Kültür Sanat Ya kahramanınız bir canavarsa?

Ya kahramanınız bir canavarsa?

03.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Cinsel istismar suçlamalarıyla yargılanan ünlü oyuncu Bill Cosby "teknik" bir detay sonrası serbest kalmıştı. Emmy ödüllü yönetmen W. Kamau Bell, "We Need to Talk About Cosby" belgeseliyle bizleri canavar çıkan kahramanlarımız hakkında konuşmaya davet diyor.

Ya kahramanınız bir canavarsa

Seyhan Akıncı - Woody Allen, Bill Cosby, Michael Jackson, Kevin Spacey, James Franco... Liste ne yazık ki çok uzun. Bir kadın ve bir gazeteci olarak yazmanın en zor olduğu konulardan biri cinsel istismarla suçlanan erkekler. Bir tarafınız büyük bir nefret ve mide bulantısı hissederken diğer yanınız size tarafsız olmanız gerektiğini hatırlatır. Bu isimlerin ortak iki özelliği var. Her biri farklı alanlarda ve dönemlerde birilerinin kahramanıydı ve her biri farklı şekillerde cinsel istismarla suçlandı ve birçoğu ya iddiaları kabul etti ya da reddettiği suçlamalar mahkemelerde kanıtlandı.

Haberin Devamı

Bütün bu "evrak işleri" tamamlandığında belki duvarınızdaki posteri indirip indirmek ya da kitaplığınızda o kitaba artık yer olup olmadığı sorularıyla başbaşa kalırsınız. En önemlisi de aslında bir "canavar" olduğunu öğrendiğiniz kahramanınızla nasıl vedalaşacağınızı bilememek galiba. 22 Ocak'ta Sundance Film Festivali'nde prömiyer yapacak olan "We Need to Talk About Cosby" tam da buradan yola çıkıyor ve 60 yıl gibi uzun bir dönemde onlarca kadını istismar eden Bill Cosby'nin hikâyesine odaklanıyor. Belgeselin yönetmeni Emmy ödüllü W. Kamau Bell. "The Cosby Show"la sadece Amerika'da değil tüm dünyada yıldızlaşan Bill Cosby'nin en büyük hayranlarından. Bell, idolüne bu defa cinsel suçlu olarak kamerayı tutuyor. Showtime'ın hazırladığı dört bölümlük "We Need to Talk About Cosby" belgeselinde Cosby’nin kariyeri, yükselişe geçişi ve peş peşe gelen cinsel istismar suçlamalarının ardından tahtını kaybedişi ele alınıyor. Belgeselin tanıtım fragmanında Emmy ödüllü belgeselci W. Kamau Bell, cinsel suçlamalardan hüküm giyen Cosby için şu sözleri sarf ediyor: "Ben Bill Cosby'nin çocuğuyum. '70'lerde doğan bir siyahım ve komedyenim. Bill Cosby benim kahramanlarımdan biri. Fakat işin cılkı çıktı. Cosby hakkında konuşmamız gereken şeyler var."

Haberin Devamı

Bill Cosby, hakkındaki iddiaları kabul etmesine rağmen yargılama sürecindeki teknik bir hata nedeniyle serbest kaldı. Dahası bu hata onu yargılanmaktan da muaf kıldı. Onlarca kadının yıllar boyunca yaşadıkları "teknik" bir hatayla noktalandı böylece. Tüm dünyada yankı bulan #MeToo hareketinin sembol davalarından biri erkeğin zaferiyle sonuçlandı üstelik "İstismarcıya yargılanmayacağına dair söz verdik, bu itirafları bu söz karşılığında yapmıştı" gibi akla hayale sığmayan ama nasıl olduysa "hukuka" sığdırılan gariplikler silsilesinde. Malum kadınlar en çok bir erkeği sosyal medyada ifşa etmekle "suçlanıyor" ve neden mahkemeye gitmediğinden başlayıp, neden üç yıl sonra anlatmaya karar verdiğine uzanan ve o saatte orada ne işi vardıyla noktalanan mantıklı sorularla akıllar dağıtılıyor. Çünkü o saatte orada olmaması gereken hep kadındır. Cosby ve erkek adalet hakkında konuşmamız gereken şeyler olduğu aşikâr. Peki, konuşmamız gereken bir şey daha yok mu? Mesela birkaç gün önce oyunculuk okulundaki öğrencileriyle birlikte olduğunu kabul eden James Franco hakkında…

Haberin Devamı

Peki ya Franco?

Franco yaklaşık dört yıldır cinsel istismar suçlamalarının odağında yer alan isimlerden biri. Pek çoğumuz Franco'nun “The Jess Cagle” adlı podcast'e konuk olduğu ve "O dönemde bunu yapmam yanlıştı. Karşı tarafın rızası olduğu sürece bunun kabul edilebilir olduğunu düşünüyordum" açıklamaları sonrası haberdar oldu onun cinsel istismarla suçlandığından yine de çok üzerinde durmadı. Seks bağımlısı olduğunu ve tedavi gördüğünü belirten Franco bu süreçte maddi kayba uğradığını da anlattı. Sahi Bill Cosby'e daha kolay öfkelenebilir onu affetmek için herhangi bir neden aramazken söz konusu beyaz ve yakışıklı James Franco olduğunda onu anlamak, affetmek için yollar aramıyor muyuz gizliden gizliye... Herkesin kendi “avatar”ını yarattığı bir çağda insanoğlu tarih boyunca peşinden koştuğu güzelliğe hâlâ sımsıkı sarılıyor. Aksi halde James Franco hakkında konuşmamız gerekenleri fısıldarken Cosby hakkındakileri haykırmazdık sanırım. Woody Allen sinemasını hâlâ aynı şekilde seven, Michael Jakcson'ın "Beat It"ini her duyduğunda yeniden âşık olan biri olarak 22 Ocak’ta Sundance Film Festivali’ndeki prömiyerin ardından 30 Ocak’ta Showtime’da ekranlara gelecek "We Need to Talk About Cosby"i merakla bekliyorum. Belki konuşmamız gereken sadece Cosby değil, yargılarımızdır da.