Kültür Sanat ‘Serbest pazar’ insan hakları için bir tuzak

‘Serbest pazar’ insan hakları için bir tuzak

06.11.2008 - 02:40 | Son Güncellenme:

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 60. yılı nedeniyle düzenlenen konferansta konuşan Prof. Kuçuradi, bildirgedeki mülkiyet hakkının temel hak sayılmasına itiraz ediyor

‘Serbest pazar’ insan hakları için bir tuzak

Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, 50 yıla yaklaşan akademik kariyerinde hep ‘insan’ı merkeze almış bir felsefeci. Son yıllardaki çalışmalarının ağırlıklı konusu ise insan hakları.
1997’den beri Hacettepe Üniversitesi’nin İnsan Hakları ve Felsefesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin müdürlüğünü yürüten Prof. Kuçuradi, 2005’den beri Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni de yönetiyor.
Yüksek lisans eğitimi veren ve ilk öğrencilerini bu yıl kabul eden merkez, bugün ve yarın, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 60. Yılında İnsan Hakları: Hepimiz İçin Onur ve Adalet” başlıklı bir konferans düzenliyor. Konferans öncesi buluştuğumuz Prof. Kuçuradi ile insan haklarının algılanması ve uygulanması üzerine konuştuk.

Kimlik, insanlık
Konferansa adını veren İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 60. yılını tamamladı. Acaba, bu bildirge gündelik hayatta ne kadar etkili?
Prof. Kuçuradi, “Bu bildirge, bir hukuk metni değil, etik bir metindir” diyor ve ekliyor:
“Bazı pürüzleri var bana göre. Benim ölçütümde, temel hak olmayan bir hak var orda: Mülkiyet hakkı. Bu ekonomik bir haktır.”
Prof. Kuçuradi’ye göre herkes kendi derdine göre bir insan hakları listesi yapıyor. Oysa, eşit derecede sahip olunması gereken temel haklar bunlar. Ekonomik haklardan ya da yurttaşlık haklarından farklı değerlendirilmesi gerekiyor.
T.C. Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin amacı da kavramları doğru öğretmek ve insan haklarının korunması konusunda bilinç kazandırmak.
Merkezin yüksek lisans programında şu anda kayıtlı üç cezaevi görevlisi, üç de deniz kuvvetleri üyesi var.
Prof. Kuçuradi, “Bu eğitimin, önce kişilerin insanlığını duyurması gerekiyor. İnsan olmak tek ortak kimliğimiz. Bunun farkına varınca, karşımızdakini de her şeyden önce bir insan olarak görebiliyoruz. İlk hedef bu. Zaten, ‘Sen bunu yapma’ demekle, kanun öğretmekle olmaz. İnsan hakları ihlalleri kanun bilmemezlikten kaynaklanmıyor zaten” diyor.

Düşünce ve ifade
Prof. Kuçuradi, bazı kavramların yanlış değerlendirildiğinin altını çiziyor. Sözgelimi ifade özgürlüğü. Kuçuradi, ifade özgürlüğünün tek başına temel bir hak olmadığını iddia ediyor:
“İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğüyle birlikte aldığımız zaman önemli. Yani, düşünce özgürlüğü, bunun ifadesini de kapsıyor. Ama, kopardığınız anda ‘her şeyi söylemek’ oluyor ki, örneklerini uluslararası düzeyde görüyoruz. O zaman, düşünce özgürlüğüyle propaganda birbirine karışıyor.”
Düşünce özgürlüğü demişken... Konferansın ilk gün konusu, “Nerdeyiz?”. Uzmanlar; Afrika, Güney ve Orta Asya, Kuzey ve Latin Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Türkiye’de insan haklarının durumunu konuşacak burada.
Özellikle, düşünce özgürlüğü ve işkence konularında uluslararası karnesi pek de parlak olmayan Türkiye’nin bu konuda nerede olduğunu Prof. İoanna Kuçuradi’ye soruyorum.
“Türkiye bir çelişkiler ülkesi” diye başlıyor söze: “En olumlu şeyi de, en olumsuz şeyi de bulabilirsiniz. İnsan hakları konusunda epey mesafe alındı. Bizim bir İnsan Hakları Eğitimi Ulusal Komitemiz var. 1998’den 2005’e kadar başkanı olduğum bu komiteyle çok eğitim yaptık. 2005’ten sonra bu eğitimin nasıl yapıldığını bilmiyorum. Ama, İnsan Hakları Vakfı’nın tespitlerine göre ihlallerde bir artış var. Bu nedenle bu tür bir eğitimi sürekli gündemde tutmak gerekir”.
İnsan hakları ihlalleri dendiğinde öncelikle aklımıza düşünce özgürlüğü, şiddet, işkence vb. geliyor. Prof. Kuçuradi’ye göre, son günlerin en çarpıcı gündem maddeleri de birebir insan hakları ihlali kapsamında değerlendirilmeli.
Sözgelimi Hüseyin Üzmez vakası ya da Sarah Ferguson’un tespit ettiği yetimhane görüntüleri... Bu olaylar dile getirilirken ahlak, vicdan ve adalet sözcükleri bolca geçse de insan hakları kavramının vurgulanmamasını, bu bağlantının görülmemesine, olaylara böyle bakmayı öğrenemememize bağlıyor Kuçuradi.

Obama ne yapar?
Kuçuradi, bir gündem maddesi daha ekliyor bu ihlallere: Bütün dünyayı vuran ekonomik kriz: “Neyin krizi bu, borsaların krizi. İnsanların hayatlarına da etkisi var ama, bu, serbest pazarın globalleşmesinin krizi. Serbest pazar, bana sorarsanız insan hakları için bir tuzaktır. Çünkü, çıkar maksimizasyonuna dayanır. Çıkarla hak ise çatışan şeylerdir.”
Peki, dün ABD’nin 44. başkanı seçilen Barack Obama’nın nasıl bir etkisi olacak dünyada insan haklarının korunmasına?
Prof. Kuçuradi, “Onun yoksul bir bölgeden gelmesi, belki bazı şeyleri görmesini kolaylaştırıyor. Daha umutlu bir hal görünüyor ama, ne yapacağını bilmiyorum” diyor.