Kültür Sanat Arnavutluk tarihine sanatsal yolculuk

Arnavutluk tarihine sanatsal yolculuk

09.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Pera Müzesi, üç aylık aradan sonra sanatseverleri yeni bir sergiyle karşılıyor. Küratörlüğünü Artan Shabani’nin üstlendiği “Bir Rüyanın İnşası: Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik” adlı sergi, Arnavutluk görsel sanatlarının önemli bir dönemine odaklanıyor...

Arnavutluk tarihine sanatsal yolculuk

Pera Müzesi, pandemi sebebiyle yaklaşık üç ay süren zorunlu bir aranın ardından sanatseverleri “Bir Rüyanın İnşası: Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik” adlı yeni bir sergiyle karşılıyor. Salgın süresince bir müzede açılan ilk sergi olma özelliğini taşıyan sergi için önceki gün basın mensuplarına iki aşamalı bir öngösterim yapıldı. Saat 11.00’de başlayan ilk gösterime Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü M. Özalp Birol, Pera Müzesi Süreli Sergiler Yöneticisi Begüm Akkoyunlu Ersöz ve 12 kişilik bir basın mensubu ekibi katıldı.

Serginin açılış konuşmasında M. Özalp Birol sergi fikrinin nasıl oluştuğunu şu cümlelerle aktardı: “Yaklaşık bir buçuk, iki yıl önce Artan Shabani müzemize geldi. Birlikte neler yapabiliriz diye düşünürken şimdiye kadar Türkiye’de üzerine pek odaklanılmamış bir konu gündeme geldi” dedi. Birol, Artan Shabani’nin salgından dolayı yaşanan ulaşım kısıtlamaları nedeniyle açılışa gelemediğini de sözlerine ekledi.

Toplumcu gerçekçilik


“Bir Rüyanın İnşası: Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik” başlıklı sergi, Arnavutluk görsel sanatlarının 40 yılına damgasını vuran toplumcu gerçekçilik anlayışına odaklanıyor ve sosyalizmin kuruluş ilkelerini yaymayı amaçlayan siyasi tavrın hâkim olduğu diktatörlük yılları görsel üretimlerinden bir seçki sunuyor. Sergiye gelen izleyiciler dönemin gündelik hayatı, işçi sınıfı, lider portreleri, rejim temsilleri ve gelecek kuşaklara duyulan umut gibi çeşitli konuları ele alan eserlerle, uzun süre dünyanın geri kalanından yalıtılan Arnavutluk halkının kültürel kimliğini daha yakından tanıma imkanı buluyor. Artan Shabani, serginin, dönemin görsel sanatlarını yansıtmanın ötesinde, partizan savaşı ve işgalcilere karşı direniş, anavatan savunması, sosyalizmin inşası, ülkenin sanayileştirilmesi, sosyal yaşam ve spor gibi konular üzerinden o yıllarda Arnavutluk toplumunda yaşanan değişimi izleme fırsatı sunduğunu da serginin kataloğu için yazdığı yazıda vurguluyor.

‘Coşkulu ve iyimser’


Sergi kataloğu için kapsamlı bir yazı kaleme alan Tiran Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyesi Ermir Hoxha, Arnavutluk tarzı toplumcu gerçekçiliği “İlk bakışta coşkulu, iyimser ve güzeldi” diye tarif ediyor. Hoxha, toplumcu gerçekçiliğin resmi tarihinin Rusya’daki 1917 Ekim Devrimi’nin ardından, Stalin’in iktidara gelişi ve 1922’nin mayıs ayında kurulan Rus Devrimci Sanatçılar Birliği’nin avangart sanat karşısında gerçekçi yaklaşımı teşvik etmesiyle başladığını vurguluyor. Serginin sanatçıları arasında Arnavutluk Güzel Sanatlar Akademisi’nin kurucularından, Guri Madhi; dönemin propagandasına hizmet eden posterleriyle Safo Marko ve Pandi Mele, asker ve sporcu tablolarıyla Robert Përmeti, kent ve kır manzaralarıyla Sami Roçi, Lec Shkreli, Ilija Rota, film afişleriyle Myrteza Fushekati, Shyqyri Sako yer alıyor.

‘Koşullar elverdiğince görevimizi yapmalıyız’

M. Özalp Birol’a pandemi sürecinde ziyaretçi sayısı konusunda endişeleri olup olmadığını sorduğumuzda şu yanıtı veriyor:

“Biz koşullar el verdiğince basiretli bir kültür sanat kurumu olarak görevimizi yapmak durumundayız. Bu müze Haziran 2005’te açıldığında da kıymetli basın mensuplarına söylediğimiz gibi, nicelik, yani sayı peşinde koşmadık. Takıntımız diyebileceğim unsur niteliktir. Bizim görevimiz gücümüzün el verdiği ölçüde olabilecek en nitelikli programları yapıp bunları ülkemizin insanıyla buluşturmaktır. Koşullar el verdiğince vazifemizi yapmak durumundayız.”

Birol gelecek ay açılacak bir serginin de müjdesini “Kısmetse ağustosta başka bir sergi daha açacağız” sözleriyle veriyor.