04.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
MERT İNAN İSTANBUL
Halk arasında “Fener Kapısı Mescidi” olarak bilinen ve Fener-Balat arasındaki tarihi “Ali Yazıcı Camii” bünyesinde yeralan çeşmenin başına gelenler “Böylesi ancak Türkiye’de olur” dedirtiyor.
Fener Mahallesi Abdülezelpaşa Caddesi üzerinde bulunan çeşmenin yarıdan fazlası Abdülezelpaşa Caddesi’nden geçen asfalt yolun altında kalmış halde. Fatih Sultan Mehmet tarafından, döneminde yapılan tarihi camiye ait çeşmenin hali görenleri şaşırtıyor. Uzmanlar ise, yarısı asfalta gömülerek kaderine terk edilen çeşme için bir an önce gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söylüyor.
Mimar Sinan Genim, Ali Yazıcı Camii ismi verilen yapının yanlış telaffuz edildiğini belirterek; “Çeşmeden önce caminin ismi bile yanlış yazılmış. Öncelikle caminin adını Süzgeççi Yusuf Yazıcı Mescidi olarak değiştirilmesi gerekiyor. Ali Yazıcı adı nereden gelmiş belli değil. Ya Fenerkapısı Mescidi, ya da Süzgeççi Yusuf Yazacı Mescidi olarak kayıtlara geçmeliydi” diye konuşuyor.
‘Kabul edilemez’
Genim, tarihi çeşmenin kitabesi olmadığını, adının bile tespit edilemediğini ifade ederek şöyle devam etti:
“Ne olursa olsun ortaya çıkan bu görüntü kabul edilemez. Zaman içinde yükselen sokak kotları geçmişe ait bu gibi belgelerin yok olmasına neden oluyor. Halbuki bu çeşmeler şehrin iskan tarihi ve mahallelerini belirlemekteki en önemli belgelerden. Hemen her yerde geçmişimize ve tarihimize saygılı olduklarını söyleyenlerin bu gibi uygulamaları geçmişe saygılarını gösteriyor. Hemen her şeyde olduğu gibi iş laf söylemeye gelince kimsenin kimseyi tutması mümkün değil. Ama bu tür uygulamalar tarihe sahip çıktığını iddia edenlerin sözlerini yalanlıyor. Laf olsun torba dolsun diye konuşuyorlar. En kısa süre içinde Fatih veya Büyükşehir Belediyesi’nin bu çeşmeye sahip çıkıp, yeryüzüne çıkartması gerekir ki, tarihimize ne kadar sahip olduklarını görelim.”
‘Çözüm üretilmeli’
Restorasyon Uzmanı ve Mimarlık Tarihçisi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ise ortaya çıkan trajikomik görüntü için şunları söyledi: “Bu tür durumlarda çevredeki yol seviyesini indirmek veya çeşmenin önündeki alanda basamaklarla inilen ve çeşmenin cephesinin görünebileceği bir çözüm üretilmeli. Ancak çeşme kadar caminin de durumu vahim. 1991 tarihli Fatih Camileri kitabında bu eser sıvalı görülüyor. Bugün ise taş kaplama olduğu anlaşılıyor. Sahte bir taş tuğla görünümü verilmiş. Acaba bu işlem bir projeyle mi yapıldı, yoksa cami derneğinin keyfi uygulaması mı belli değil? Tarihi eserlerimize sahip çıkıp korumalıyız.”