28.01.2013 - 16:51 | Son Güncellenme:
'Baba nasihati ile başladım'En iddialı yarışmacılardan Ayda Mosharraf'ın babası İranlı, annesi ise Kafkas göçmeni. 5 dil bilen güzel yarışmacı baba nasihatı ile beste yapmaya başlamış.Öge DEMİRKAN / VATAN HABER MERKEZİFOTOĞRAFLAR: İlker AKGÜNGÖR
O Ses Türkiye'nin en güçlü seslerinden Ayda Mosharraf, İranlı bir baba ile Türk annenin kızı. Halil Sezai'den duyduğumuz 'İsyan'ı okuduğunda 'böyle bir ses şimdiye kadar nasıl keşfedilmez' diye insanı 'isyan' noktasına getiren Ayda'nın annesiyle babasının buluşma noktası ise çok çarpıcı. Çünkü buluşma noktaları ne Türkiye ne de İran. Annesi Filiz Hanım, babası Sina ile İsveç'te tanışıyor. 3 çocukları dünyaya geliyor. Ayda iki numara. Anne Filiz Mosharraf Türkiye'de kızına destek olurken baba Sina ile küçük kardeş Nina İngiltere'den yarışmayı takip ediyor. Abla Armağan ise İsveç'ten izliyor. Yarı final bittiğinde telefonla ilk tebrik edenler de onlar oluyor.
Ayda 18 yaşına geldiğinde Mosharraf ailesi İngiltere'ye taşınıyor. Anne Filiz Mosharraf, çocuklarını nasıl yetiştirdiğini ise şöyle anlatıyor, "Eşim İranlı. Çocuklarımıza İran kültürünü de öğretmemiz gerekiyordu. Bütün bunları hayata geçirebilmek için hem benim, hem babasının hem de yaşadıkları ülkenin dillerini öğrenmeleri gerekiyordu. Farsça, Arapça yazıldığı için kursa gönderdik. Okulda zaten İsveç dilini öğrendiler. Türkçe öğretmenler iyi olmadığı için evde ben öğrettim Türkçeyi. Şimdi Ayda Türkçe, Farsça, İngilizce, İsveç dili ve İspanyolca biliyor."
Ayda, babasının 16 yaşına geldiğinde müzik ile ilgili çok önemli bir konuşma yaptığını söylüyor: "Bana 'Tamam yeteneğin var. Çok güzel şarkı söylüyorsun. Ama unutma senin gibi yüzbinlerce insan var. Senin orjinal olman lazım. Bu da enstrüman çalarak ve beste yaparak mümkün olabilir" dedi. Babamın bu sözleri üzerine önce gitar öğrendim. Sonra besteye yapmaya başladım. Şu anda yüzlerce İngilizce bestem var" Ayda bu yarışma için İngilitere'deki okulunu dondurduğunu söylüyor. Aldığı eğitimi ise şöyle açıklıyor, "18 yaşında İngiltere'ye geldikten sonra önce bir yıl eczacılık okudum, sonra bıraktım. Bir yıl da hemşirelik okudum ama onu da bıraktım. 1,5 yıldır psikoloji eğitimi alıyordum ama bu yarışma için onu dondurdum. Şu anda sadece müziğe odaklanmış durumdayım."
Ayda son dönemde Türkçe şarkı söylemekten ayrı bir haz aldığını, özellikle de uzun havanın kendisinde farklı bir iz bıraktığını söylüyor: "Uzun hava söylemek çok hoşuma gidiyor. Bir taraftan baktığınızda bazı yerleri hareketli, neşeli bir tarafı var. Ama diğer tarafta ise içinde müthiş bir hüzün barındırıyor."
Dört finalistten biri olan Onur Uğuş, bekçi çocuğu. Üniversite okurken bulaşık yıkamış. İşe bisikletle gittiğini söylüyor: "Pedala basarken hep sahneyi hayal ettim. Şimdi hayalimi yaşıyorum."
Finale adını yazdıranlardan biri de 23 yaşındaki Onur Uğuş. Kendi ifadesiyle 'rocker'. Rock müziğini temsil eden finalist İstanbul'da yaşıyor. Şile yakınlarındaki 'Sancaktepe'de... Ancak 'Şileli misin?' diye sorarsınız cevabı çok net, 'Sancaktepeliyim' oluyor. Sonra da açıklıyor: "Şile'ya yakın yerde oturuyoruz ama ikametgahımız Sancaktepe."
Hülya Avşar'ın takımından yükselerek finale adını yazdıran Onur, 4 çocuklu Uğuş ailesinin son ve tek erkek çocuğu. 3 ablası var. Evin en küçüğü olmanın dışında tek erkek çocuğu olması el üstünde tutulmasına neden olmuş. İzleyiciler tarafından trafik kazasında hayatını kaybeden Barış Akarsu'ya benzetilen Onur'un babası emekçi. Bir fabrikada bekçilik yapıyor. Annesi ev hanımı. Üç ablasından ikisi evli. Biri ev hanımı diğerleri ise çağrı merkezinde ve mağazada çalışıyor. Kendisi ise 2 yıllık yüksek okul mezunu. Akdeniz Üniversitesi Otomotiv Bölümü'nü bitirmiş. Ancak eğitimini orada bırakmamış: "Açıköğretim Fakültesi'nde Kamu Yönetimi Bölümü'nde öğrenciyim. Okumanın ne sınırı ne de yaşı var. İmkanlarım yettiği sürece eğitimime devam edeceğim."
Kafelerde başladıOnur, Antalya'ya, üniversite eğitimi için gittikten sonra sahne ile tanıştığını söylüyor: "Ben önce arkadaş ortamında gitar çalmaya başladım. Bana 'Kafelerde söylesene, hem de harçlığını çıkartırsın' dediler. O dönemde seyirci ile buluşmaya başladım. Tabi harçlığımı hemen çıkartamadım. Çünkü öyle hemen ve kolay para kazanılmıyor. Babanız bekçilik yapıyor, ablalarınız çalışıyor. Bu şartlar altında evden para istemek insanın içini burkuyor. Bu yüzden Antalya'da çalıştım. Garsonluk da yaptım bulaşıkçılık da... "
Onur hala yaşadıklarına inanamadığını söylüyor: "İnsan kurduğu hayali yaşamaya başlayınca gerçeklik duygusunu kaybediyor. Antalya'da öğrenciyken kaldığım ev ile çalıştığım yer arasında 4-5 kilometre mesafe vardı. Bisiklet ile gidip geliyordum. Yolda da hep ünlü olduğumu, sahneye, televizyona çıktığımı hayal ederdim. O hayaller bana güç verirdi. Şimdi pedal çevirirken kurduğum hayali yaşıyorum ve inanamıyorum. Gerçek mi hayal mi? Şu anda bildiğim tek gerçek şu, çok çalışmam gerekiyor çünkü doğru adımlar atmak istiyorum."
O Ses Türkiye yarışması, sadece televizyonda rekorlar kırmıyor. Stüdyo ve internet ortamını da sarsıyor.
TÜRKİYE'NİN SESİ EN YÜKSEK BURADA ÇIKIYORO Ses Türkiye yarışması, sadece televizyonda rekorlar kırmıyor. Stüdyo ve internet ortamını da sarsıyor. 450 kişilik stüdyoda yarışmayı canlı izlemek isteyenlerin sayısı 6 bin. Yerlere minderler seriliyor, coşku saatlerce hiç eksilmeden sürüyor.
O Ses Türkiye'nin yarı final elemelerinin yapıldığı Maslak'taki Ata Stüdyoları'ndayız. Stüdyoya girdiğimizde, Formula 1 ya da Şampiyonlar Ligi maç organizasyonunu aratmayan bir yapılanma hemen dikkat çekiyor. Bir taraftan sadece izleyiciler girebiliyor. Bir başka kapıdan ise yarışmacılar ile yakınları... Her kapıda güvenlik görevlisi bulunuyor. Davetli değilseniz girmeniz imkansız. Yarışmacılar hemen stüdyo arkasındaki bölümde hazırlanırken, takım liderlerinin yani Hülya Avşar, Hadise, Mustafa Sandal, Murat Boz ve Acun Ilıcalı'nın hazırladığı bölüm ise farklı.
O Ses Türkiye, rayting ölçümlerinde de zirveye oturdu. Rayting değerlendirmelerine göre, O Ses Türkiye, pazartesi akşamı AB Grubu'nda yüzde 30.4 izlenme oranı gün birincisi oldu.
Her yarışmacı neredeyse kendi ekibiyle 'Sarı Oda'da bulunuyor. Ekip şefleri genelde anne veya babadan oluşuyor. Bir de yakın arkadaş grubu var. Bu grup en heyecanlılaları öyle ki yarışmacılardan daha heyacanlı oldukları hemen dikkat çekiyor. İçeriye girebilenler, diğer yarışmacalıra da ilgi gösteriyorlar. Hatta başka yarışmacıları desteklerken diğerleriyle fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmiyorlar. Bir de içeri giremeyen ama dışara bekleyen 'destek' ekibi var. Her yarışmacının düellosundan sonra eleme gerçekleştiğinde, eleneni teselli eden arkadaş grubu hemen dikkat çekiyor. Özellikle yarı finalde elenen Erkam Aydar, en kalabalık destek ekibene sahip yarışmacı olarak dikkat çekti.Selin Aktaş'ın elenmesi salonda ve sosyal medyada büyük şaşkınlık yarattı.Yarışmacılar yarı finalde ter dökerken koçlar da aynı heyecanı paylaştı. Özellikle reklam aralarında, yarışmacılarla ilgili sosyal medyada yapılan yorumlar cep telefonları arıcılığı ile mercek altına alındı. Hadise de yarışmacısı hakkındaki yapılan yorumları yakından takip etti.
Yarışmacılar yarı finalde ter dökerken koçlar da aynı heyecanı paylaştı. Özellikle reklam aralarında, yarışmacılarla ilgili sosyal medyada yapılan yorumlar cep telefonları arıcılığı ile mercek altına alındı. Hadise de yarışmacısı hakkındaki yapılan yorumları yakından takip etti.
Canlı yayının yapıldığı stüdyo 450 kişilik. Talep ise yaklaşık 6 bin. Ancak stüdyoya girdiğinizde koltukların üzerinde yapıştırılan kağıtlar dikkat çekiyor çünkü kağıtların üzerinde ise isimler yazıyor: "Hülya Avşar, Mustafa Sandal, Murat Boz, Hadise" Buraya kadar herşey normal çünkü bu isimler ekip liderlerinin yakınları ve fanları için. Ama bunların dışında başka isimler de var: "İbrahim Kutluay, Zeynep Canikloğu, Tercüman Samet... Fenerbahçe'nin yani Alex'n tercümanı Samet..." Saatler ilerledikçe koltuklar talebi karşılamaz oluyor. Yerlere minder atılıyor. Stüdyo birden evlerde televizyon izlenen, yere minderlerin konulduğu 'sıcak salon' ortamına dönüşüyor. Peki reklam aralarında yani kameraların kayıtda olmadığı zamanlar neler yaşandı?Yarışmacısını kurtardı'Reklam' anonsunun yapılmasıyla birlikte Hülya Avşar, Hadise, Mustafa Sandal ve Murat Boz'dan oluşan jüri üyeleri ikiye ayrılıyor. Koçlar reklam arasıyla birlikte hemen kulise geçiyorlar. Selin dar elbisesi yüzünden merdiven çıkarken zorlanınca imdadına Hadise yetişince 'Koç'um benim' sesleri yükseliyor. Reklam aralarındaki bildik görüntülerden biri de yarışmacılarla fotoğraf çektirmek isteyen hayranların oluşturduğu izdiham.
Bu dev prodüksoyonun arkasındaki ekibin sayısı 110. Koşuşturmaca saat 14:00'te Maslak'taki Ata Stüdyoları'nda başlıyor. Saat 18:00'de ise izleyicilerin stüdyoda hazır bulunması isteniyor. 19:00'da yarışmacılar geliyor ve hazırlanmaya başlıyor. Kimisi makyaj ve saçını yaptırırken kimisi ise sesini açmak için özel hazırlanmış odaya 'koç'uyla birlikte giriyor. Yayına dakikalar kala ise Mustafa Sandal, Hadise, Murat Boz, Hülya Avşar ve Acun stüdyoya giriş yapıyor. Saatler 20:34'ü gösterdiğinde ise o büyülecici ses duyuluyor: 'Yayındayız'...
En merak edilen konulardan biri de koçlarla yarışmacılar arasındaki diyalog. Yarışmayı stüdyoda izlerken şu gerçek çok net ortaya çıkıyor: 'Koçlar ile yarışmacılar arasındaki iletişim 10 üzerinden 10'. Murat Boz yarışmacısı Ayda'ya 'Türk namelerini öğretibilmek için özel ders programı uygulamış. Yayın başladığında, her yarışmacının en yakını stüdyoya alınıyor. Diğer destekçileri Sarı Oda'da bekliyor. Sarı Oda'da dikkat çeken başka bir unsur ise www.acunn.com sitesinden yarışmayı takip edenlerin sayısınını gösteren ekran. Yayına çıkılan 20:34'te siteye giriş yapanların sayısı 664 bindi. Yayın bittiğinde ise siteye giriş yapanların sayısı 710 bini buldu.. Yakşalık 3 saat içinde 46 bin kişi internet üzerinden yarışmayı izledi.
Erkam Aydar ile Ayda Mosharraf arasındaki düello nefesleri kesti. Ayda sevinirken Erkam elendi. Bahçeşihir Üniversitesi öğrencisi Erkam, eski Bingöl Belediye Başkanı Selahattn Aydar'ın oğlu.
Stüdyo arkasındaki bölüm 3 farklı alandan oluşuyor. Bir tanesi yarışmacıların makyajlarının yapıldığı bölme. Diğeri ise yarışmacıların seslerini açması için hazırlanmış özel oda. Bir köşede ise 'sarı oda' adı verilen ve yarışmacılar ile yakınlarının beklediği alan. Buraya kurulan büyük ekran televizyondan yarışma takip edilebiliyor. Yarışmanın nabzının attığı bölge burası. Çünkü öyle bir ortam var ki, bir tarafta seslerini ısıtmaya çalışan yarışmacıların 'laaaaa' diye haykırması duvarlarda yankılanırken diğer taraftan ise tanıtım çekimlerini üstelenen ekibin şefinin haykışı ortamı titretiyor: "Sessizlik". Kısa bir seslik yaşanmasıdan sonra 'ısınma' hareketleri çekimin tamamlanmasıyla tekrar devam ediyor.