02.05.2016 - 11:06 | Son Güncellenme:
Kanada'nın Quebec eyaletinin doğusunda yer alan Nova Scotia Adası'nın yakınlarında minik bir ada Oak Adası. Bu sıradan adanın gizemi, 1795 yılında tesadüfen keşfedildi.
O yılın yaz aylarında adanın yakınlarından kanoyla geçen 16 yaşındaki Daniel McGinnis, adaya çıkıp yürümeye başladı. Eski bir patikadan ormanın derinliklerine yürüyen genç, ağaçsız bir bölgeye çıktı...
Bu açık alanda tek bir büyük meşe ağacı vardı. Ağacın dallarından biri budanmıştı ve budanan kısımlar topraktaki bir göçüğün 5 metre kadar üstünde uzanıyordu. Bu göçük nokta Daniel McGinnis'in dikkatini çekti. Bunun bir define olabileceğini düşündü. Hemen adaya 6 km uzaklıktaki evine, Chester’a geri döndü. Ertesi gün yanında 20 yaşındaki John Smith ve 13 yaşındaki Anthony Vaughn’la Oak Adası’na döndü. Çukuru kazmaya koyulan üçlü ilk çalışma saatlerinde şaşkınlığa düştü, yüzeyin 60 cm kadar altında taşlarla örtülü bir delik vardı. Üç metre aşağıda ise giriş, meşe kütükleriyle boydan boya kapatılmıştı. Gençler çalışmaya devam ettiler, 6 m ile 9 m arasında aynı kütüklere rastladılar. Pes eden arkadaşlar, geri döndü.
Chester'a gidip bulduklarına inandıkları defineyi çıkarmak için destek aramaya başlayan gençler, maalesef bölge halkından istedikleri desteği alamadılar.
Chesterlı bir kadının annesi bölgeye ilk yerleşen kişilerdendi. Kadın bir anıdan söz etti. Vaktiyle adada ateşler ve garip ışıklar görünmüştü. Bir tekne dolusu adam, ne olup bittiğini incelemeye gitmişler. Sonra da arkalarında iz bırakmadan yok olmuşlardı. Kadına göre, akıllı bir insan bu adanın yakınından geçmemeliydi.
Üçlü, bekledikleri yardımı tam 9 yıl sonra 30 yaşında hali vakti yerinde biri olan Simeon Lynds’den alabildi. Lynds, Anthony Vaughn’ın kendisine anlattığı öyküden etkilenmişti. Üç gençle araştırmalarına yardımcı olmak için bir ortaklık kurdu.
Bu arada John Smith de kazdıkları yeri çevreleyen arazinin bir kısmını satın almıştı. Daha sonraki 30 yıl süresince kalan kısmı da parça parça satın almayı başardı. Sonunda adanın tüm Doğu yanı, onun mülkiyetine geçecekti. Grup 1804 yılında esrarengiz Oak Adası’na böyle çıktılar.
Çukur ne kadar kazılırsa kazılsın, sonu gelmiyordu. Bir yıl sonra kaldıkları yerden devam etmek isteyen ekip, bu kez çukura paralel yeni çukurlar kazmayı denedi. Çukura bu arada "The Money Pit" yani "Para Çukuru" adı verilmişti. Bu yeni tünelden Para Çukuru´ndaki suyun boşaltılması planlanıyordu ama olmadı; su gelip bu kuyuyu da doldurarak çalışmaları 45 yıl boyunca durdurdu.
Bu aksiliğin bir Bubi Tuzağı olduğu düşünüldü. Aynı zamanda yaklaşık 150 metrelik bir su yolu da keşfedildi ve bu kanal Para Çukuru´ndan başlayıp Smith´s Cove denen yere bağlanmıştı; su ne kadar çabuk boşaltılsa da, deniz suyu gelip yine boşluğu dolduruyordu. Keşif daha karmaşık ve kusursuz planlar gerektiriyordu, çünkü Para Çukuru´nun bilinmeyen mimarları öylesine ustaydılar ki, aşmak mümkün olmuyordu.
Bu karmaşık ancak mükemmel düzen, ancak usta bir mühendisliğin eseri olabilirdi. Düzen, sanılandan çok daha detaylı ve karmaşıktı.
Her araştırmada sistemin daha derin ve karmaşık olduğu ortaya çıktı. Her kat aşıldıkça çukurun daha derinlere indiği anlaşılıyordu.
Her seferinde su basmasıyla başa dönüldü. Her pes edilişte çukur tekrar suyla doldu ve çalışmalara baştan başlamak gerekti. 1861, 1893 ve ve 1897'de yapılan detaylı çalışmalar da benzer su baskınları ile sona erdi ve günümüzde hala çukurun dibi görülemedi.