Gündem ‘Dünya durumuna tepki veriyorum’

‘Dünya durumuna tepki veriyorum’

16.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

38. İstanbul Film Festivali’nin uluslararası jürisinin başkanlığını üstlenen İskoç yönetmen Lynne Ramsay, film çekmeden önce görsel dünya ve kurgu üzerinde çok düşündüğünü söyledi ve ekledi: ‘Filmlerimde dünyanın durumuna tepki veriyorum’

‘Dünya durumuna tepki veriyorum’

38. İstanbul Film Festivali’nin uluslararası jürisinin başkanlığını üstlenen Lynne Ramsay, aralarında “Ratcatcher”, “Kevin Hakkında Konuşmalıyız” ve yeni filmi “Hiçbir Zaman Burada Değildin”e uzanan hiçbiri birbirine benzemeyen ancak çıtanın en tepede olduğu bir filmografinin mimarı. Festival bu gece düzenlenecek ödül töreniyle sonlanırken bir yuvarlak masa söyleşisinde bir araya geldiğimiz İskoç yönetmen Ramsay ile sinemasından bahsettik.

Haberin Devamı

- Festival kapsamında da gösterilen filminiz ‘Ratcatcher’ çocukluk üzerine. Sizin çocukluğunuz bu filmdeki karakterinkine benziyor muydu?

Çok gürültülü, herkesin birbirinin damarına basmayı sevdiği bir işçi ailesinde büyüdüm. O kadar gürültücü bir ailede olmanın da etkisiyle sanırım, köşeme çekiliyordum. Annem ‘Hep çok sakindin, hiç ağlamazdın, kağıt verirdik önüne, bütün gün kendi kendine çizerdin’ der. Bir şeyler izlemeyi o zamandan çok severdim. O kadar dikkatli izlerdim ki annemin seslenişlerini duymazdım bile. Bir ara kulaklarımda sorun olduğunu düşünmüşler! Glasgow’da ailecek sinemaya gider, harika filmler izlerdik. Bir filmle ilgili hatırladığım ilk şey Nicolas Roeg’in ‘Don’t Look Now’una ait. Bunu izlememem gerekiyordu televizyonda, çünkü yaşım küçüktü. Ama kanepenin arkasına saklanıp izlemiştim. 10 dakikasını anca görmüştüm belki ama aklımda kaldı; açılışı inanılmazdır bu filmin. Sinema okurken bu filmi yeniden gördüğümde anladım, ilk anılarımdaki filmin bu olduğunu. Beynime kazınmış resmen. Bizimkisi entelektüel bir aile değildi ama sinemaya çok meraklılardı. Küçük yaşlarımdan beri hep görsellikle ilgileniyordum, herhalde ressam olurum diye düşünüyordum.

Haberin Devamı

- ‘Don’t Look Now’ın görsel dünyası da çok güçlüdür. Sizin filmleriniz de benzer yol izler bir bakıma.

Evet, görsel dünya benim için de önemli. Ayrıca kurgu üzerine çok düşünüyorum, o yüzden her şeyi kurgulanmış olarak hayal ederim. O filmin beni etkilemesi normal çünkü çok ekonomik ve çok duygusal bir filmdir. Filmlerimde dünyanın durumuna tepki veriyorum.

‘Ceylan bir dâhi’

- İstanbul Film Festivali’nde jüri başkanlığı süreciniz nasıl oldu? Türkiye sinemasını takip ediyor musunuz?

Kerem’le (Ayan) Atina’da tanıştık. Çok iyi bir zevki var. Burada da iyi bir seçki olduğunu biliyordum. Bütün bu nedenlerden dolayı jüri başkanlığını kabul ettim. Türkiye sinemasından da Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini biliyorum. Bence bir dâhi. Birlikte Venedik’te jürilik yaptık.

- Şimdilik son filminiz ‘Hiçbir Zaman Burada Değildin’de neydi aklınızdaki?

Haberin Devamı

Bu filmde neo-noir denemesi yaptım. Ne de olsa kara filmlerle büyümüştüm. Eleştirilen toplum ve film dili açısından. Hiç aksiyon filmi çekmemiştim. Joaquin Phoenix başrol için ilk seçimimdi. Özel bir aktör. Çünkü izleyici olarak ondan ne beklediğinizi bilemiyorsunuz. Hem tatlı ve sevimli hem dehşet verici olabiliyor, bu da filmde mükemmel işledi. Her çekimde farklı bir şey yaptı. Filmi 27 günde çektik, yani çok az zamanım vardı. O yüzden büyük aksiyon sahnesi çekmek istemedim. Psikolojik yöne odaklandım. Şiddet çok uzaktan görülmesine rağmen insanlara şiddet dolu bir film gibi geldi sonunda.

‘20 günde film çekmek zorundayız’

- Festivalde de tüm filmleri gösterilen Kubrick’ten bahsedersek titizliğiyle ünlü bir yönetmen. Sizin için kontrol ne kadar önemli?

Ne istediğimi çok iyi biliyorum. Çok hazırlık yapıyorum, ses kurgusunu bile senaryo aşamasında kurmaya çalışıyorum. Kubrick, Kubrick olduğu ve başarılı bir isim olduğu için uzun uzun film çekebiliyor. Şu anda sinemacılar 20 günde, 2 haftada film çekmek durumunda. ‘Cold War’ veya ‘Roma’nın uzun zamanda çekildiğini biliyorum ama bunlar çok nadir rastlanan örnekler. Çoğu yönetmen kurguyu, sesi daha hazırlık aşamasında düşünmek zorunda. Filminizi nasıl çekeceğinizi çok iyi bilmeniz gerekiyor. ‘Hiçbir Zaman Burada Değildin’de 27 günümüz vardı. Çok sıcak bir New York yazında sabahın 5’inde kalkıp görüntü yönetmenimle hazırlık yapıyorduk. Keşke Kubrick gibi bir vaktim olsaydı. Kubrick bir dâhi evet, ama zamanlar da değişti. Artık detaylara öyle bir önem verilemiyor. Şu da var: Mesela ‘2001: Uzay Yolu Macerası’ bir sanat filmi. Ancak döneminin önemli büyük bir filmiydi aynı zamanda. Yani ticari başarı gösteren filmler de çekebiliyordu, yaratıcılığı ve sanatı da kullanarak. David Lynch’in ‘Twin Peaks’ dizisinin kamera arkasını izledim. Çekim takvimi kesiliyor, kesiliyor, kuşa dönüyor. David Lynch çok düzgün, sakin bir yönetmen. Bu kamera arkasında çekim sürelerinin kesilmesinden çileden çıkıyor.