13.02.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
FİSUN YALÇINKAYA
Tüm Türkiye’nin merakla beklediği, Türkiye’nin ilk müzesi, sanat tarihimizin belleği, 2006’dan bu yana restorasyonu, taşınması sebebiyle sıkça gündeme gelen ancak içindeki eserler bir türlü hakkıyla sergilenemeyen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi’nin kesin olarak 18 ay sonra açılacağı belli oldu. Müze, hem bunu duyurmak hem de yıllardır süren bürokratik süreçlerin sona ermesini kutlamak adına en merak edilen ama yıllardır görülemeyen eserlerden seçtiği 76 başyapıtla geçici sergi salonlarında 15 Şubat’ta bir sergi açıyor.
Osman Hamdi Bey’in hayalini kurduğu, onun kardeşi Halil Ethem’in koleksiyonunu, fikrini oluşturduğu, daha sonra 20 Eylül 1937’de Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde açılan müze 2006’dan bu yana kapalıydı. Karaköy Antrepo 5’in girişinde yer alan geçiçi salonlar yenilenecek müzenin ilk projesi. “Elvah-ı Nakşiye’den Günümüze MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonlarından Seçkiler-1 ” adlı sergi vesilesiyle MSGSÜ Rektörü Prof. Yalçın Karayağız’la müzeyi konuştuk.
Müze ne zaman açılıyor ve bu ön serginin sebebi nedir?
Müzenin açılışı 18 ay sonra. İhale süreçleri de bitti, tamamlandı. Zemin güçlendirme çalışmaları zaten başlamıştı, büyük ihale de verildi, artık bürokratik süreç bitti. Yıllarca spekülasyonu yapılan, nerede denen bütün eserleri herkesle paylaşarak bu sürecin bitişini kutlayan bir sergi yapmak istedik. Sergide 76 tane eser olacak. Sergi için seçilen eserler en çok konuşulanlar, ama hiç görülmemiş olanlar. Bu bir tür kutlama sergisi. Bu eseleri 18 ay sonra müzemizde izleyeceğiz.
Bu binanın Dolmabahçe’deki diğer binadan farkı nedir?
Emre Arolat’ın projesiyle hazırlanıyor müzemiz. Daha önceki binamız elbette çok kıymetliydi, vasiyetti. Ama o kadar izoleydi ki... İstanbul’da kaç kişi orada bir müze olduğunu biliyordu? Şimdi merkezi bir yerde Türkiye’nin en önemli müzesi açılıyor. Orası 6 bin 500 metrekareydi. Burada 22 bin metrekare alan var. Türkiye’nin en ileri teknolojiyle donatılmış laboratuar, atölyeler ve restorasyon bölümleri de olacak. Ekspertizlik de bu müessesenin içinde kurumlaşacak. İnteraktif bir müze olmasını planlıyoruz. Klasik müze disiplinin dışında olacak. Yaşayan bir müze olacak. Bu belleği tekrardan izleyiciyle buluşturacak.
Müzenin 2006’ya dek bu kadar bakımsız kalmasının sebebi nedir?
2006’ya dek çivi bile çakılması için Milli Saraylar’ın izni gerekiyordu. Müze taşınınca bu değişti. Bu zamana kadar eserler korunsa da bina harap olmuş. Ama başa dönersek, 1938’de ilk sergi açılırken müzenin ilk müdürü Halil Dikmen, döşemelerin altına kalaslar konularak sergiyi hazırlamış. Ve Halil Bey, bina açıldıktan sonra derhal Ankara’ya, “Bina çökmek üzeredir” diye yazmış. Bütçeye ihtiyacımız var dediği tarih 1938. 2006’ya kadar bir kuruş para verilmemiş.
Güvenlik nasıl sağlanıyor?
Eserlerin önlerinde kırmızı çizgiler var, geçildiği anda alarmlar çalışıyor.