24.01.2009 - 00:05 | Son Güncellenme:
Sefa Karahasan
Tiyatro sanatçısı Atilla Olgaç’ın asker olarak katıldığı Kıbrıs Barış Harekâtı’nda biri esir 10 kişiyi öldürdüğünü açıklaması, Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan’da şok etkisi yarattı. Kurtlar Vadisi’nin “Kılıç”ı Atilla Olgaç, “Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, 19 yaşındaki esir düşmüş bir askeri öldürdüğünü” söylemişti.
Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu, “Bu açıklamalar, barbar Türklerin yaptığı cinayetleri ortaya çıkarıyor” derken, savaş suçu işlendiğini savunarak konunun uluslararası camiaya taşınacağını açıkladı.
Rum kesimindeki gazeteler konuyu manşetlerine taşıdı. Olgaç’ın sözleri radyo ve televizyonlarda da ilk haber olarak yayınlandı. KKTC’de iktidardaki CTP’nin yayın organı Yeni Düzen gazetesinin başyazısında, “Bu nedenle, Barış Harekâtı’na, barış harekâtı diyemiyorum” diye yazıldı.
Milliyet’e konuşan KKTC’li bir yetkili, “Bu açıklamalar, bize çok zarar verecek” dedi.
‘İtirafta bulundu’
Rum basını esir düşen bir askerin öldürülmesinin “savaş suçu” olduğunu belirterek, “Atilla’nın torunu cinayetleri açıkladı” başlıklarını attı.
Rum Kesimi’nin en büyük tirajlı Fileleftheros gazetesi, “Kıbrıs’ta on kişi öldürdüm” manşetini attı. Haberde, “Türk sanatçı, işgal ile ilgili olarak sarsıcı itirafta bulundu” denildi.
Rum Politis gazetesi de, “Atilla itirafı” manşetini atarken, “Türk sanatçı Atilla Olgaç, ağzını ve yüreğini açtı. Bu çocukların yüzlerini kabuslarımda görüyorum” sözlerini ön plan çıkardı.
Haberde, Kurtlar Vadisi’nde KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da rol aldığı vurgulandı. Haberde, Olgaç’ın adının, “Türk işgali sırasında işlenen suçların sorumlusunu temsil eden ‘Atilla’ olması da trajik bir ironi” denildi. Rumlar, Türk askerine “Atilla” diye hitap ediyor.
Başlıklar Olgaç’tan
Simerini gazetesi, “10 Kıbrıslı Rum öldürdüm. İşte 1974’teki Türk vahşeti” manşetini attı. Gazeteye konuşan Kıbrıs Kayıp Kişi Yakınları Örgütü Başkanı Nikos Theodosiou, Türk sanatçının yaptığı açıklamaların geniş bir şekilde soruşturulmasını isteyeceklerini söyledi.
Rum basınında ayrıca Alithia, “Sarsıcı: ‘Türk sanatçı, 1974’te esirleri öldürdüğünü itiraf etti”; Mahi: “‘1974’te, Kıbrıs’ta, 10 kişi öldürdüm’ Türk sanatçıdan esirlerin infaz edilmeleri ile ilgili şok itiraf” başlıkları atıldı.
Sözcü Stefanu, Rum hükümetinin bütün delilleri biriktirdikten sonra konuyu uluslararası camiaya taşıyacağını belirterek, “Bu açıklamalar, barbar Atilla’nın insanlık dışı işlediği cinayetleri ortaya çıkarıyor” dedi.
Cenevre Sözleşmesi’ne göre yapılanın “savaş suçu” olduğunu savunan Sözcü, Türkiye’nin bu konuda iş birliği yaparak, konunun aydınlatılmasında yardımcı olmasını istedi.
Rum anamuhalefet DİSİ Partisi Genel Başkanı Nikos Anastasiadis, “İşlenen vahşi cinayetlerin ortaya çıkarılması gerektiğini” belirtti.
KKTC’de yayın yapan gazeteler de Olgaç’ın açıklamalarına geniş yer verdi. Bazı gazeteler haberi yorumsuz olarak manşetlerine çekti.
Atina’da manşet
Olgaç’ın açıklamaları Atina’da da gazetelerde manşet oldu. TaNea gazetesi, “Şok eden itiraf” başlığını attı. Elefterotipiya, “Türkün itirafı, işgalde 10 esir öldürdüm” başlıklı haberinde “Türk sanatçı, TV’ye itirafında esirlerin infaz edildiğini ortaya çıkardı” dedi.
Elefteros Tipos da “Türk sanatçı, Kıbrıs’da savaş esirlerini öldürdüğünü itiraf etti” başlıklı manşet haberinde “Olgaç’ın kamuoyu önünde itirafı için 35 yıl geçmesi gerekti” yorumunu yaptı.
Kayıplar aranıyor
Kayıplar konusu, 1963’te Rumların Türklere saldırıları sonucu 211 sivil Türkün kaybolmasıyla gündeme gelmiş ve daha sonra 1974’deki olaylar sonucu, iki toplumdan da kayıp kişilerin ortaya çıkmasıyla devam etmişti.
Bunun üzerine BM kararıyla ve taraflar arasında varılan anlaşmayla 1981’de Kayıp Şahıslar Komitesi kurulmuştu. Komite, Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum ve BM temsilcisi üç üyeden oluşuyor.
Resmi rakamlara göre, 502 Türk, 1468 de Kıbrıslı Rum kayıp bulunuyor. 2004 Ağustos ayından sonra başlayan kazılarda, bugüne kadar 460 kayıp şahsın kemiklerine ulaşıldı. Bugüne kadar 32’si Türk olmak üzere 110 kayıp kişinin kemikleri bulundu.
Tiyatro ve dublaj sanatçısı Atilla Olgaç kimdir?
Kurtlar Vadisi’nin ‘Kılıç’ı
Tiyatro ve dublaj sanatçısı Atilla Olgaç, 1944’te İstanbul’da dünyaya geldi. Kimya mühendisi olmayı kafasına koyan Olgaç, Türkiye Satranç Federasyonu Onursal Başkanı olan babası Kahraman Olgaç’ın telkinleriyle oyuncu olmaya karar verdi. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nü bitirdi. 1973’te askere giden Olgaç, Kıbrıs Barış Harekâtı’na katıldı. Gazi unvanı aldı. Olgaç’ın biri erkek, 2 çocuğu var. “Kurtlar Vadisi” dizisinde canlandırdığı Kılıç karakteriyle dikkatleri üzerine çeken Olgaç, çizgi film “Şirinler”de “Gargamel”i seslendirdi.
Sinema kariyeri 1971 yılında “Ağıt” filmiyle başlayan Olgaç, 45 yıllık sanat yaşamı boyunca “Pars Narkoterör”, “Yağmurdan Sonra”, “Kibar Ana”, “Gözlerinde Son Gece”, “Vur Hançerini Kadınım”, “Kuruluş”, “Osmancık” gibi onlarca yapımda rol aldı.
Çark etti!
KANALTÜRK’te önceki gün yayımlanan “Orada Neler Oluyor” programında, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda biri 19 yaşında elleri arkasından bağlı bir savaş esiri olmak üzere toplam 10 kişiyi öldürdüğünü söyleyen tiyatro oyuncusu Atilla Olgaç, tepkiler üzerine ağız değiştirdi.
Olgaç, şunları söyledi: “‘Biri esir, 10 kişiyi gerçekten öldürdüm’ cümlesi tamamen savaşın kötü ortamını, acımasızlığını, vahşetini, insanları şoke ederek anlatmak adına tarafımdan yazılmış bir senaryodur. Bütün bunların bir senaryo olduğunu açıklama fırsatı bulamadım. Çünkü, reklam dönüşü program bitti. Anlattığım olayın gerçekle bir ilgisi yok. Yakında zaten programda da senaryosunu anlattığım filmi göreceksiniz.”
MAGAZİN SERVİSİ
Hukukçular: Olgaç yargılanmalı
Olgaç’ın bu açıklamalarını hukukçular şöyle değerlendirdi:
Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletlerarası Hukuk Anabilimdalı Başkanı): “Türkiye ve Kıbrıs’ın da taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi var. Orada savaş esirlerine işkence yapılamayacağı, öldürülmeyeceği, kötü muamelede bulunulmayacağı açıkça ifade edilmiştir. Sözleşme hükümlerinin açık ve ağır şekilde ihlali, savaş esirlerinin öldürülmesi bunun ihlali anlamına geliyor, savaş suçunu oluşturuyor. Bir savaş suçu işlendiğinde bunu uygulayan da bunun emrini veren de sorumlu oluyor. Böyle bir beyanda bulunulduğu zaman Türkiye’de savcılığın hemen soruşturmaya geçmesi gerekiyor. Bu şahıs, yurtdışına çıktığında herhangi bir devlet tarafından yakalanıp yargılanması da mümkün.
Rıza Türmen (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı): “Şu kesin ki savaş esirlerinin can güvenliği diğer tarafın koruması altındadır. Koruma altındayken öldürülmesi savaş suçu teşkil eder. Burada daha da önemli olan ‘Kim yargılayacak?’ sorusuna yanıt verebilmektir. Çünkü Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kabul etmedi. Onun dışında savaş suçları için kurulan özel mahkemeler vardır. Devlet de böyle bir suçu işleyen kişiyi kendisi yargılayabilir. Dolayısıyla Türkiye’de de bu yapılabilir.”
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu (Anayasa hukukçusu): “Savaş halinde bile rehin alınan bir askerin öldürülmesi hukuki olarak kabul edilemez. Bir sözleşme var. Teslim olmuş kişinin öldürülmesine hiçbirşey müsaade etmez.”
Doç. Dr Ahmet Sözen (Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Ululararası ilişkiler Bölümü): “Savaş suçlarıyla ilgili konvensiyon var. Sen birini almışsan esir olarak teslim edeceksin. Hele hele silahsız birini öldüremezsin. Bu bir savaş suçu olduğu için, devleti de bağlıyor. Senin düzenli orduna bağlı bir asker bu suçu işleyebiliyor. Bu tür davaları aileler de devletler de açabilir. AİHM’de bile açılabilir.”
ŞAKİR AYDIN, TAHSİN AKSU İstanbul