Kültür Sanat Performans sanatının öncüsü Ulay’a veda

Performans sanatının öncüsü Ulay’a veda

03.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Performans sanatının öncü isimlerinden olan Ulay, 76 yaşında yaşamını yitirdi. Ulay, Marina Abramoviç’le sanat tarihine geçen birbirinden ilginç ve tehlikeli performanslara imza attı...

Performans sanatının öncüsü Ulay’a veda

Performans sanatının öncü isimlerinden Ulay dün 76 yaşında hayatını kaybetti. Gerçek adı Frank Uwe Laysiepen olan 1943 doğumlu Alman sanatçı, analog fotoğraf ve Polaroid ile yaptığı çalışmalarla 60’ların sonları ile 70’lerde en aktif yıllarını yaşamıştı. Ulay, performans sanatçısı ve bir dönem sevgilisi olan Marina Abramoviç’le birlikte çalıştığı dönemde hayata geçirdiği performanslarla tanınıyordu.

Ulay ve Marina Abramovic; 1975-1989 yılları arasında 14 yıl boyunca sanat tarihine geçen birbirinden sıra dışı ve tehlikeli performanslara imza attı. 1988’de evlenme kararı alan ikili Çin Seddi’nin iki ucundan yola çıkıp orta yolda buluşmayı planladıkları performansın ardından yollarını ayırdı. İkilinin arasındaki ‘soğuk savaş’ 2015’te Ulay’in eski ortağına açtığı davayla hukuki bir mücadeleye dönüşmüş ve Hollanda mahkemesi Abramovic’i ortak çalışmalarına dair protokolü ihlal ettiği gerekçesiyle 250 bin euro ödemeye mahkûm etmişti. İkili geçirdikleri çatışmalı dönemin ardından 2017’de Kopenhag’daki Louisiana Museum of Modern Art’ta buluşmuştu. ‘The Story of Marina Abramovic and Ulay’ adlı belgesel film, ikilinin sanatsal ve özel hayattaki birlikteliklerinin öyküsüne yer veriyor. 2013’te Damjan Kozole’un çektiği belgesel film ‘Project Cancer: Ulay’s journal from November to November’ ise Ulay’ın sanat yaşamını, işlerini ve 2011’de sanatçıya konulan kanser tanısını konu ediyordu.

Performans sanatının öncüsü Ulay’a veda


Dışlanan kesimi anlattı

Haberin Devamı

Sanatçı 2015 yılında Türkiye’deki ilk sergisi için İstanbul’a gelmiş ve Milliyet’e röportaj vermişti. ‘Kimliksizleştirme ve Dönüştürme’ adlı sergisi vesilesiyle konuşan Ulay, sanata başlama sürecini şu sözlerle anlatmıştı: “15 yaşımda yetim ve öksüz kaldım. Kardeşim de yoktu üstelik. Kim olduğumu nasıl öğreneceğimi bilmiyordum. Bu yüzden de Poloraid makinalarla kendimi çekmeye başladım. Ancak bulmaya çalıştığım kimlik, manipüle edilmiş bir kimlikti. Bunun üzerine toplumda dışlanan kesimin fotoğraflarını çekmeye başladım. Sonra bunun kimliğimi tanımlamadığını fark ettim ve performans sanatına geçtim.