27.07.2018 - 15:43 | Son Güncellenme:
Uzakdoğu, seyahat severlerin en çok merak ettiği ve memnun kaldıkları rotalar arasında yer alıyor. Bunda en büyük etken, Uzakdoğu kültürünün kendine has egzotik havası ve görülmeye değer doğa güzellikleri. Tüm bunların yanında uygun fiyatlı sınırsız bir alışveriş imkânı da turistleri cezbeden özelliklerden bir tanesi. Emirates Havayolu Türkiye, Romanya ve Bulgaristan Bölge Müdürü Bahar Birinci, kendi seyahatlerinden derlediği deneyimleriyle Uzak Doğu’nun popüler rotası Vietnam, Laos ve Kamboçya’ya ışık tutuyor.
Zaman kısıtlamasından dolayı genelde bu bölgeye yapılan turlar sadece Vietnam ve Kamboçya’yı kapsıyor. Siz siz olun sakin Laos’u görmeden geri dönmeyin. Bu üçgeni yapmak için İstanbul’dan Dubai üzerinden Emirates Havayolu ile Ho Chi Minh (Saigon)’a uçup; dönüşünüzü Kamboçya’nın başkenti Pnomh Penh’den yine Emirates Havayolu ile Dubai üzerinden İstanbul’a yapabilirsiniz.
Burası, biliyorsunuz Çin Hindi (Indochina) denilen bölge. Birçoğu Fransız sömürgesi de olmuş dolayısı ile çok güzel binalar var ve kendi kültürlerinde de güzel mimari yapılar olmasına rağmen özellikle Kuzey Vietnam’daki yeni yapılar ve devlet binaları illa ki çirkin… Yine de birçok yerde komünizme uymayan bir Fransız zarafeti var.
Kırmızı bayrak üzerindeki sarı yıldız toplumun 5 kastının (çiftçi, işçi, öğrenci, iş adamı, öğretmen) birleşip bağımsızlık için savaşmasını simgeliyor. Viet – insanlar demek. Nam ise- Güney demek. Yani Vietnam – güneydeki insanlar demek; Çin’deki insanlara kıyasla. Vietnam’da 54 farklı etnik grup yaşıyor.
Vietnam dilinde kelimeler hep tek heceli. Latin alfabesini buralara ilk olarak Portekizliler getirmiş.Pirinç bir nimet. Yetiştirmesi çok güç. Yarı bele kadar su içinde saatlerce çalışarak ekiyorlar. Pirinç tarlaları devlete ait. Devlet isterse alıp üzerine fabrika yapabiliyor.Çin, Vietnam’da müthiş yatırımlar yapıyor. Ha Long Bay kıyısında sıra sıra otel, oyun parkı, restoran inşa etmişler. Ama hepsi sanki bir örnek. Küçücük bir kasabadan bir Las Vegas yaratmaya çalışıyorlar. Yunnan’dan Laos’un başkenti Vientian’a, Mekong üzerinde köprü ile hızlı tren inşaatına başlamışlar. Bu tren yolu daha sonra Tayland ve Singapur’a uzayacakmış.Korelilerin çok büyük fabrikaları var. 100 bin kişinin çalıştığı en büyük Samsung fabrikası Vietnam’da; isçilik ucuz olduğu için. Buradaki yöneticiler Ha Noi’deki Golf sahalarında golf oynuyorlar; aileleri Ha Noi’de yaşıyor.
Vietnam’da orta sınıfın aylık geliri 300- 800 Amerikan Doları seviyesinde. Üst orta sınır 800-1000 Dolar kazanıyor. Devlet çalışanı iyi para alıyor. İşsizlik oranı %2,3. Hükümet halen komünist ama siz ona bakmayın, zengini çok zengin ve Macau’ya kumara; Singapur’a hastaneye gidiyorlar. Her yer büyük ünlü marka mağazaları dolu. Polis ya da orduda görev yapıyorsanız aileniz dahil herkes sosyal sigortalı oluyor. Orduya ve devlet görevine sadece dini olmayanlar alınıyor. Ve de söylenen o ki “Sadece parti için çalışan parti üyeleri gerçek komünist.” “Bizler komünist değiliz ama komünist rejimle idare edilen bir ülkede yaşıyoruz” diyor birçok Vietnam’lı, artık yavaşça bunu söylemeye cesaret ederek. Nüfusun %80’i Budist ama kimliklerine “free religion” yani dinsiz anlamına gelen ibareyi yazdırıyorlar ki devlette çalışabilsinler. Eşlerinin de “free religion” olması gerekiyor tabii. 90 milyonluk ülkede partiye kayıtlı 5 milyon komünist var. 1986 yılından önce her şey karne ile alınıyormuş; yani daha nerdeyse düne kadar. Kuzey ve Güney arasındaki enerji farkını hemen fark ediyorsunuz; o nedenle her gün daha çok insan Güney Vietnam’a göç ediyor.Dini yasaklayan Komünizmin içinde her şeye rağmen filizlenen dinler çekişmesi sonucu Budist olan Kuzey Vietnamlılar Katolik ve Müslümanları Güney’e göndermişler. Ama göstermelik kral Katolik. Orta Vietnam Müslüman Hintlilerin yaşadığı bölgeler.
Bizim kış mevsimimiz bu bölgeye seyahat için en ideal mevsim. Özellikle Ekim-Mart arası... Ancak özellikle Saygon ve Hanoi arasında ciddi ısı farkı olduğundan Hanoi için bir mont götürmekte fayda var. Çin Yılbaşı’sı öncesi ya da sırasında giderseniz kumkuat ağacından ve şeftali çiçeklerinden yılbaşı ağaçları göreceksiniz. Kumkuat – para; şeftali çiçeği güç ve para demek.Vietnam’da mesafeler uzun ve insanlar fakir olduğu için iki katlı ve yatar koltuklu eski ama konforlu gözüken otobüsler var.
Hanoi’den kısa bir uçuşla Luang Prabang’a varılıyor. Luang Prabang’a Tayland’dan sürat teknesi ile 6 saatte de gelinebiliyor. Ayrıca yataklı tekneler var. İnsanlar valizleri ile binip; buradan da başka yerlere devam ediyorlar.Laos’da Fransızlardan önce okuma yazma sadece tapınaklarda yapılıyormuş. Fransızlar normal eğitim sistemini getirmişler. Aslında tabii Fransız sömürgesi olmaktan kurtulmuşlar ama Fransızların geride bıraktıkları miras yadsınamaz.Vietnam savaşından payını alan Laos’taki mayınların sadece binde 4’ü temizlenmiş. Kalanının temizlenmesi için ise 100 yıl gerekiyor. Amerika 3 milyon nüfuslu Laos’a 3 Milyon ton bomba atmış; kişi başı bir ton...Görülmesi gereken başlıca yerler: Wat Visoun Budizm Anıtı, Wat Xieng Thong, Mekong deltası, Phousi tepesi, gece pazarı, Phousi yerel pazarı, Ban Thapene ve Ban Xom, Khouang Si Şelalesi, Pak Ou mağaraları
Luang Prabang, Mekong nehri kıyısında, eski Lane Xang Krallığının başkenti olan, yakın mesafede olsa hafta sonu geçirmek için bile gidilebilecek çok keyifli bir şehir. Fransız etkilerinin halen sürmekte olduğu çok güzel bir ana cadde, iki yanında çok güzel dükkânlar, çeşitli restoranlar, barlar ve kafeler ve Avrupa’da zor bulacağınız fırınlar... Son derece medeni ve temiz. Akşamları ise bütün cadde trafiğe kapatılıyor ve gece pazarı oluyor. Birçok el işini çok ucuza alabileceğiniz, gezmeye doyamayacağınız bir pazar yeri. Gerek ana caddede gerekse paralelindeki caddelerde çok güzel butik oteller de var.Her sabah gün doğuşunda insanların yere çömelerek rahiplere yiyecek sunduğu bir tören var. Adına “morning alms giving” diyorlar.Khouang Si Şelalesi mutlaka görülmeye değer; mayonuzu yanınıza alırsanız suya da girebilirsiniz. Laos Sarayı’ndan özel günlerde çıkartılan Budha Prabang heykeli, aslında Sri Lanka tarafından Kamboçya Kralı’na hediye edilmiş. Kamboçya Kralı’nın kızı Laos Kralı ile evlenince Laos’a getirilmiş; halkı Budist yapmak için.
Her ne kadar hem ana cadde hem de paralelindeki caddelerde çok güzel, keyifli, açık hava bahçeleri olan restoranlar varsa da bu şehirde salyangoz bile bulabileceğiniz bir Fransız restoranı olan Elephant’ı şiddetle tavsiye ederim. Aynı restoran sahiplerinin Coconut restoranı daha önce açılmış ve aynı şekilde çok başarılı.Gündüz atıştırması olarak Fransız pastaneleri ile yarışan Zurich Bakery ve Scandinavian Bakery’de hem yemek hem de her çeşit tatlı, tuzlu, kafe, pastane ürünlerini bulabilirsiniz.
Luang Prabang’dan kısa bir uçuşla Siem Reap’e ulaşabilirsiniz.Vietnam savaşında Viet Kong’u destekleyerek savaşa dahil olan Kamboçya’da Amerikan bombardımanları sonucu 50.000 kişi babasız ve dul kalmış. Ancak Kızıl Kmerler ve liderleri Pol-pot’un kendi halkına 1975-78 yılları arasında yapmış olduğu işkence ve zulüm eşine benzerine az rastlanan; Viet Kong askerlerini bile dehşete düşüren bir şey. Bu rejim kendi halkına inanılması güç bir soykırım uygulamış ve ülkede her beş kişiden birini öldürmüş. 7 milyonluk nüfus 2 milyon kişiye düşmüş. Savaşı yaşayanlar bile tam olarak ne olduğunu anlayamamış. Kamboçya halkı o günleri halen sesleri titreyerek anlatıyorlar. Kızıl Kmer liderlerinden çoğu ceza almadan kurtulmuş. Elebaşı Pol-Pot ölüm cezasına rağmen tutuksuz yargılandığı için yatağında eceli ile ölmüş! Partinin 3. adamı daha cezası kesilmeden kalp krizinden ölmüş. Diğerlerinden yakalananlar müebbette mahkûm olmuşlar. Liderler mahkemedeki savunmalarında “bazı hatalarının olabileceğini ama bunların sadece tecrübesizlikten kaynaklandığını” ileri sürmüşler. 3 yıl 8 ay 20 gün suren Kızıl Kmerler soykırımından sonra savaştan yeni çıkan Vietnam ülkeye el koymuş ve bir Başbakan atamış. Kızıl Kmerler Angkor Wat’ı üs yapmışlar ve birçok buda heykelini yıkmışlar; mayın döşemişler. Eski Kızıl Kmerler şimdi orduda halen asker; Tayland sınırını koruyorlar!Bu hikayeleri duyduğunda ve anıtları gördüğünde insanın en çok gücüne giden şey; başımızda bazen kavak yelleri eserken dünyanın başka bir noktasında neler olup bittiğini bilememek sorumsuzluğu...
Kamboçya Halk Partisi yönetimini halk “güya demokrasi ama bizim için komünizm” diye ifade ediyor. Ülke halen Vietnam’ın kuklası durumunda. Angkor tapınaklarını Vietnamlılar yönetiyor. Amerikan yardım fonları yerinde kullanılmıyor; halk halen yüksek sesle konuşup sesini duyuramıyor. Ülkede ciddi bir yolsuzluk söz konusu.7 sene önce metre karesi 45 Amerikan Doları olan arazinin değeri şu anda metre kare başına 250 Amerikan Doları. Pub Street’te 4 x 12 metrelik iki katlı bir mekânın değeri 1 Milyon Amerikan Doları. Çinliler fiyatları arttırmış. Komünist Çin para saçıyor dünyaya...Siem Reap’de 1990 yılında 1 otel varmış; şimdi 200 otel var. Hatta 1000 odalı 5 yıldızlı yeni bir otel ve kongre merkezi açılmış tam Angkor Wat karşısına...
4 yaşındaki rehberimiz onun jenerasyonu sırasında öğretmenin dışında kimsenin ders kitabı olmadığını söylüyor. Bir öğretmenin maaşı ayda 150 Amerikan Doları; ana yemek olan pirincin 50 kg’lık çuvalı 50 Amerikan Doları.İsviçreli Pediatrist ve Çellist Beat Richer, Kamboçya’da ikisi çocuk hastanesi olmak üzere 5 hastane yaptırmış İsviçre’de bir vakıf kurarak. Kendisinden Kamboçya’ya umut getiren adam olarak bahsediyor halk.Her ülkenin tuktuk taksileri farklı; buradakiler motosikletli. Belediye sokakları ayda bir kere temizliyor.Görülmesi gereken başlıca yerler: Tonle Sap Gölü, yüzen köyler, olmazsa olmaz Angkor Wat, Angkor Thom, Bayon, Phimeanakas, Filler terası, Cüzzamlı Kral Terası, Ta Prohm tapınağı, Banteay Srei Tapınağı, Banteay Samre Tapınağı,
Tonle Sap gölü Güneydoğu Asya’nın önemli tatlı su kaynaklarından biri ve üzerinde halen yüzen evler/ okullar, köyler var.Angkor şehri MS802-1350 yılları arasında güçlü Khmer Hükümdarlığının başkenti. Angkor Wat bu kompleks içerisinde tabii ki en ünlü tapınak. Ancak sabah gün doğumuna gideyim; fotoğraf çekeyim derseniz çok kalabalık olacağını belirtelim. Aslında kalabalık olmayan bir saati pek yok artık; yapılan otel sayısını da dikkate alırsak…Angelina Jolie’nin Tomb Raider filminin çekildiği Ta Prohm Tapınağı Angkor kompleksinin dışında ama yakın olan tapınaklardan biri. Büyük incir ağaçlarının ve dev sarmaşıkların kendilerini bu taş yapıtın içine gömdüğü muhteşem bir kompleks. Civarında ise başka birçok tapınak var. Tapınakların çoğu Hint orijinli. Ve halen Hintliler tapınakları tamir ediyorlar; öte yandan Çinliler diğer büyük inşaatları yapıyorlar.
Siam Reap şehrinde mutlaka gece pazarlarını gezin. Bunlar Luang Prabang’daki gibi sokakta yerlere serilmiş pazarlar değil; ama sabit dükkânları olan pazarlar... Bu seyahat üçgeninde tavsiye üzerine timsah veya yılan derisi çanta, cüzdan almak isterseniz illa sizi bu konuda büyük bir dükkâna götürmelerini beklemeyin, hayal kırıklığına uğrarsınız. Şehirdeki bu tip dükkânlarda hem çok daha modern ve yeni modeller var; hem de fiyatları daha da uygun. Yine şehir merkezinde Pub Street’e bir içki yanında nostaljik müzikleri dinlemek için gidebilirsiniz. Hareket ve ışık dolu bu bölgede birçok bar ve pub bulabilirsiniz.