18.05.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
FEYYAZ Tokar adını bilmeyen var mı? Bilmeyenler için söyleyeyim: Bir dönemlerin başarılı gazetecisi; yakın zamanların seçkin işadamı; televizyon ekranlarında tadına doyulmaz söyleşi programlarıyla tanıdığımız hümanist ve çağdaş bir kültür adamı... Bütün bu niteliklerin ötesinde, Feyyaz Tokar şimdilerde bir özelliğiyle daha kendisini sevenlerin ilgi odağında yer alıyor: Bundan iki buçuk yıl önce geçirdiği beyin kanaması yüzünden ölümün eşiğine kadar varıp, inanılması güç bir azim ve direnç göstererek hayata geri dönmesiyle!
Meslek yaşamına gazetecilikle başlamıştı Feyyaz Tokar, Cumhuriyet gazetesinde polis muhabiri olarak... Daha yirmili yaşlarındayken Babıali'nin "istikbal vaat eden" yetenekleri arasında kendine özgü bir yer edinir. Yirmi yedisinde Berna Hanım'la dünya evine giren Feyyaz Tokar, yurt dışına yollanır, hem gazetecilik yapar Avrupa kentlerinde, hem dil öğrenir. Dönüşünde, bunca yıllık mesleki deneyimlerini ve kültürel birikimlerini sermaye edinip Cumhuriyet'te köşe yazarlığına başlar.
Takvimler 1960 yılını gösterdiğinde Feyyaz Tokar hala gazetecidir ama artık değişik bir alana sıçramanın da yol ayrımına gelip dayanmıştır. Bosfor Turizm'i kurar ve Batının kalite ölçüsünü elden bırakmaksızın, yurt içinde ve yurt dışında yolcu taşıma işine girişir.
Başarılı işadamlığı, kültür adamlığını unutturmamıştı Tokar'a. Türkiye'nin siyasal yaşamına yön veren devlet adamlarına yakınlığının ötesinde; Almanya'dan Fransa'ya, Avusturya'dan İtalya'ya kadar Batılı birçok ülkenin devlet adamlarıyla dostluklar kurmuş, bu kişilerin elinden ödüller, madalyalar, nişanlar, beratlar almıştı.
Bunca başarıdan, bunca yükselişten, bunca hizmete adanmışlıktan sonra onu bir sınav daha bekliyordu; '95 yılı içinde ani bir beyin kanamasıyla gelen felce yenik düşmeme, ölümün eşiğinden dönüp yeniden güneşli günlere ulaşma sınavı...
İşte bu noktada, otuz yıllık yaşam arkadaşı Berna Hanım yetişiyordu imdadına Tokar'ın. Berna Tokar, insanüstü çaba gerektiren zor günlerini şu sözlerle aktarıyor: "Bu hastalığı yenmek için en başta, hastaya iyileşeceği inancını vermek gerekiyor. Sonra ona sevgi, sabır ve sevecenlikle bakmak gerekiyor... Doğrusu, bir gün Feyyaz'a Türkçeyi yeniden öğreteceğimi düşünemezdim!Mutlu bir kadınım ben. Feyyaz'ın hastalığını yenmeye çalışırken gücümü bu kaynaktan aldım dersem yanlış olmaz. Bir de şunu gördüm: Hayattaki en büyük zenginliklerden biri, insanın dostlarının sevgi ve ilgisi..."
Sözün kısası artık ayakta Feyyaz Tokar. Ayakta ve yaşama dört elle sarılı. Bunun kanıtı da, yayına hazırladığı yeni kitabı: "Bıraktığım Yerden..."