EŞİNİ ÖLDÜRMEK İÇİN ARSENİK VE TETİKÇİ İSTEDİ' Mahmet Çiçek olay gününü ise şöyle anlattı:“Bana paranın hazır olduğunu, gece saat 01.00’de kendisini arayıp almamı söyledi. Aradım, beni çağırdı. Eve gittiğimde kapı açıktı ama kimse yoktu. Salondan loş bir ışık geliyordu. ‘Para hazır mı?’ diye sordum. Kolumdan tutup beni içeri çekti. ‘Senin bitiremediğin işi ben bitirdim’ dedi. Yatak odasına gittiğimizde rahmetli kanlar içerisindeydi, hırıltı sesi geliyordu. O sırada kızı geldi. Kızı ‘Anne bir şey mi var?’ diye sordu. Annesi de, ‘Yok kızım babanla banyo yapacağız’ diyerek kızını odasına gönderdi. Korktum, bana ‘Git artık’ dedi. Çıkarken poşetin içerisindeki kanlı elbiseleri ve ayrı poşette bir pantolon verdi. Cüzdan ve tüfekleri de verdi. Korkudan aldım. Tüfekleri parkta bıraktım. Kanlı elbiseleri de attım. Otele geldim. Sabah kahvaltı yapıp, Elazığ’a gittim. Ben bıçaklamadım. Yapacak olsam 3 yıl önce yapardım. Bunun iftiraları yüzünden buradayım. Kendisini sevseydim, olaydan 3 ay önce evlenmezdim. En büyük hatam polise haber vermemek. Benim öldürmek için hiçbir nedenim yok"ANAHTAR VERMEDİM, ARSENİK İSTEMEDİMSerap Tanyar ise Mehmet Çiçek ile internette tanıştıklarını, işsiz olması nedeniyle kendisine borç para gönderdiğini belirterek, şöyle konuştu:“Beni sürekli tehdit etmeye başladı. Para istemeye başladı. Bankadan kredi çekip kendisine gönderdim. Anahtar vermedim, arsenik istemedim. 22 yıllık evliliğimde hiçbir problem yaşamadım. Eşimi öldürmek için bir sıkıntım yok. Olaydan 1.5 ay önce durumu eşime anlatarak, tehdit edildiğimi söyledim. Eşim çok kızdı. Mehmet’i Bolu’ya çağırıp 50 bin TL’lik senet imzalattı. Hatta senedi bana gösterdi. Eşim çok inat bir insandı. Kendisine durumu savcılığa aktarmamızı söyledim, kabul etmedi. O gece beni aradı. Olay günü de bir kez görüştük. Eşim o gece rahatsızlanmıştı. Hastaneye götürdük. Şekere bağlı olarak bir sıkıntısı çıktı. Eve geldik uzandı. Çocuklar yattılar. Herkes uyuyunca beni aradı. Senedi almak istedi. Eşime söyledim. Eşim gelsin konuşalım dedi. Telefonda konuştular. Eve geldi. Fahrettin kapıyı açıp elinde bıçakla bekledi. Daha sonra senedi istedi. Kavga etmeye başladılar. Arkadan 2 kişi daha geldi. Ben kaçıp banyoya girdim. Banyodan çıktığımda beni yatak odasına götürdü. Eliyle ağzımı kapatıp, boğazıma bıçak dayadı. Kafamı duvara vurdu. ‘Sesini çıkartırsan kızını satarız. Bunları anlatırsan çocuklarının ölüsünü, dirisini bir daha göremezsin’ dedi. Daha sonra olaya hırsızlık süsü vermek için benden eşimin tüfeklerini ve cüzdanını istedi. Ben de verdim. Daha sonra gittiler.”Mahkemede, Serap Tanyar’ın 14 yaşındaki oğlu T. ile 20 yaşındaki kızı Tulu'da ifade verdiler. Tulu olay günü yatak odasından gelen seslerle uyandığını, Mehmet Çiçek’i evden çıkarken, annesi de banyodan çıkarken gördüğünü belirterek, “Anneme ne olduğunu sorduğunda, ‘Yok kızım bir şey. Babanla bir şeyler yaşadık. Banyo yapacağız. Sen yat’ dedi. 15 dakika sonra bağırma sesi duydum. Kalktığımda babamın cansız bedenini gördüm” dedi.Mahkeme öğleden sonra tanıkların dinlenmesiyle devam etti.
ANNESİNİN YASAK AŞKINI ÖLDÜRDÜ TEKİRDAĞ’ın Çorlu İlçesi’nde 19 yaşındaki Uğur Tuna, annesi Sevda Tuna’nın 3 yıldır gizli ilişki yaşadığı iddia edilen Abdülbaki Şirin’i, annesini dövdüğü gerekçesiyle bıçaklayarak öldürdü. Olay, dün gece 22.30’da Şeyhsinan Mahallesi, Arpalık 2'nci sokak üzerindeki Aksu Apartmanı’nda meydana geldi. İddiaya göre, kahvehane işletmecisi olan eşi Muhittin Tuna’nın eski ortağı 49 yaşındaki Abdülbaki Şirin ile 3 yıl önce tanışan 2 çocuk annesi 42 yaşındaki Sevda Tuna, gizli ilişki yaşamaya başladı. Bu ilişkiden haberdar olan Tuna’nın erkek çocukları Uğur ve Sertaç Tuna, annelerini yaptığının yanlış olduğu konusunda uyardı. Çocuklarının uyarısı üzerine Abdülbaki Şirin ile ilişkilerini sonlandırmaya karar veren Sevda Tuna’yı, dün öğle saatlerinde sevgilisini telefon ile arayarak görüşmek istediğini söyledi. Ancak Sevda Tuna, kendisinin çarşıda olduğunu ve bir daha görüşmek istemediğini belirterek telefonu kapattı ve işleri bittikten sonra evine döndü. ANNESİNİ DAYAK YERKEN GÖRÜNCE Bir süre sonra Abdülbaki Şirin, Sevda Tuna’nın evine geldi ve aralarında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Sevda Tuna, Abdülbaki Şirin’e ‘Artık ben senden ayrılmak istiyorum. Beni rahat bırak’ dedi. Bunun üzerine sinirlenen Abdülbaki Şirin, eline bıçak alarak Sevda Tuna’yı dövmeye başladı. Bu sırada eve gelen Sevda Tuna’nın küçük oğlu 19 yaşındaki Uğur Tuna, annesinin dayak yediğini görünce eline aldığı sopa ile Abdülbaki Şirin’e saldırdı. İddiaya göre kavga sırasında Şirin’in elinden düşen ekmek bıçağını alan Uğur Tuna, Abdülbaki Şirin’i defalarca bıçakladı. Kanlar içinde kalan ve evden kaçmaya çalışan Şirin, apartmanın önünde yere yığıldı. Çevredekilerin haber vermesiyle olay yerine gelen sağlık ekipleri Şirin’i Çorlu Devlet Hastanesine kaldırdı. Burada ameliyata alınan Şirin, yapılan tüm müdehalelere rağmen kurtarılamadı. ‘BABA ONU VURDUM’ Olayın ardından Sevda Tuna gözaltına alınırken, kaçan ve evlerinin yakınında bulunan bir parkta ağlarken polis tarafından yakalanan Uğur Tuna'nın, babası Muhittih Tuna’yı arayarak, “Baba onu vurdum. Baki’yi vurdum. Bıçakladım onu öldürdüm” dediği belirtildi. Sağlık kontrolünden geçiren anne ve oğlu sorgulanmak üzere Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası Büro Amirliği’ne getirildi.
GENÇ SEVGİLİ DEHŞETİADAPAZARI Orta Mahalle’de yalnız yaşadığı evinin yatak odasında 13 yerinden bıçaklanarak öldürülen 43 yaşındaki Havva Akkır’ın katil zanlısı olarak, ilişkisi olduğu iddia edilen 23 yaşındaki Onur T. polis tarafından suçta kullandığı bıçakla birlikte yakalandı. Olay Adapazarı Orta Mahalle Kökçü Çıkmazı’nda oturan 43 yaşındaki Hava Akkır’ın kızı S.Ö. nün iki gün önce annesini ziyareti sırasında kapıyı açmaması ve telefonlara cevap vermemesi üzerine polis ekiplerine haber vermesiyle ortaya çıktı. Eve giren polisler, yatak odasında Havva Akkır’ın kanlar içindeki cesediyle karşılaştı. Yapılan incelemede 13 yerinden bıçaklanarak öldürüldüğü belirlenen Havva Akkır'ın evine sık sık geldiği tespit edilen Onur T. gözaltına alındı. Polis gencin üzerinde suçta kullanıldığı belirtilen bıçağı da ele geçirdi. İfadesi alındıktan sonra Adapazarı Adliyesi’ne sevkedilen Onur T. suçlamaları kabul etti. Havva Akkır’la ilişkisi olduğunu ve sık sık evine gittiğini söyleyen Onur T. “Kendisinden para istedim. Vermemesi üzerine tartıştık. Bana hakaret edince bıçakladım. İlişkimiz vardı. Pişmanım” dedi. Onur T. tutuklanarak Ferizli Cezaevi’ne gönderildi. Zafer TOKUŞ/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA)
GURBETÇİYE EVİNDE VAHŞİ İNFAZ! Almanya'da ölen eşinin cenazesini getirdi, başı ezilerek öldürüldüADANA'ya iki hafta önce, Almanya'da yaşamını yitiren eşinin cenazesini toprağa vermek için gelen gurbetçi 64 yaşındaki Halil Bürük'ün boğazını camla kesen iki saldırgan, başını da taşla ezerek öldürdü. Saldırganlar, evden herhangi bir şey almadan çıkarlarken kendilerini farkeden kapıcının karısına “Ölen eşine canı sıkldı, ona ağlıyor” diyerek kaçtı. Olay, dün saat 23.00 sıralarında Sümer Mahallesi Baraj Yolu Caddesi 69100 sokaktaki Huriye Kahya Apartmanı'nın birinci katında 2 numaralı dairede meydana geldi. Almanya’da yaşayan ve emekli olan 4 çocuk babası Halil Bürük, geçirdiği beyin kanaması sonucu 1.5 yıldır yatağa bağlı yaşayan eşi Latife Bürük’ü 2 hafta önce kaybedince, cenazesini toprağa vermek üzere çocuklarıyla Adana’ya geldi. Bürük’ün çocukları cenaze töreninin ardından yeniden Almanya’ya döndü. Halil Bürük ise Yeni Yurt Mahallesi’ndeki para sorunu yaşadığı öne sürülen evinin kiracısıyla görüşmek için bir süre daha kaldı. Akşam yürüyüşten gelen Bürük’ün kapısını çalan iki kişi, içeri girdi. Bir süre sonra evden şiddetli gürültü duyuldu. Daha sonra 30 yaşlarında bereli iki kişi, Bürük’ün evinden çıkıp, kapıyı çarparak merdivenlerden inmeye başladı. Sesler üzerine merdiven boşluğuna çıkan apartman kapıcısının eşi Ayşe Çetinkaya, hızla yürüyen bu 2 kişiye, “Ne oluyor” diye sordu. Çetinkaya’ya, “Ölen eşine canı sıkıldı, ona ağlıyor” diye cevap veren saldırganlar, apartmandan koşarak uzaklaştı. Durumdan şüphelenen Ayşe Çetinkaya, Halil Bürük’ün ana kapısının açık ancak panjur olan ikinci kapının kapalı olduğunu gördü. Çetinkaya, ana kapının hızla çekilmesinden dolayı kapanmamış olabileceğini düşündü, zile bastı ancak açan olmadı. Yalnız yaşayan adamın kapıyı açmaması üzerine telaşlanan Çetinkaya, polise haber verdi. Olay yerine gelen polis ekipleri, panjur kapının mandalını, aralıklardan soktukları kemer yardımıyla açıp, içeri girdi. Salondaki kanepenin üzerinde Bürük’ün kanlar içindeki cesedi bulundu. Ayrıca salonda cam kırıkları, taşlar ve uzun demir çubuklar bulundu. Bürük’ün boğazının camla kesildiği, başının taşla ezildiği ve dişlerinin kırıldığı tespit edildi. Evden hiçbir şeyin çalınmadığı anlaşılırken, Bürük’ün cenazesi yapılan incelemenin ardından otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Bağlar Polis Merkezi’nde ifade veren kapıcı eşi Ayşe Çetinkaya, Bürük’ün evinden çıkan 2 kişiyi gördüğünü belirterek, “Evde otururken üst kattan sesler ve bağrışmalar gelmeye başladı. Yukarı çıkarken şiddetli bir kapı sesi duydum, merdivenlerden inen iki kişiyi gördüm. Hızla uzaklaştılar. Polisi aradım. Eve baktığımızda Halil Bürük’ün öldürüldüğünü anladık” dedi. Apartmandaki komşular da Bürük’ün, 2 hafta önce eşini kaybettiğini, kiracısıyla yaşadığı para problemini çözdükten sonra yeniden Almanya’ya dönme planları yaptığını söyledi. Bürük’ü öldürenlerin tanıdık olabileceği ihtimali üzerinde duran polis ekipleri, katil şüphelilerinin yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor
Öldürdüğü damadını defnetmeye giderken yakalandıEminönü'nde cesedi çöp poşetinde bulunan Zülfü A. cinayetinin sırrı çözüldü.Eminönü Cankurtaran'da, 7 Mart 2009 tarihinde vatandaşlar tarafından çöp torbası içinde yol kenarına bırakılmış bir erkeğe ait ceset bulundu. Boğularak öldürülmüş haldeki 30 yaşlarındaki erkeğe ait ceset ile ilgili Cinayet Büro Amirliği Ekiplerince çok yönlü soruşturma başlatıldı. Olay Yeri İncele Ekiplerinin çektiği ceset fotoğrafları ile cesedin bulunduğu günlerde yapılan kayıp müracaatlarındaki fotoğraflar karşılaştırıldı. Yapılan karşılaştırılmada, cesedin Zülfü A.'ya ait olduğu tespit edildi. Cesedin çevresindeki işyeri güvenlik kameralarının yapılan incelemesinde, bir börekçinin görüntüsüne rastlandı. bir seyyar börekçi, gece olmasına rağmen dolu tezgâhıyla geçiyordu. Börekçilerin sabah çalıştığını bilen dedektifler, araştırmayı bu yönde yoğunlaştırdı. Çalışmalarda, börekçinin öldürülen Zülfü A.'nın kayınpederi 46 yaşındaki Basri B. olduğu tespit edildi. Börekçi cenazeyi morgdan alırken aile fertleriyle görüşen dedektifler, Zülfü A.'nın, baldızı G.B.'yi taciz ettiği iddiasını öğrendi. Damadının küçük kızını taciz ettiğini öğrenen Basri B.'nin kızıyla birlikte evine giderek Zülfü A.'yı boğarak öldürdüğü anlaşıldı. Damadının cesedini çöp poşetine koyan kayınpeder, börek arabasıyla taşıyıp karanlık bir sokağa bıraktı. Cenazeyi defnetmek için Kocaeli'ne götüren Basri B. TEM gişelerinde cenaze arabasının içerisinde gözaltına alındı. Asayiş Şube Müdürlüğü'ne eşi ve tacize maruz kaldığı ileri sürülen kızı G.B. ile birlikte getirilerek sorgulaması yapılan Basri B. eşi 6 aylık hamile olan damadını küçük kızına tacizde bulunduğu için elleriyle boğarak öldürdüğünü itiraf etti. Basri B. cesedi ortadan kaldırmak için de ikiye katladıktan sonra iple bağlayarak çöp poşetinin içerisine koyduğunu, ardından börek arabasına koyarak bulunduğu yere götürüp attığını söyledi. Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki işlemeleri tamamlanan Basri B. eşi ve kızı ile birlikte adliyeye sevk edildi. Mehmet AKTARAN - İSTANBUL DHA
ABLASINI VE YEĞENİNİ ÖLDÜRDÜ, 'HİÇBİRŞEY HATIRLAMIYORUM' DEDİ İZMİR'in Balçova İlçesi'nde yanlarında kaldığı 13 yaşındaki yeğeni Abdullah Akagündüz'ün boğazını kesip, ablası Naime Akagündüz'ün de başını gövdesinden ayırdıktan sonra vücudunu 130 parçaya böldüğü iddiasıyla tutuklanan Mustafa Şanda, ilk kez hakim önüne çıktı. Mustafa Şanda, hakime “Hiçbir şey hatarlamıyorum” dedi.Olay, geçen yıl 15 Aralık günü saat 23.30 sıralarında Timurlenk Sokak, 37 numaralı apartmanın 4'üncü katındaki 7 numaralı dairede meydana geldi. Salih İşgören Polis Karakoluna'a giden 27 yaşındaki Mustafa Şanda, sürekli gözlerini bir noktaya dikip, hiç konuşmadan polislerin yanında bir süre oturduktan sonra ekiplerin, kendisine uzattığı kağıda korkunç cinayeti işlediği evin adresini yazdı. Mustafa Şanda'nın sorularına yanıt vermemesi üzerine polis ekipleri, şüphelenerek adrese gitti. Komşularıyla yüzleştirilen Şanda'nın aynı apartmanda oturduğunun belirlenmesinin ardından da kendilerine verdiği anahtarla kapıyı açıp daireye giren polisler büyük şok yaşadı. Evde, Vali Kutlu Aktaş İlköğretim Okulu 8'inci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Abdullah Akagündüz'ün kanlar içindeki cesedi koridorda, 40 yaşındaki annesi Naime Akagündüz'ün cesedi ise bulundu. Mustafa Şanda, sevkediliği adliyede savcı ve hakime de ifade vermedi. Tutuklanan Şanda, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği'nin verdiği karar doğrultusunda, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi. Burada 21 gün gözlem altında tutulan Mustafa Şanda'ya cezai ehliyetinin tam olduğu raporu verildi. Katil zanlısı Şanda'nın hastanede de hiç konuşmadığı ve sürekli olarak donuk gözlerle etrafına baktığı belirtildi. Tedavisi tamamlanan Mustafa Şanda, Buca Kapalı Cezeaevi'ne gönderildi.SAVCI ÇİFTE MÜEBBET İSTEDİOlayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Ahmet Şinasi Aygün, hastaneden gelen rapora göre sanık Şanda hakkında, ablası ve yeğenini ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürdüğü’ iddiasıyla2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açtı. Savcı iddianamede, “Sanık polise kendiliğinden gidip, teslim olmuştur. Eve gidildiğinde, zabıtaya ölü veya yaralı var mı sorularını göz işaretleri ile onaylamıştır. Kendisine ait cüzdanın bulunduğu pantalonda ve cep telefonunda kan lekeleri mevcuttur. Aralarında husumet bulunması durumu nazara alındığında, zanlı öz ablası ve çocuk yaştaki yeğenini canavarca bir şekilde öldürmüştür” dedi. Sanık Mustafa Şanda için iki kez müebbet hapis cezası istedi.‘HİÇ BİR ŞEY HATIRLAMIYORUM’İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde çifte müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Mustafa Şanda, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya eşi ve oğlu öldürülen Hüseyin Avni Akagündüz de katıldı. Mahkeme Başkanı Hakim Faruk Ceyhan, sanığın kimlik tespiti için sorular sordu. Sanık Mustafa Şanda, “Adım Mustafa Şanda, onu çok söylendiği için hatırlıyorum. Babamın adı Servet, anamın adı Hatice, memleketim Erzincan, yaşamın 27 olduğunu söylediler. Beni bir hücreye kapattılar, hiçbir şey hatırlamıyorum. Nerede oturduğumu, bekar ve okula gidip gitmediğimi bilmiyorum. İlaç veriyorlar, onları içince düzelmeye başladım. İlaçlarım bitti. Geçmişte bir rahatsızlığımın olduğunu hatırlamıyorum. Bu ilaçları içtikten sonra hücrede kendime geldim” dedi. Hakim Ceyhan, sanığın normal konuştuğunu, bir şey hatırlamadığını söylediğini, soru sorulduğunda boşluğa düştüğünü, kendisine bir ve iki kalem gösterildiğini, bunları bildiğini zapta geçirtti. Sanık avukatı, “Müvekilim şu anda konuşabilecek durumda değil, ilaç tedavisi uygulanıyor, illeride düzelme durumu var, bir dahaki celsede savunma yapabilir” diye konuştu.EŞİYLE AYRI YAŞIYORLARMIŞEşi ve oğlu öldürülen Hüseyin Avni Akagündüz ise olayı görmediğini, eşiyle aralarında sorunları olduğunu, ayrı yaşadıklarını söyledi
TECAVÜZCÜNÜN EVİNE KANLI BASKIN! ESKİŞEHİR’de 29 yaşındaki Orhan Çetin, kayınbiraderlerini de yanına alarak, eşine tecavüz ettiğini öne sürdüğü komşusu 23 yaşındaki Mehmet Turanlı'nın evini sopa, balta ve bıçakla bastı. Saldırganlar Mehmet Turanlı'yı 8 yerinden bıçaklayarak öldürürken, annesi, babası ve ablasını da yaraladı.71 Evler Mahallesi Hayırlı Sokak’ta dün akşam saat 19.30 sıralarında evli 2 çocuk annesi 28 yaşındaki Meral Çetin, bir fabrikada işçi olarak çalışan eşi Osman Çetin’e 2 hafta önce kendisi gece vardiyasındayken komşuları olan Mehmet Turanlı’nın zorla evlerine girip kendisine tecavüz ettiğini söyledi. Bunun üzerine Osman Çetin kayınbiraderleri İbrahim Yavuz (50), Ercan Yavuz (39) ve Ramazan Yavuz’u (34) telefonla arayarak, “Eşime tecavüz ettiler. Çabuk buraya gelin” dedi.Öfkelieş Osman Çetin ile kayınbiraderleri İbrahim Yavuz, Ercan Yavuz ve Ramazan Yavuz komşuları Mehmet Turanlı’nın evini bastı. Sopalı, baltalı ve bıçaklı baskında Mehmet Turanlı, Osman Çetin tarafından 8 yerinden bıçaklandı. Olayda Mehmet Turanlı’nın annesi Sevim Turanlı (53) bıçakla ellerinden, babası Ali Turanlı (54) ve ablası Nuray Turanlı (25) da yumruk ve tekme darbeleriyle yaralandı. Mehmet Turanlı’yı 8 yerinden bıçaklayan Osman Çetin de sol kolundan bıçakla yaralandı.HASTANEDE ÖLDÜAğır yaralanan Mehmet Turanlı ile babası Ali Turanlı, annesi Sevim Turanlı ve ablası Nuray Turanlı Eskişehir Devlet, kolundan yaralanan Osman Çetin de Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan Mehmet Turanlı Devlet Hastanesi acil servisinde yapılan ilk müdahalesinin ardından 112 ambulansıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi’ne sevk edildi. Evli ve çocuksuz olduğu belirtilen Mehmet Turanlı doktorların tüm çabasına rağmen kurtarılamadı.3- 4 AYDIR RAHATSIZ EDİYORMUŞPolis, Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde tedavisi süren Osman Çetin ile alaya karışan kayınbiraderleri Ercan Yavuz, Ramazan Yavuz ve İbrahim Yavuz ile eşi Meral Çetin’i gözaltına aldı. Meral Çetin ifadesinde ölen Mehmet Turanlı’nın kendisini 3- 4 aydan bu yana rahatsız ettiğini, 2 hafta önce de eşi gece vardiyasındayken zorla evine girip kendisine tecavüz ettiğini öne sürerek bu olayı eşine anlattığını belirtti.Baba Ali Turanlı, komşuları olan zanlıların akşam saatlerinde evlerini bastıklarını, sopa, balta ve bıçakla kendilerine saldırdıklarını söyledi.Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, gözaltına alınan şüphelilerin, sorgulamalarının tamamlanmasından sonra adliyeye sevk edileceğini açıkladı. (DHA)
'ANNE DEDEM NİYE KALK MIYOR' BURSA'da gelini, kızı ve 3 yaşındaki torunu ile karşıdan karşıya geçmek isterken, aşırı hızla gelen minibüsün altında kalan 65 yaşındaki Ali Nal, öldü. Emekli aylığını çekerek 3 yaşındaki torunu Muzaffer dedesinin bastonunu alarak, “Anne dedem niye kalkmıyor? Hani bana elbise alacaktı?” diye ağladı. Kaza, Merkez Osmangazi İlçesi, Yalova yolu Beşyol Mevkii'ndeki, üstgeçide 100 metre uzaklıkta meydana geldi. Yalova yönüne giden 30 yaşındaki Yaşar Kalo'nun kullandığı 16 Z 9421 plakalı minibüs, aşırı hız nedeniyle, bu sırada yolun karşı tarafına geçmek isteyen Ali Nal'a çarptı. Nal ölürken, kızı 35 yaşındaki Zeynep Nal, gelini 23 yaşındaki Meryem Nal ve torunu 3 yaşındaki Muzaffer yara almadan kurtuldu. Memleketi Çorum'dan 3 gün önce, adını verdiği oğlu, 30 yaşındaki Ali Nal'ı ziyarete gelen Ali Nal'ın bugün kızı ve gelini ile birlikte emekli aylığını çekmek için evden çıktıkları ve daha sonra da torununa elbise almak istedikleri belirtildi. 50 metre uzaklıktaki işyerinden kazayı gören 35 yaşındaki Ali Nal yerde cansız yatan kişinin babası olduğunu görünce sinir krizleri geçirdi. “Ben şimdi anneme ne diyeceğim” diyerek gözyaşı döken Ali Nal’ın 3 yaşındaki oğlu Muzaffer ise dedesinin bastonunu yerden alarak, “Anne, dedem niye kalkmıyor? Hani bana elbise alacaktı” diyerek ağlamaya başladı. Sürücü Yaşar Kalo gözaltına alınırken, soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı’nca başlandı.
İSTANBUL'DA BİR GÜNDE İKİ VAHŞİ CİNAYET! Bağcılar'da 41 yaşındaki bir kadın ve Taksim'de 28 yaşındaki bir transeksüel bıçakla boğazları kesilerek öldürüldü... Bağcılar'da 41 yaşındaki bir kadın evinde boğazı kesilmiş bir halde ölü bulundu. İddialara göre; Mehmet Ertaç(43) bugün öğlen saatlerinde Bağcılar Evren Mahallesi Aslı Sokak'ta bulunan evine geldi. Uzun süre kapıyı çalan Mehmet Ertaç, kimsenin açmaması üzerine evin penceresini kırıp içeri girdi. Pencereden eve giren Ertaç, eşi Oya Ertaç'ı (41) kanlar içinde buldu. Olayın bildirilmesi üzerine eve gelen polis ekipleri, Oya Ertaç'ın öldüğünü tespit etti. Evin içinde delil incelemesi yapılırken, polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı. Olayı ihceleyen polis ekibi, öldürülen kadının eşi Mehmet Ertaç'ı ifadesinin alınması için Güneşli Polis Merkezine götürdü. İki çocuk annesi olduğu öğrenilen Oya Ertaç'ın kesin ölüm nedeni araştırılırken, çocuklarının olay esnasında okulda oldukları öğrenildi. BİR KURBAN DA TAKSİM'DE Bağcılar'da 41 yaşındaki Oya Ertaç'ın boğazının kesilerek öldürülmesinin ardından, aynı olay Taksim'de de yaşandı. Akşam saat 19.00 sıralarında Taksim'de ikinci boğaz kesme cinayeti işlendi. Edinilen bilgilere göre henüz belirlenemeyen bir nedenle tartıştığı sevgilisi tarafından sırtından ve kalbinden bıçaklanan Dilan Pirinç(28) isimli transeksüel hayatını kaybetti. Cinayeti duyarak olay yerine gelen Pirinç'in arkadaşları transseksüellere yönelik şiddet eylemlerine tepki gösterdi. Taksim Balaban Mahallesi Pürtelaş Sokak Köşe Palas Apartmanı dördüncü katta oturan Dilan Pirinç 19.00 sıralarında sevgilisi olduğu iddia edilen bir kişi ile kavga etti. Gürültüden rahatsız olan apartman sakinleri durumu polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen polis ekipleri daire içinde kanlar içinde yatan ağır yaralı Dilan Pirinç ile karşılaştı. Polis ekipleri tarafından olay yerine çağrılan ambulans eve ulaşamadan Pirinç hayatını kaybetti. Cinayetin işlendiği sokakta toplanan Pirinç'in arkadaşları son zamanlarda transseksüellere yönelik şiddetin arttığını öne sürerek, cinsel tercih hakkı anayasal güvence altına alınmadıkça hayatlarının tehlike altında olduğunu söyledi. Yapılan incelemenin ardından ceset Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılırken, kaçan saldırganın Eyüp İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine teslim olduğu öğrenildi
SEVGİLİYE SOKAK ORTASINDA DAYAK TEKİRDAĞ’ın Çorlu İlçesi’nde, 30 yaşındaki Koray C., taksi yerine çalıştığı işyerine ait otomobille eve geldiği için kızdığı sevgilisi aynı yaştaki Nurcan G.'yi sokak ortasında tekme tokat dövdü. Nurcan G.'yi öfkeli sevgilisinin elinden polis ekibi kurtardı. Omurtak Caddesi'nde, saat 02.30 sıralarında meydana gelen olayda, Çorlu’ya bağlı Ulaş Beldesi'ndeki bir restoranda garson olarak çalışan Nurcan G., mesaisinin geç saatte bitmesi nedeniyle işyeri sahibi tarafından evine otomobil ile gönderildi. Ancak, Nurcan G. yoldayken kendisini cep telefonundan arayıp, eve hangi araç ile döndüğünü soran erkek arkadaşına ‘taksi ile dönüyorum’ yanıtını verdi. Nurcan G.’nin evinin önünde beklemeye başlayan Koray C., sevgilisinin özel otomobilden indiğini görünce sinirlendi. Sevgilisine, ‘Hani sen taksiyle geliyordun’ diye kızan Koray C., kendisini aldattığını düşündüğü genç kızı, sokak ortasında tekme tokat dövmeye başladı. Aldığı darbelerden burnu kanayan ve gözünün altında morluklar oluşan Nurcan G., çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekibi tarafından öfkeli sevgilisinin elinden kurtarıldı. Daha sonra iki sevgili polis merkezine götürüldü. Önce sevgilisinden şikayetçi olan Nurcan G.'nin daha sonra şikayetini geri alması üzerine Koray C. serbest bırakıldı.