Gündem Tohum üretiminde kuraklık endişesi

Tohum üretiminde kuraklık endişesi

27.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Tohum üreticilerinin kuraklığa dayanıklı çeşit geliştirme çabası olduğunu söyleyen Tohumcular Birliği Başkan Yardımcısı, ‘Her 100 tohum denemesinden 95’i başarısız olabilir’ diye uyardı

Tohum üretiminde kuraklık endişesi

Gürkan Akgüneş -  Antalya / Küresel ısınmanın tarımda verimi düşürebileceğine dair endişelerini dile getiren Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkan Yardımcısı Savaş Akcan, “Şu an tohum üreticilerimizin tamamında kuraklığa dayanıklı çeşit geliştirme çabası var ama her 100 ıslah denemesinin 95’i başarısız olabilir. O yüzden hepimiz endişe etmeliyiz” dedi.

Haberin Devamı

Antalya’daki Growtech Uluslararası Tarım Fuarı’nda, çiftçiler ile tarım sektörünün temsilcileri buluştu. TÜRKTOB’un fuar alanında önceki gün düzenlediği toplantıda ise tohum masaya yatırıldı.

Ekilmeyen tarlalar

İklim değişikliği, pandemi ve artan döviz kurunun üretime nasıl yansıyacağının tartışıldığı toplantıda, gübre fiyatlarındaki astronomik artış sonrası çiftçinin buğday yerine daha az gübreye ihtiyaç duyan arpa üretimine yöneldiği vurgulandı.

Tüm dünyada buğday fiyatlarının artmasına karşın Türkiye’deki buğday üretiminde yüzde 35’lik bir gerileme yaşanacağını söyleyen TÜRKTOB Başkan Yardımcısı Savaş Akcan, “Buğday üretiminden kaçış söz konusu. Gübre veremediği için arpaya yöneliyor. Böyle giderse ekilemeyen tarlalar görmeye başlayacağız.

Haberin Devamı

Çiftçi çok zor durumda. Cirosunun yüzde 50’si borç yükü. Mutlaka destekler ekim döneminin öncesinde ödenmeli ve ekim zamanı ürünün taban fiyatı açıklanmalı. Çiftçi, en az ne kadar gelir elde edebileceğini bilmeli. Önünü göremediği zaman neyi ekeceğini bilemiyor. Havza bazlı planlama da olmadığı için şu an mesela güneyde limon ağaçları sökülüyor. Limon bu yıl para etmediği için. Oysa ki geçen yıl limonda ihracat yasağı vardı. Muazzam bir planlama hatası var. Benzeri narenciyede de oldu. Yazık o ağaçlar 7-8 yılda o olgunluğa erişebiliyor” tespitlerini paylaştı.

‘Görmezden geliyoruz’

Kuraklık nedeniyle ciddi rekolte kaybı yaşandığını da vurgulayan Akcan, “Küresel ısınmayı durdurmamız lazım ama yapamıyoruz. Çünkü temel sorunları görmezden geliyoruz. Bitkisel üretimin yüzde 60’ını hayvancılık endüstrisi tüketiyor. Hayvancılığın küresel ısınmadaki payının yüzde 40’larda olduğunu düşürsek öncelikle hayvancılığı zapturapt altına almamız gerekiyor. Eşeğin büyüğü ahırda bunu kimse görmüyor. Bu tabloya ve susuzluğa rağmen Orta Anadolu’da çiftçiler hala mısır bitkisine yöneliyor. Oysa orası buğdayın anavatanı. Üstelik su yok, yer altı suları çekilmiş durumda” diye konuştu.

Yağışlar azalıyor

Cömert isimli bir buğday çeşidinin tescilini elinde bulunduran TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Yılmaz da, kuru buğdayın yetiştirilebileceği bölgede en az yıllık 300 milimetre üzerinde yağış olması gerektiğini belirterek, “Maalesef kuraklığın en çok etkileyeceği Orta Anadolu’da bu oran son yıllarda 300 milimetrenin altına doğru gerilemeye başladı. Siz istediğiniz kadar kurağa dayanıklı çeşit geliştirin. Yağış 300 milimetrenin altında düştüğünde insanınızı besleyemezsiniz.

Haberin Devamı

Orta Anadolu’da buğday tarımına ilişkin kaygı duyulacak düzeyde azalma var. Çiftçi mısır ve ayçiçeğine yöneldi. Oysa ki havza bazlı tarım planında o bölgede mısır yoktu. Yanlış siyasi müdahalelerle havza bazlı üretim modeli bozuldu. Destekleme politikalarıyla çiftçiyi orada mısırdan caydırmalısınız. Mısır gibi su bitkileri zaten kuraklığa dayanıklı hale gelmez” ifadelerini kullandı.

Mısır, ayçiçeği ve patates ithal ediliyor

Toplantıda, sebze tohumunda yüzde 40 oranında dışa bağımlı olunduğu, hububatta ise yüzde 90 oranında yerel gen kaynaklarıyla üretim yapılabildiği vurgulandı. Özellikle şekerpancarı, ayçiçeği, mısır ve patateste verimli milli tohum sıkıntısı yaşandığı ve bu açığın tohum ithalatıyla kapatıldığı bilgisi paylaşıldı.

Sertifikalı hibrit tohumu ıslahında yerel çeşitleri kullandıklarını belirten Savaş Akcan, “Anadolu’yu dolaşarak topladığımız 324 yerel tohumu, ıslahçı arkadaşlarımızın kullanılabilmesi için gen bankasına teslim ettik. O tohumları ıslah etmeyip direkt toprakla buluştursak verimi kestiremeyiz. O zaman domatesin kilosu 100 liraya çıkar ülkede. Domatesi koklayıp mis gibi ata tohumu diyenlere bakmayın. Aztekler mi bizim atamız?. Biz yerel tohumları ıslahla geliştirip üretime kazandırıyoruz. GDO’ya ise, neye yol açtığı bilinmediği için karşıyız” dedi.