11.10.2021 - 23:08 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Eski gizlilik alışkanlıkları Kim Kuk-song'u terk etmedi. BBC'ye konuşan Kim, Kuzey Kore'nin güçlü casus kurumlarının en üst sıralarında yer almak için 30 yıl çalıştı. Kurumlar onun için "Yüce Lider'in gözleri, kulakları ve beyniydi" diyor.
Eski Kuzey Kore casusu, Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un'un muhalifleri öldürmek için suikastçılar gönderdiğini, hatta "devrimci" fonların toplanmasına yardımcı olmak için yasadışı bir uyuşturucu laboratuvarı kurduğunu iddia ediyor.
Şimdi, eski kıdemli albay, hikayesini BBC'ye anlatmaya karar verdi. Pyongyang'dan bu kadar üst düzey bir askeri yetkili ilk kez büyük bir yayıncıya röportaj verdi. Kim, sadık bir komünist hizmetkar olduğunu belirtti ancak rütbe ve sadakat, Kuzey Kore'de güvenliğinizi garanti etmez.
2014 yılında hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kaldı ve o zamandan beri Seul'de yaşıyor ve Güney Kore istihbaratı için çalışıyor. Casusa göre Kuzey Kore lideri, uyuşturucu anlaşmalarından Orta Doğu ve Afrika'daki silah satışlarına kadar, mümkün olan her şekilde para kazanmak için umutsuzca çaba harcadığını anlattı.
Casus Kim BBC'ye Pyongyang'da alınan kararların arkasındaki stratejiyi, rejimin Güney Kore'ye yönelik saldırılarını anlattı ve dışarıya kapalı ülkenin casus ve siber ağlarının dünyanın her yerine ulaşabileceğini iddia etti.
Bay Kim'in Kuzey Kore'nin üst düzey istihbarat birimindeki son birkaç yılı, şu anki lider Kim Jong-un'un erken kariyeri hakkında bir fikir veriyor ve kendisini "savaşçı" olarak kanıtlamaya hevesli genç bir adamın resmini çiziyor.
Kuzey Kore, 2009 yılında, Kim Jong-un felç geçiren babasının yerine geçmek için yetiştirilirken, Genel Keşif Bürosu adlı yeni bir casus teşkilatı kurdu. Büro şefi, Kuzey Kore liderinin en güvenilir yardımcılarından biri olmaya devam eden Kim Yong-chol'du.
Albay, Mayıs 2009'da Güney Kore'ye sığınan eski bir Kuzey Koreli yetkiliyi öldürmek için bir "terör görev gücü" oluşturulması için, komuta kademesine bir emir geldiğini söyledi. Kim, "Bu, Kim Jong-un'un büyük lideri (babasını) tatmin etmek için yapılmış bir hareketti. Hwang Jang-yop'a gizlice suikast düzenlemek için bir 'Terör Gücü' kuruldu. Çalışmayı bizzat ben yönettim ve yürüttüm."
Hwang Jang-yop bir zamanlar ülkenin en güçlü yetkililerinden ve Kuzey Kore politikasının da kilit mimarlarından biriydi. 1997'de Güney Kore'ye iltica etmesi asla affedilmedi. Seul'deyken rejimi son derece sert eleştirdi ve Kim ailesi kendisinden intikam almak istedi.
Ancak suikast girişimi başarısız oldu. İki Kuzey Koreli binbaşı, komplo nedeniyle Seul'de hala 10 yıllık hapis cezalarını çekiyor. Pyongyang, suikast girişimiyle ilgisi olduğunu reddetti ve Güney Kore'yi suçlayarak bunun bir 'tezgah' olduğunu öne sürdü.
BBC'ye konuşan Kim'in ifadesi ise aksini gösteriyor: "Kuzey Kore'de terörizm, Kim Jong-il ve Kim Jong-un'un en yüksek itibarını koruyan siyasi bir araçtır. Bu, halefinin büyük liderine olan bağlılığını göstermek için bir hediyeydi."
Bir yıl sonra, 2010 yılında, bir Güney Kore donanma gemisi olan Cheonan, bir torpido tarafından vurulduktan sonra battı. 46 kişi hayatını kaybetti. Pyongyang bu olayla ilgisi olduğunu da reddetti. Ardından, o yılın Kasım ayında, düzinelerce Kuzey Kore topçu mermisi Güney Kore'nin Yeongpyeong adasını vurdu. İki asker ve iki sivil hayatını kaybetti.
Bu saldırı emrini kimin verdiği çok tartışıldı. Kim, Cheonan veya Yeonpyeong Adası'ndaki operasyonlara doğrudan dahil olmadığını olayın 'gururla karşılandığını' vurgulayarak "Bu operasyonlar tepeden emir olmasaydı olmazdı" dedi.
"Kuzey Kore'de ülke liderinin doğrudan onayı olmadan bir yol bile inşa edilemez. Cheonan'ın batması ve Yeongpyeong Adası'nın bombalanması astları tarafından gerçekleştirilebilecek bir şey değil. Bu tür bir askeri çalışma, Kim Jong-un'un özel emirleri tarafından tasarlanıyor ve uygulanıyor. Bu bir başarı."
Kim, Kuzey'deki sorumluluklarından birinin Güney Kore ile başa çıkmak için stratejiler geliştirmek olduğunu söyledi. Amaç 'siyasi itaat sağlamak' idi: "Güney Kore'ye gitmek için casusları yönlendirdiğim ve onlar aracılığıyla operasyonel görevler gerçekleştirdiğim pek çok vaka var."
"Bir Kuzey Koreli ajanın gönderildiği ve Güney Kore'deki Başkanlık Ofisinde çalıştığı, daha sonra güvenli bir şekilde Kuzey Kore'ye döndüğü bir vaka vardı. Bu 1990'ların başındaydı. altı yıl sonra sağ salim geri döndü ve İşçi Partisi'nin 314 İrtibat Bürosunda çalıştı.
"Güney Kore'de hüküm giymiş birkaç Kuzey Koreli casusla tanıştım ve NK News kurucusu Chad O'Carroll'ın yakın tarihli bir makalesinde belirttiği gibi, Güney Kore hapishaneleri bir zamanlar çeşitli casusluk çalışmaları nedeniyle onlarca yıl boyunca hapiste kalan düzinelerce Kuzey Koreli casusla doluydu."
Kim Jong-un kısa süre önce ülkenin bir kez daha bir "kriz" ile karşı karşıya olduğunu duyurdu ve Nisan ayında halkını başka bir 'zorlu yürüyüşe' hazırlanmaya çağırdı. O zamanlar Kim, Operasyon Departmanındaydı ve lider için "devrimci fonlar" toplaması emredildi. Bu ise, yasadışı uyuşturucu ticareti yapmak anlamına geliyordu.
"Kim Jong-il'in Kuzey Kore'sindeki uyuşturucu üretimi Zorlu Yürüyüş sırasında zirve yaptı" diyen Kim şöyle devam etti: "O zaman, Operasyon Departmanı'nın lider için devrimci fonları tükendi. Göreve atandıktan sonra yurt dışından üç yabancıyı Kuzey Kore'ye getirdim, İşçi Partisi'nin 715 irtibat bürosunun eğitim merkezinde bir üretim üssü kurdum ve uyuşturucu ürettim."
Eski casusun, uyuşturucu ticareti yapıldığı iddiası makul. Kuzey Kore, çoğunlukla eroin ve afyon olmak üzere uzun bir uyuşturucu üretimi geçmişine sahip. İngiltere'ye giden eski bir Kuzey Koreli diplomat olan Thae Yong-ho, 2019'da Oslo Özgürlük Forumu'nda ülkenin devlet destekli uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını ve şimdi de, giderek yayılan uyuşturucu bağımlılığını düzeltmeye çalıştığını söyledi.
Kim'e uyuşturucu parasının nereye gittiğini soran BBC muhabiri, "Kuzey Kore'deki tüm para Kuzey Kore liderine aittir. Lider bu parayla villalar inşa eder, araba alır, yiyecek alır, giysi alır ve lüksün tadını çıkarır" cevabını aldı. 1990'larda Kuzey Kore'nin uzun süreli gıda kıtlığı nedeniyle ölenlerin sayısı yüz binler ile bir milyon kişi arasında değişiyor.
Kim'e göre başka bir gelir kaynağı da Operasyon Departmanı tarafından yönetilen ve İran'a yapılan yasadışı silah satışlarından geldi: "Özel küçük denizaltılar, yarı dalgıçlar vardı. Kuzey Kore bunun gibi son teknoloji ekipmanlar inşa etmekte çok iyiydi."
Kim, Kuzey Kore'de ayrıcalıklı bir yaşam sürdü. Kim Jong-un'un teyzesi tarafından kendisine bir Mercedes-Benz marka araba verildiğini ve Kuzey Kore liderine para toplamak için, serbestçe yurtdışına seyahat etmesine izin verildiğini iddia ediyor.
Bunun yanı sıra, ülkeye nakit getirmek için nadir metaller ve kömür sattığını söylüyor. Milyonlarca insanın gıda kıtlığıyla boğuştuğu yoksul bir ülkede, bırakın yaşamayı, çok az kişinin hayal edebileceği bir hayat bu.
Kim, evlilik yoluyla edindiği güçlü siyasi bağlantıların, farklı istihbarat teşkilatları arasında hareket etmesine izin verdiğini söylüyor. Ancak aynı bağlantılar onu ve ailesini de tehlikeye atıyor.
2011'de tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Kim Jong-un, kendi amcası Jang Song-thaek de dahil olmak üzere tehdit olarak algıladığı kişileri tasfiye etmeye karar verdi. Kim Jong-il'in sağlığı bozulurken, Bay Jang'ın Kuzey Kore'nin fiili lideri olduğuna dair uzun süredir iddialar vardı.
Kim'e göre, Jang Song-thaek'in adı Kim Jong-un'dan daha ön plana çıkmıştı. "O zaman Jang Song-thaek'in çok kalmayacağını, kırlara sürgün edileceğini hissettim" dedi. Ancak daha sonra Kuzey Kore devlet medyası Aralık 2013'te Jang'ın idam edildiğini duyurdu.
Kim, "Şaşırmaktan öte şoke oldum, bu ölümcül bir darbeydi ve bir anda hayatımın tehlikede olduğunu hissettim. Artık Kuzey Kore'de yaşayamayacağımı biliyordum." diye konuştu.
Kim, bir gazetede infazı okuduğunda yurt dışındaydı. Ailesiyle birlikte Güney Kore'ye kaçmak için bir plan yapmaya karar verdi: "Atalarımın mezarının ve ailesinin olduğu ülkemi terk etmek ve o zamanlar benim için yabancı bir ülke olan Güney Kore'ye kaçmak, çok zor bir karardı."
Neden konuşmaya şimdi karar verdiği sorulan Kim, “Yapabileceğim tek şey bu. Kuzeyli kardeşlerimi diktatörlüğün pençesinden kurtarmak ve gerçek özgürlüğün tadını çıkarmaları için bundan böyle daha aktif olacağım." yanıtı verdi.