Kültür Sanat Dalgıcı parçalanmaktan son anda kurtarmıştı

Dalgıcı parçalanmaktan son anda kurtarmıştı

23.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Dalgıcı parçalanmaktan son anda kurtarmıştı

"Nasıl gidiyor?"

Haberin Devamı

“İyi amirim. Soruşturma iyi gidiyor, sanırım bir şeyler bulacağız.”

“Raporlarda pek dişe dokunur bir şeyler var mı?” diye sordu. Ardından da yanıt vermemi beklemeden ekledi. “Ben pek bulamadım.”

“Haklısınız. Ama esmer, avcı bıçağı kullanan profesyonel bir katilimiz var diyebiliriz.”

“Öyle mi?”

“Evet.”

“Peki sen nasılsın Ayvaz?”

Hah! işte beklediğim asıl soru gelmişti. İçimden Zühre’ye okkalı bir küfür savurdum. Bunu hak etmişti. Hak etmişti ama kadın endişelenmekte de haksız sayılmazdı. Bugünkü tavrım biraz garipsenecek bir tavırdı. Bunu kabul ediyordum. Anlamazlıktan gelmeye devam ettim. “İyiyim amirim.”

“Zühre senin için endişelenmiş, bana bugün eski sevgilini gördüğünü ve peşine takıldığını, ama bir iki kez kazaya ramak kaldığını anlattı. Durumun biraz onu ürkütmüş. Sonra aracı o kullanmış. Aracı onun kullanmasını kabul etmekle bir kere doğru bir karar verdiğini söylemek isterim.”

Haberin Devamı

“Sağolun.”

“Bak Ayvaz, zor zamanlar geçirdiğini biliyorum ama ben senin bunu atlattığını düşünüyordum. Ama anlaşılan hala o kaybın etkisindesin, tam geçmemiş anlaşılan. İstersen biraz dinlen, birkaç gün izin al, toparla kendini. Bu durumda işe odaklanamayabilirsin. Bu önemli ve ciddi bir iş. Dosyayı Seza’ya verebilirim. Ne dersin?”

***

İçimden bir küfür daha savurdum. Seza benden daha dertsizdi sanki. Kız sevgilisinden ayrılmıştı ve depresyondaydı. Yoksa Seza’yı bu ruh halinden kurtarmak için mi dosyayı ona vermek, kafasını dağıtmak istiyordu bu amir? Ya benim ruh halim ne olacaktı? Benim kafam nasıl dağılacaktı? Bunu umursayan yok muydu? Dosyayı kaptırmaya hiç niyetim yoktu. Bu ülkede böyle ilginç cinayet dosyaları her zaman olan şeyler değildi. Bu benim dosyamdı. Ama hata yapmamam gerekiyordu. Dikkatli olmalıydım bundan sonra, açık vermemeliydim. Savunmaya geçtim.

“Amirim çok benziyordu. Aslında Jale’yi düşünmüyorum normalde, ama birden kadını karşımda görünce o sandım. Özür dilerim. Ama bu dosyayı benden alırsanız durumum düzelmek yerine çok daha kötü olur. Benim ilacım işim. Size söz veriyorum bir daha böyle bir olay yaşanmayacak.”

Haberin Devamı

Amir Sezai Eren, deneyimli, akıllı ve düşünceli bir polisti. Bir şey söylemedi ve başını önüne eğip düşünmeye başladı. Neden sonra, “Peki, sana inanıyorum. Fakat bir daha böyle bir şey olursa, ya da duyarsam o zaman külahları değişiriz. Şimdiki gibi anlayışlı da olmam. Anlaşıldı mı Ayvaz?”

***

“Tamam amirim merak etmeyin, bir daha olmayacak.”

“Dikkatli ol! Bu işi de mümkün olduğunca hızlandıralım. Yukarıdan merak ediyorlar. Sonuçta bunlar tanınmış müteahhitler, boş adamlar değiller. Destek istersen Seza’yı da katabiliriz bu olaya, iyi düşün.”

“Gerek yok efendim. Teşekkür ederim anlayışınız için,” diyerek, başka bir şey söylemesine fırsat vermeden dışarı çıktım. Canım çok sıkkındı. Resmen amir tarafından çocuk gibi fırçalanmıştım. Yine mesleki kariyerimin sonuna gelmekle karşı karşıya kalmıştım. Zühre haklı olabilirdi, ama yine de ona söyleyecek bir iki çift lafım vardı. Dışarı bu düşüncelerle çıktığımda Seza Komiser ile karşılaştım. “Ne haber?” diye sordu kaş göz işareti yapıp amirin odasını göstererek. “Yok bir şey, her şey yolunda,” dedim gülümseyerek. Anlaşılan en ufak hatamda Seza olayı devralacaktı.  Seza Komiser, Demokles’in kılıcı gibi üzerimde sallanacaktı. Ama kendisinin bundan haberi olmadığına emindim. Aslında Seza ile hiçbir sorunum yoktu. Bu dosyayı devredecek olsam seve seve Seza’ya devrederdim. Ama bu olay kariyerim açısından önemliydi. Hem uzun zaman sonra ilk kez böylesine bir olay elime geçmişti. O nedenle bu dosyayı kimseye bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Bu Seza olsa bile…

Haberin Devamı

Jale ile iki yıl kadar önce yine bir görev için gittiğim Bodrum’da tanışmıştım. Ocak ayıydı ve havada Bodrum’da pek rastlanmayan bir soğuk vardı. Limanın içinde denizde teknelerin arasında bir kadın cesedi bulunmuştu. Dalgıç kadını sudan çıkarmaya uğraşırken, o sırada bir tekne, farkında olmadan motorunu çalıştırmıştı. Motorun çalışmasıyla birlikte teknenin pervanesi o sırada cesedi çıkarmak için uğraşan dalgıcı yaralamıştı. Adam kan içinde suda çırpınırken o sırada seyredenlerin arasından fırlayan genç bir kadın hiç düşünmeden balıklama suya atlamıştı. Yaptığı çok tehlikeli bir hareketti ama soğukkanlı davranarak dalgıcı parçalanmaktan son anda kurtarmıştı. Ben de sudan çıkmasına yardım etmiştim ve onu bir kafeteryaya götürüp hem elbiselerinin kurumasını sağlamış, hem de ona en yakın bir giyim mağazasından kuru elbiseler almıştım. Üzerine benim aldığım elbiseleri giyince ikimiz de kahkahalarla gülmüştük. Çünkü aceleyle aldığım için blucin, gömlek ve montu oldukça geniş beden almıştım farkında olmadan. Sonra da sıcak bir şeyler içip ısınmaya çalışmıştık. Böylece sohbet ederek arkadaş oluvermiştik. Sonra kuruyan elbiselerini giyip, benim aldıklarımı poşete koymuştu. Parasını ödemek istemişti. Ben de almayacağımı, günün anısı olarak saklamasını istemiştim. Birbirimizin telefonlarını alarak ayrılmıştık. Bu tesadüf, güzel bir arkadaşlığın da başlamasına neden olmuştu.

Haberin Devamı

Bir hafta kadar sonra telefonunu çevirip aramıştım tekrar Jale’yi. Çok sevindi, mutlu oldu. Sonra yine Bodrum’da buluştuk. Kendisinden söz etmeyi pek sevmiyordu. Buğulu, derin, anlamlı bakan ela gözleri, beni gerçekten içine çekiyordu. Daha çok o beni konuşturuyordu. Dedektifliğin nasıl bir şey olduğunu soruyor, heyecanla dinliyordu. Ona adaletin her zaman yerini bulmadığını, yeterince doğru işlemediğini, bazen suçluların yasaların boşluklarından yararlanarak sokakta dolaştığını anlatınca da, üzülüyor, hayal kırıklığına uğradığını söylüyordu. Sonra dalıyor, uzaklara bakıyordu. Zihin olarak yanımdan uzaklaşıyordu.

ARKASI YARIN...