Kaybedecek bir şey yok...

Adına çok uygun bir film "Kaybedecek Bir Şey Yok". Kemikleşmiş Hollywood komedilerinden biri ama gerçekten komik olduğu için keyifle izleyebilirsiniz.
Nick Beam adlı neşeli WASP reklamcı, apansız eve geldiği bir gün, pek muhabbbetli olduğu karısını, yatakta başka bir erkekle yakalar. Çökmüş halde salona indiğinde patronunun kol düğmelerini görür. Zengin ve güzel yaşamı kararıverir. Range Rover, Jeep Cherokee tipi pahalı otomobiline (Affedin, markalardan hiç anlamam) atladığı gibi kendini yollara vurur. Nereye gittiğini bilmediği için cici beyazların asla uğramaması gereken mahallelerden birine dalar. Aradan beş dakika geçmeden, çirkin (olması elzem) bir Afrikalı Amerikalı elinde silahıyla otomobilden içeri dalar. Ama zaten şansı olsa annesi onu Washington'da sütbeyaz doğururdu. Kaybedecek bir şeyi kalmadığını düşünen Nick Beam, boş silahlı, aile babası soyguncuya önce hayatının kabusunu yaşatır, sonra da patronundan intikam almak için hayatının soygununu önerir!
İki aceminin dostluğa dönüşen düşmanlıkları, `erkek'lere özgü malum yarışları biraz ırkçılık kokmakla birlikte, izlemesi keyifli bir komedi oluşturuyor. Tümüyle oyunculuğa ve esprilere dayalı olan film, her iki ögesinin de düzeyli oluşuyla kemikleşmiş temasına katlanmayı kolaylaştırıyor.
Tim Robbins, yeteneğine uygun roller bulmakta zorlanan bir komedyen. Nick Beam, onun için kolay lokma olmuştur. Martin Lawrence ise Jim Carrey'in negatifi gibi. Gereğinden fazla hareketli bir oyuncu. Eddie Murphy çizgisinde ilerleyecek, herhalde.
Şu dondurulumuş gıda gibi mutlu son yerine azıcık zahmete girip taze bir son pişirseler daha da şirin olacaktı... İzleyebilirsiniz, kaybedecek bir şey yok!
"Kaybedecek Bir Şey Yok / Nothing to Lose" - Yönetmen / Senarist: Steve Oedekerk / Görüntü: Donald E. Thorin / Müzik: Robert Folk / Oyuncular: Tim Robbins (Nick Beam), Martin Lawrence (T Paul), John C. McGinley (Rig), Giancarlo Esposito (Charlie Dunt), Kelly Preston (Ann Beam).