GündemDünyayı nasıl bu hale getirdik? - Küresel ısınma nedeniyle keneleri uyku tutmuyor!

Dünyayı nasıl bu hale getirdik? - Küresel ısınma nedeniyle keneleri uyku tutmuyor!

11.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Keneler 225 milyon yıldır dünyamızda yaşayan zorunlu parazitler... Bunca yıl geliştirdikleri adaptasyon yetenekleri sayesinde günümüzde de yaşayan mucize canlılar! Keneler kış aylarında tamamen pasif halde olduklarından üreyemezler. Ancak son yıllarda, küresel ısınmanın etkisiyle kışın soğuklardan korunamayarak ölmesi gereken yavru keneler artık olgunluğa ulaşabiliyor! 9 Eylül Hastanesi’ne 2000 yılından beri ilk defa ocak ayında kene tutulması şikâyetiyle gelenler olmuş. İklimin dengesizleşmesi kenelerin de uyku düzenini bozdu. Bu çok ciddi bir tehlike!

Dünyayı nasıl bu hale getirdik - Küresel ısınma nedeniyle keneleri uyku tutmuyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yayınladığı raporlarda salgın hastalıkların insanlık tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir hızla yayılmaya başladığını ve 1970’lerden itibaren insanlığın 39 yeni bulaşıcı hastalık türüyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Bu rapora göre esas neden “Küresel Isınma”.
Dünya üzerinde bulunduğu coğrafik konum nedeniyle Türkiye küresel ekolojik değişimden etkilenen ülkelerin başında geliyor. Son bilimsel literatüre göre (2012) Türkiye’de yaşayan kene türleri sayısı 46’ya çıktı. Bu türlerden 36’sı sert kene, 8’iyse yumuşak kene sınıfına giriyor. Görülüyor ki kene türleri sayısal olarak hızla artıyor.

225 milyon yıldır varlar
Keneler 225 milyon yıldır dünyamızda yaşayan zorunlu parazitlerdir. 225 Milyon yıl içerisinde geliştirdikleri adaptasyon yetenekleri sayesinde günümüzde de yaşayan mucize canlılardır. Kene tükürüğünün içerdiği maddeler (Pıhtılaşma önleyici, uyuşturucu, alerji önleyici, bağışıklık sistemi baskılayıcı) kenelerin hiç fark edilmeden hayvanlardan ve insanlardan kan emmelerini sağlar.
Kimyasallara karşı geliştirdikleri direnç nedeniyle de ilaçlamayla mücadele yapılması mümkün değildir. Üzerlerinde denenen 150’yi aşkın kimyasala karşı bağışıklık kazanarak, kimyasal mücadele alanında insanlığı yenilgiye uğrattılar. Besin piramidinde karıncadan, örümceğe, böceklerden, küçük memelilere kadar birçok canlının tükettiği kenelerle mücadelede yapılan yanlış ilaçlama, kene ile beslenen diğer canlı türlerine zarar vermekte, bu nedenle de her geçen gün kene popülasyonunda artış gözlenmektedir.

Uyku düzenleri bozuldu
Keneler kış aylarında tamamen pasif halde olduklarından üreyemezler. Ancak son yıllarda eskisi kadar sert ve uzun kışlar yaşanmadığı için henüz gelişimini tamamlayamamış olan larva ve nymphlerin soğuklardan dolayı ölme oranı azaldı. Normalde uyusa bile kışın soğuklardan korunamayarak ölmesi gereken yavru keneler artık olgunluğa ulaşabilmeye başladılar.
Bu durumun en çarpıcı örneğini üniversitemiz Tıbbi Parazitoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Tonay İnceboz’dan birkaç gün önce öğrendim. 2000 yılından beri üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi’ne ilk defa ocak ayında kene tutulması şikayetiyle gelenler olmuş. İklimin hızla dengesizleşmesi kenelerin de uyku düzenini bozdu!
2000’li yılların başında öldürücü kene vakalarıyla karşılaşmamızdan sonra değişik çevreler tarafından konunun sıklıkla basında gündeme getirildiğine tanık olduk. Olaylara ne yazık ki ekolojik denge ve besin zinciri kavramları çerçevesinde bir türlü yaklaşılamadığı için bu konuda yeterli çözümler üretilemedi.
Bazı bilim insanları kendi bakış açılarından konuya çözüm bulduklarını dile getirerek kamuoyu önüne çıktılar. Örneğin Hatay
Amanos dağlarına özgü bir çekirge türünün kene ile beslendiği ve sorunu çözeceği iddia ediliyordu. Oysa ki bu çekirge türü ile ilgili bilimsel yayını incelediğimde laboratuvar çalışmalarında çekirgenin altı farklı hayvansal organizmayı yediği belirtiliyordu. Dolayısıyla bir ziraat profesörü tarafından yapılan bu manipülasyon bilimsel ciddiyetten çok uzaktı.
Diğer bir örnek Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde bilim insanlarınca gerçekleştirilen kene kısırlaştırma çalışmalarıdır. Bu konuda yıllar süren araştırmalar yapıldı, sonuç raporunda güya kısırlaştırılmış kenelerin tarım bakanlığına verileceği ve ilgili bakanlık tarafından da illere dağıtılacağı duyuruldu. Ne yazık ki kene ekolojisi ve biyolojisi göz önüne alınmadan yapılan bu çalışmada para ve zaman boşuna harcanmış gibi görünüyor.

Yumurtlamadan sonra ölür
Bir dişi kene bir defada türüne göre 400 ile 22.000 kadar yumurta yapar. Kenenin bağırsak sistemi ile ovaryumu birleşik olduğundan dişi kenede bulunan hastalık etmenleri doğrudan yumurtalara ve yavrulara geçmektedir. Sadece Türkiye’de milyonlarca kene popülasyonun içine birkaç bin tane kısır kenenin bırakılmasının ekolojik hiçbir anlamı yoktur.
Sanırım bu araştırmacılar kedi ya da köpek kısırlaştırmasıyla bu olayı karıştırmış olmalılar.
Zaten milyonlarca yıldır yaşamlarını başarılı bir şekilde sürdüren kenelerin erkekleri çiftleşmeden hemen sonra dişileri ise yumurtlamadan bir müddet sonra ölürler. Diğer önemli bir nokta bu radyoaktif ışınlama sırasında üzerinde çalışılan kenelerin mutasyona uğrayabileceği ihtimalinin göz ardı edilmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Dünyayı nasıl bu hale getirdik - Küresel ısınma nedeniyle keneleri uyku tutmuyor

Kırım Kongo aşısı mümkün değil
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını yapan virüse karşı aşı çalışmalarının başarılı olduğu yolundaki spekülasyonlar doğru değil. Bilindiği gibi virüsler bulundukları ortamların değişen şartların gereği nesillerini devam ettirmek amacıyla mutasyonlar geçirirler. KKKA virüsü yapısı gereği diğer virüslere nazaran çok hızlı mutasyon geçiren bir virüstür, dolayısıyla zamanla birçok farklı KKKA virüsü oluşur. Bu nedenle bu güne kadar dünyada hiçbir ülkede bu tarz virüslere karşı aşı geliştirilmesi mümkün olmamıştır.
Neticede kene ekolojisi ve sistematiği konusunda yapılan bilimsel çalışmalar baz alınmadığı takdirde, iyi niyetle bile olsa yapılan çalışmalar sonuç vermeyecek. Bu konunun kene sistematiği ve ekolojisi çalışan biyologların öncülüğünde uzun vadeli planlamayla ele alınması ve devamında kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerekir.

11 FARKLI HASTALIK VAR!
Öldürücü olması sebebiyle 2000 yılından itibaren Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ön plana çıkmıştır, oysa keneler tarafından taşınan zoonotik etkenler arasında Bakteriyel (Tularemi, Lyme Hastalığı, Kene Kaynaklı Tekrarlayan Ateş), Riketsiyal (Benekli humma, Q ateşi, ehrlichiosis, Kene Kaynaklı Tifüs), Parazitik (Babesiosis) ve viral (Kene Kaynaklı Ansefalit, KKKA) bulunmaktadır. Elde ettiğimiz son verilere göre 11 farklı hastalık etmeninin ülkemiz kenelerinde bulunduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur. Bugüne kadar ülkemizde bu etmenlerin yol açtığı hastalıklar TBE ( Kene Kökenli Ensefalit), Tekrarlayan Ateş Borreliozu, Tifüs, Q Ateşi, LYME, Babesioz, Ehrlichia, Tularemi, kene humması ve mikoplazmadır.

26 ilimizden LYME vakası
Bu 11 hastalık etmeninden özellikle LYME hastalığı ülkemizde bugüne kadar pek fazla önemsenmemiştir. Küresel ölçekte baktığımızda Dünya Sağlık Örgütü 117 ülkede LYME hastalığının bulunduğu, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 61 ülkede bu hastalığın endemik olduğunu açıklamıştır. Yani Türkiye’nin de arasında bulunduğu bu 61 ülkede bu hastalık yoğun şekilde yerleşmiştir. LYME’ın ülkemizde yoğun olmadığı iddia edilmesine ve bu nedenle gerekli incelemeler yapılmamasına rağmen bilimsel verilere göre şu anda 26 ilimizden LYME vakası bildirilmiştir. Ülkemizin ekolojik ve coğrafik şartları göz önünde bulundurulduğunda bu sayının artacağı şüphesizdir. Biyolog gözünden bu verileri incelediğimde LYME’ın hemen hemen bütün Türkiye coğrafyasında yayılış göstermesini beklemekteyim. Merkezi ABD’de olan Dünya Yanlış Teşhisi Önleme Kuruluşu’nun 2010 raporuna göre, Türkiye’de bulunan kene çeşitliliği, coğrafik konumu, yüzölçümü, nüfusu ve ekolojik özellikleri dikkate alındığında istatistiksel olarak her yıl 25 bin 328 kişinin LYME hastalığına yakalanması beklenmektedir.

Haberin Devamı

HASTALIĞIN DÜNYADAKİ ADI: ‘BÜYÜK TAKLİTÇİ’
Dünyada “Büyük Taklitçi” ismiyle de anılan LYME hastalığı diğer hastalıkları taklit etmesi ve tanı konulmadığında taklit ettiği hastalık sanılarak yanlış tedavi edilmesi ile bilinmektedir. LYME hastalığı 300 ayrı hastalığı taklit edebilen farklı belirtilerle ortaya çıkabilir. Bu hastalıklardan en dikkat çekici olan Multipl Skleroz (MS)‘dur.
2010 yılında yaptığım uyarıların ardından LYME testi yaptıran MS hastalarının bir kısmının aslında LYME hastası olduğu anlaşılmıştır. Ancak halen konunun yeterli ciddiyetle takip edilmediğini, gerekli taramaların gerçekleştirilmediğini, LYME hastalığına gereken dikkatin verilmediğini üzülerek takip ediyorum. Bazı LYME hastaları gerçek hastalıklarını doğru şekilde teşhis ettirmek ve doğru şekilde tedavi olabilmek için yurt dışındaki kliniklere başvurmak zorunda kalıyorlar.
2012 yılında Tıp Hekimi olan Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mehmet Füzün’ün bizzat açılış konuşmasını yaptığı ve üniversitemiz bünyesinde basın ve kamuoyuna açık şekilde gerçekleştirdiğim konferansla kamuoyuna LYME hastalığının ne kadar ciddi bir konu olduğunu ve başka hastalıkları taklit etmesi sebebiyle ciddi şekilde yanlış teşhis edildiğini duyurdum. Söz konusu konferansta ALS, Otizm, Alzheimer ve Romatizmal hastalıkların da acilen LYME taramasından geçirilmesi gerektiğini ve LYME’ın 300 hastalığı taklit ettiğini vurgulasam da beklediğim etki kamuoyunda oluşmadı.
ALS konusunu ele alırsak, Amerika’da Dr. Martin Atkinson tarafından 150 ALS hastası üzerinde yapılan bir araştırma 150 hastanın 150’sinin de aslında LYME hastası olduğunu ortaya koymuştur.

Haberin Devamı

Otizm ile ilişkisi çok önemli!
Otizm hakkındaki araştırmalarda da otizm hastalarının ciddi bir oranının anneden aldıkları LYME bakterisini taşıdıkları ve bazılarının antibiyotiklere olumlu cevap verdiği görülmüştür. Pediatrik LYME uzmanı olan Charles Ray Jones 10 binin üzerinde LYME hastası çocuğu tedavi ettiğini ve bu çocukların büyük bir kısmının Otizm grubu hastalıklardan muzdarip olduğunu belirtmiştir. Otizm uzmanı Dr. Warren Levin oldukça kötü durumdaki otistik bir çocuğa yaptığı LYME testinin pozitif çıkması ile otistik çocukların ebeveynlerine LYME testi yapmaya başlamış ve sonuçta arka arkaya dokuz ebeveynde pozitif sonuç bulmuştur. Tami Duncan ve Bryan Rosner ise kitaplarında Otizm ve LYME hastalığının coğrafik dağılımını incelediklerinde bu hastalıkların yoğun olarak bulunduğu eyaletlerin aynı olduğunu gördüklerini belirtmişlerdir. Duncan ayrıca, araştırmaların LYME’ın anneden çocuğa geçtiğini de göstermesinden yola çıkıldığında, LYME olduğunu fark etmeyen annelerin dünyaya getirdikleri çocuklarda LYME’a bağlı otizm tablosunun geliştiğini vurgulamıştır.

Yakın geleceğin vebası
Hıfzısıhha tarafından Samsun’da bu yıl sağlıklı bireyler üzerinde gerçekleştirilen tarama çalışmasında henüz bir sağlık sorunu hissetmemiş bireylerde bile yüzde dört oranında bu hastalık etmeninin varlığı gösterilmiştir. LYME için yakın geleceğin vebası dersek bu hastalığın ciddiyeti sanırım daha net şekilde anlaşılacaktır.
300 hastalıkla karışan LYME hastalığının sebebi olan ‘Borrelia burgdorferi’ diğer bakterilerden 50 kat güçlü patojeniteye sahip olup, diğer hiçbir bakterinin sahip olmadığı bazı biyolojik özelliklere sahiptir ve bence bu bakteri “ultra süper bakteri” dir. Aslında binlerce yıldır yaşayan ve mide kanseri ve ülsere sebep olduğu ancak 30-40 yıldır kabul edilen bakteri gibi LYME hastalığına sebep olan bakteri de Tıp dünyasında ciddi değişimler yaşanmasına sebep olacaktır.

Haberin Devamı


İstanbul’da her yıl 300 bin kişiye yapışıyor
Her yıl sadece İstanbul’da yaklaşık 300 bin kişiye kene yapıştığı ifade ediliyor. Ülkemizin kene çeşitliliği, popülasyonu, nüfus yoğunluğu ve ekolojik ortam çeşitliliği göz önüne alındığında tüm ülke genelinde bu sayının her yıl yaklaşık 1 milyon olduğunu tahmin ediyorum. Bir dakika düşünecek olursak bu güne kadar kene yapışması öyküsü olan insanlarımızdan kaç bin tanesine bu hastalıklardan biri ya da birkaçı bulaşmış olabilir!
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre küresel ekolojik kaos, diğer tropikal hastalıkların yanında kene hastalıklarının da dünya üzerinde yayılmasını katlanarak hızlandıracaktır. Korkum şu ki ülkemizin coğrafik yapısı, iklimi ve vejatasyon biçiminin farklı özellikleri nedeniyle kene kökenli hastalıklar önümüzdeki yıllarda çok daha büyük sorunlara sebep olacaktır.

Haberin Devamı

YARIN: MUNTI-LENTUS (YAVAŞ DÜNYA)

KEŞFETYENİ
Survivor Meryem sinir krizi geçirdi! Adada her şeyi ateşe verdi
Survivor Meryem sinir krizi geçirdi! Adada her şeyi ateşe verdi

Cadde | 20.05.2025 - 22:28

Survivor'da düelloda adaya veda eden yarışmacı İsmail Balaban olmuştu. Meryem Kasap adaya döndükten sonra deliye döndü.

Yazarlar