Kıbrıs Siyasi Hayaller

Siyasi Hayaller

09.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:

.

Siyasi Hayaller

Kuzey Kıbrıs siyaset kurumu, Cumhur-başkanlığı seçimi arifesine kadar iç politikadan ziyade dış politika ile mesai yapacağı aşikardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) siyasi sorumluluk ve etki alanı yüzölçümünden kat kat fazla bir alandır. KKTC stratejik hamleleriyle Doğu Akdeniz ve Ortadoğu siyasetinde gizli özne olarak yer almaktadır. Garantör ülkesi Türkiye’yle mavi vatanda yaptığı işbirliği, mevcut pozisyonunu ve önemini kat ve kat arttırmaktadır. Türkiye ile Libya’nın deniz münhasır alan anlaşması Doğu Akdeniz enerji siyasetinde Türkiye ve KKTC için hayati önemde uluslararası hukuka uygun bir anlaşmadır. Bu anlaşmanın devamı niteliğinde olan Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme tezkeresi bölgedeki siyasi ve askeri varlığımızın mührü niteliğindedir.


Türkiye ve KKTC’nin bu hamlelerine karşılık da İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi Eastmed anlaşmasını imzalamıştır. Mevcut anlaşmaya sebeple Başbakan Ersin Tatar yaptığı açıklamada “Söz konusu girişimin (Eastmed) ekonomik değerlendirmelerden değil, Türkiye ve KKTC’yi hakları olan enerji kaynaklarından mahrum etmeye yönelik siyasi hayallerden kaynaklandığı görülmektedir” demiştir. Sayın Tatar siyasi duruşunun ve Türkiye ile olan ilişkilerinin istikrarı ve devamlılığına yakışır devlet aklıyla bir değerlendirmede bulunmuştur. Kıbrıs Rum kesiminin, Kıbrıs adası etrafında yaptığı arama ve sondaj faaliyetleri hukuk dışıdır. Kıbrıs Türkü’nün çözüm sonrası ortak zenginlik olarak değerlendirdiği kaynakları tek başına ve ortaklarıyla yağmalamaktadır. Şayet Kıbrıs adası ve Doğu Akdeniz’de huzur ve barış isteniyorsa Eastmed’in tarafları KKTC ve Türkiye’yi muhatap alarak bahse konu rezervlerin tespit ve işletilmesi faaliyeti yürütmelidir.

İran ABD

Geçtiğimiz haftaki yazımda 2020 takvim yılı için ‘birey gibi devlet de yılı planlar, 3-6-9 aylık planlar yapar’ demiştim. Coğrafyamız için zaman kavramı en çabuk tüketilen ve en basit olgu olsa gerek. Geçtiğimiz günlerde İran’lı üst düzey asker Kasım Süleymani Irak havaalanında hava saldırısına uğrayarak vefat etmiştir. ABD ile İran’ın nükleer başlığı üzerine kavgası gerilimin ana maddesidir. İran yönetimi kendi adına güvenlik gerekçeleri sebebiyle kendine münhasır bir uranyum zenginleştirme politikası izlemektedir. Bu çalışmada okyanus ötesinin büyük kıtası ABD’yi rahatsız etmekte, Ortadoğu politikasını germektedir. Bu gerilimin üzerine etkileri İran, Irak, Suriye ve Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde görülecek olan Kasım Süleymani saldırısı da eklendiğinde siyasi coğrafyamız ateş çemberine dönmüştür.

İran ve ABD arası en üst düzeyde yaşanan bu gerginlik sonrası Ortadoğu ve Doğu Akdeniz siyaseti güvenlik politikaları üzerine revize edilerek icra edilmelidir. Enerji nakil hatları ve KKTC’nin müzakere sürecinden tutun da Nisan’da yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimindeki aday profilini bile etkileyecek bir olaydır. Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü denilebilecek, artçı yansımalarının olacağı hassas bir süreçtir. Barış ve huzur adına keşke olmasaydı denilecek bir hadisedir. Kuzey Kıbrıs siyaset kurumları güvenlik politikalarını göz önüne alarak genel siyasetlerini revize etmelidirler.