29.12.2020 - 18:13 | Son Güncellenme:
Oktay Akbal olgunluk dönemi öykülerinde hızla dönüşmekte olan İstanbul’u, yeni yaşam biçimlerini anlatıyor. 21. yüzyılın eşiğinde her şeyin değiştiği şehirde dolaşıyor, gördüklerini geçmişle karşılaştırıyor; geçmiş zaman eşyalarına, çocukluğuna ve gençliğine duyduğu özlemi dile getiriyor. Şehrin gündelik yaşamı içinde koşturan, bekleyen, duran insanlara yakından bakıyor ve onların iç dünyalarına mercek tutuyor.
Fethi Naci’nin söylediği gibi Sait Faik’le birlikte İstanbul’u en iyi tanıyan öykücü olan Oktay Akbal, öykülerinde çağına tanıklık ederek okuru uzun soluklu bir yolculuğa çıkarıyor.