanarak eve dahil edilebiliyor. Üçüncüsü ise inşaat sektöründe değişmeye başlayan üretim süreçleri. Yüzyıllardır aynı metodun uygulandığı sektörde artık yerinde değil, endüstriyel üretimler öne çıkmaya başladı. Yerinde monte ederek, hızlı ve etkin üretim metotları dünyada yaygınlaşıyor. Bu süreç sektörümüz için de kaçınılmaz olacak kanaatindeyim.”