GündemKardeş canına mal olan fabrika

Kardeş canına mal olan fabrika

17.12.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Toprak ailesinin ilk fabrikası Paktaş batarken, Halis Toprak İstanbulda kendi işini büyütüyordu. Muhsin Toprak, yeniden iş kurdu. Ama borca sıkıştığında ağabeyinden beklediği yardımı alamayınca intiharı seçti

Kardeş canına mal olan fabrika

Ailenin büyük oğlu ve iş bileni Halisin hedefleri büyüktür. Ankarada Paktaş için yatırım teşvikleri peşinde koşan, mallarını satan o dur. Kardeşleri ise o kadar hırslı değildir, ağabeyleri Halisin dediklerini yaparlar. Ama, ortaklık Halis Topraka göre bir iş değildir. İstanbula gider, büro açar. Paktaştan getirttiği malları satmaya başlar. 1977 yılında İstanbulda Toprak Holdingi kurar. Toprak ailesinin ilk fabrikası Paktaşın Toprak kardeşlerden birinin intiharıyla sonuçlanan trajik bir öyküsü var. Baba Hamit Toprak, Diyarbakırdan Adanaya göç ettiğinden, ilk işi manifaturacılık olur. Basma satan Baba Hacı Hamit Toprak, Güney Sanayi, Özbucak ve Milli Mensucat ve Hacı Ömer Sabancının Bossasından mal alıp satar. Baba Toprak, bir süre sonra büyük oğlu Halis Toprak ve diğer oğulları Muhsin, Muhlis ve Müslüme bırakacağı pamuklu dokuma fabrikası Paktaşı satın alır. Fabrikanın Adanalı Kemal Hasın damadı Talip Aksoydan alındığı 1968 yılında Halis Toprak 30 yaşındadır. Patkaşa el konuldu Özal Hükümeti tarafından 1986 yılında Sümerbanka devredildi. Paktaşa 13.5 milyar liralık borç nedeniyle el konulması kararı küçük kardeş Muhsini intihara götüren sürecin de başlangıcı oldu. Halis Toprak 30 Kasım 2001de bankası Toprakbanka el konulduğu gün kaleme aldığı mektubunda, Paktaşın batışında siyasileri suçladı ve "Paktaş maalesef kendi yanlışları yüzünden değil devletin bu kararı yüzünden el değiştirmiştir" dedi. Piyasadan aldığı pamuğun borçları ile Maliyeye borçları iyice artan Paktaş ise Turgut Gece yarısı görüşülen tebliğ "1976da Süleyman Demirel Başbakan, Yılmaz Ergenekon da Maliye Bakanı idi. Ben, rahmetli Güney Sanayinin sahibi Ahmet Sapmaz, Berdan Mensucatın sahibi rahmetli Kasım Ekenler, Akfil mensucatın sahibi rahmetli Mehmet Mermerci ve Akın Tekstilden Rüştü veya Haydar Akın beylerle heyet oluşturarak Demirelin konutuna gittik. Demirel gece yarısı saat 01.00te bizi kabul buyurdu. Ergenekonu da 02.30da yatağından kaldırıp konuta davet etti. Demirele sorunumuzu aktardım. Yatırıma da kur garantisi verin biz de yatırım yapalım dedim. Demirel, Bakan Ergenekona dönerek Halis doğru söylüyor, aynı dış kredi tebliğini hemen çıkaralım dedi ve kısa bir sürede de bu tebliğ çıktı." Halis Topraka göre Paktaşın batmasının nedeni devletin kur garantisini kaldırmış olmasıdır. 1976da Demirel Hükümeti, yatırımcıların kullandığı dış kredilere Dövize Çevrilebilir Mevduatlarda (DÇM) olduğu gibi kur garantisi vermişti. Halis Toprak, bu konuda Demirelin kendilerine nasıl yardım ettiğini şöyle anlatıyor: Ecevit kur garantisini kaldırdı Bu tebliğle birlikte Paktaşa da yeni tezgahlar alınıp fabrika büyütülür. Ancak, 1978te Bülent Ecevit Hükümeti döneminde kur garantisi tebliği kaldırılır. Böylece, Halis Toprakın deyişiyle "1 İsviçre Frangı 10 TL iken, bu karar sonucunda 100 TLye çıktı. İşadamları Aldığımız dış kredileri geri ödeyemeyiz dedikçe, hükümet Hazine bu yükü kaldıramaz diye karşılık verdi. Halis Topraka göre, Paktaş 1986ya kadar dayanmaya çalıştıysa da sonunda Maliyeye olan 13 miyar liralık borcu yüzünden devletleştirildi. Şirketi bastı, ağabeyi ile görüşemedi Alacaklılarla uğraşmak ise küçük kardeş Muhsin Topraka kaldı. Maliye ve SSK Muhsin Toprakın üzerine gitti. Doğu Un Fabrikası ile Toprak Pasajına da el konuldu. Malatyadaki kağıt fabrikası satışa çıkartıldı. Muhsin Toprak hızla batarken, Halis Toprak Ankarada kurduğu ilişkiler sayesinde, şirketlerinin taahütleri ve borç faizlerinde indirimler sağlıyordu.Aynı zamanda Toprak Holding Yönetim Kurulu Üyesi olan Muhsin Toprak, holding merkezinde ağabeyi ile görüşmeye çalıştıysa da başaramadı. Bunun üzerine holding merkezindeki masaları dağıttı ve polisler tarafından Şişli Karakoluna götürüldü. Karakolda ağabeyine "Öde şu borçlarımızı şerefimiz kurtulsun" dedi ama olmadı. Muhsin Toprak, 1986da yaptığı bir açıklamada ağabeyini şöyle suçluyordu:"Sümerbanka devrilmeden önce Paktaşı Halis Toprakın direktifleriyle kardeşimiz Muhlis yönetiyordu. El konulmadan bir hafta önce dahi, Muhlis, müşteriden aldığı çeki, Halis Toprakın imzasıyla paraya çevirdi. Halis, Paktaşı sömürerek, bütün Toprak ailesinin mallarını, kanuni yollarını bulup eline geçirerek holding sahibi oldu. Vergisini ödemedi, Paktaşın malını ucuza aldı. 100 liralık malı 50 lira gösterdi. O büyüdü sonunda devlet Paktaşa el koydu. Paktaşı, Halisin batırdığı, belgelerle belli. Başbakan da Maliye Bakanı da biliyor. Ama benim evime icra memurları geliyor. Can güveniliğim de yok. Özel eşyalarım bile haczedildi." Paktaş batarken, Halis Toprak İstanbulda işini büyütüyordu. Toprak, Paktaşın borçlarının bir kısmını şirketleri adına öderken, kurulan iflas masasına da şirketlerini 3 milyar lira alacaklı olarak yazdırdı. Ayakkabının topuğuna basardı... "Ben 1953 lerde Bossa şirketinde iplik ve dokuma fabrikası olarak işletir ve kaput bezi satardık. 1956da basma kumaş üretir olduk. Ne zaman basma üretimine geçtik Baba Toprak ile işlerimiz arttı. Pazen yapmaya başladık. O zaman daha çok baba gelirdi. Tam Anadolu adamı Diyarbakır giysileri içinde şalvarlı biriydi. Ama daha büyük işimiz Halis Toprak ile oldu. Halis Toprak geldiği zaman aynı paltoyu bir sene, iki sene üç sene giyiyordu. Yaz kış aynı palto ile geliyordu. Ayakkabıları da topuğuna basarak giyiyordu. Onu aşağılamak için söylemiyorum, benim babam da öyleydi. Kravat tövbe, kıravatla tanışmamış. Ama kafasında hayat vardı." Halis Toprak ile Sakıp Sabancının tanışıklığı 1950lerin Adanasına kadar gidiyor. Bu ilişki 1980lerin İstanbulunda iyice gelişti. Öyle ki, Toprakbanka el konulduğunda iş dünyasından karara karşı en açık tepkiyi Halis giderse corc gelmez sözleriyle Sakıp Sabancı verdi. Sabancı, Milliyete Halis Toprakı şöyle anlattı: Her müteşebbis iyi niyetli değil Koşulların karşısında asıl suçlu onları denetlemeyenlerdir. Toprak suçluysa onu denetlemeyenler de suçludur. Müteşebbisin hatası ise boyundan fazla yatırıma girmesi. Çok fazla cesur ve fizibilitesi olmayan işler yaparsan problemler çıkar. Herkes Sabancının bankası var biz de alalım dedi. Önüne gelene banka izni verirsen olacağı budur. Birisi alıyor birisi satıyor Hazine nerededeydi ağam, diğer merciler neredeseniz ağam? Yani iki suçlu var: Biri banka sahibi olanın isteği, ikincisi de denetlemeyenler.Neden Toprak giderse corc gelmez dediniz ?Halis Toprakın koruyucusu olarak gündeme gelmiş olmak istemiyorum. Ben diyorum ki, müteşebbis önemlidir, hayırlı olmak koşuluyla. Eğer bir adam hayırlı işler yapmıyorsa hesap sorulması gerekiyor. Ona hesabı sormayan da onun kadar kötüdür. Yatırım iki türlü yapılır bir devlet eliyle, iki müteşebbis eliyle. Bunun farkında olalım. Devlet eliyle olanları dünyada biz de gördük. Onun için özel sektör yatırımcısının kıymetini bileceğiz. Siz de banka sahibisiniz Halis Toprak da banka sahibiydi. Ama bankasına el konuldu. İyi bankacıyla kötü bankacı nasıl ayrılacak ? Annelerini fabrikanın bahçesine gömdüler 1982 yılında ölen anneleri Huriye Toprakın cenazesini Diyarbakıra götürmek yerine fabrikanın bahçesinde toprağa verdiler. Toprak ailesi 1950lerde Diyarbakırdan Adanaya göçerken arkalarında tüm geçmişlerini de bıraktı. Bir kısım akrabası halen Diyarbakırda bulunan Toprak ailesinin Adanada sahip olduğu en önemli şey Paktaş Fabrikasıydı. İşletme aile için o kadar değerlidir ki Bakana mektup işe yaramadı İmren Aykut, 16 yıl Teksif Sendikasında işçi tarafını temsilen toplu sözleşme masasına oturmuş, bu sürede de Halis Toprakla sık sık yan yana gelmişti. Muhsin Toprak, Aykuta 30 Haziran 1997 tarihinde yazdığı mektupta şunları dile getirdi: Paktaşın borçları üzerine kalan Muhsin Toprak, yeni iş kurdu ama ticari itabarı azaldığı için başarılı olamadı. Sümer Holdinge 1 milyon dolarlık borcu birikince, ağabeyi Halis Topraktan destek almak için Adanalı olan ANAP milletvekili İmren Aykuttan aracılık yapmasını istedi. Tabancayla intihar Ancak İmren Aykut, mektubu Halis Topraka iletmez, altı ay sonra da 1998in Ocak ayının ilk günlerinde Muhsin Toprak Kabataştaki işyerinde kafasına sıktığı kurşunla yaşamına son verir. "Mesleğimiz sanayici ve imalatçı olması nedeniyle bu alanda başarılı olamayıp 1996 yılında şirketi kapattım. Ancak Sümer Holdinge 1 milyon dolar borcum kaldı. Bu borcun yarısı bana ait çekler olup, diğer yarısı da 30 yıldır ciddi ve dürüst çalışan bir aile olarak bana güvenerek hatır çeki veren birkaç firmaya aittir. Bu sıkıntıdan kurtulmam için Halis ağabeyimden 1 milyon dolar borç para istiyorum. Bu konuda Halis ağabeyimin size karşı yakınlığı ve saygınlığını çok iyi biliyorum. Sizi kesin olarak kırmaz. Sizin küçük bir ricanızla bu sorun çözülür. Dolayısıyla ben ve bana inanan ve güvenen dürüst firma ve kişilerin ızdırapları ve sıkıntıları da sona erer." YARIN: Devlet verdi, devlet aldı

KEŞFETYENİ
Survivor Meryem sinir krizi geçirdi! Adada her şeyi ateşe verdi
Survivor Meryem sinir krizi geçirdi! Adada her şeyi ateşe verdi

Cadde | 20.05.2025 - 22:28

Survivor'da düelloda adaya veda eden yarışmacı İsmail Balaban olmuştu. Meryem Kasap adaya döndükten sonra deliye döndü.

Yazarlar