30.04.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
LEVENT KÖPRÜLÜ
Biliyorum, bazen ben bile attığım başlıklardan hayretlere düşmüyor değilim. Ancak insan kimi otomobiller için “Aman onu da söylüüümmm, bunu da unutmiiiim!” gibi kaygılar yaşayınca, ortaya böyle şeyler çıkabiliyor elbette.
“Sedan kabilesi”ni zaten tanıyorsunuz. Türkiye’nin neredeyse yüzde 50’si sedan karoseri seçeneğini tercih ettiğinden, pazarda dört kapılı modeller adeta bir kabile oluşturmuş durumda. “Sportif” sıfatıysa, ona markası tarafından uygun görülmekte. Nitekim ileride bununla ilgili parantez açacağım. Yeni bebek oluşu ise kesinlikle su götürmez. Nitekim Türkiye’de satışına başlanalı çok da uzun bir süre olmadı…
Eveeet, yukarıda yazdığım dört kelimelik başlığın anlam ve önemini “kompozisyon bütünsüzlüğü” içinde böylece anlattıktan sonra, gelelim aracın kendisine.
Dört tekerlekten çekmiyo!
Şunu hemen itiraf etmeliyim ki, çevremde kimi gördüysem aracın model ismine takılmıştı. Nitekim “SX4” adını okuyan “Abi dört çeker mi?” diye sormadan edemedi. Sanırım isimlendirmenin cilvelerinden biri olsa gerek.
Suzuki’nin Fiat ile birlikte geliştirdiği SX4 modelinden uyarlanan SX4 Sedan, sadece önden çekişli bir otomobil. Sportif sedan olarak nitelendiğini söylemiştim ya, onun nedeni de aracın sportif HB versiyonuyla aynı sportif ön tasarıma sahip olmasından kaynaklanıyor.
Çekik farklı, sert bakışlı, köşeli çizgilerin de kullanıldığı tasarım, aynen HB versiyondan alınma. Yandan bakıldığında görülen ana hatlar, bu sportiflik hissini kuvvetlendiren unsurlara sahip. Nitekim ön kapıyla ön cam arasındaki ekstra cam, arka camın eğimi ve alaşım jantlar, bu unsurlardan birkaçı. Bu arada gövdeye entegre edilmiş, aynı renkte tamponları da unutmamalı tabii.
Arka bölümde göze çarpan ilk detaysa, iriliğinin bagajının hacmiyle ilgili ipuçları taşıması. Her ne kadar “B sınıfı” olsa da, orta sınıfa kayan bir otomobil olduğundan, bagajı hacim konusunda azımsanmayacak kadar geniş. 515 litre olan bagaj hacminde litreler sizin için bir anlam ifade etmiyorsa, bakmanız yeterli. “Göz kararı” hesabı...
Sevdiren küçük ayrıntılar
Otomobilin Hatchback versiyonundan alınmış olması, onun yüksek bir tavana sahip olması sonucunu doğurmuş. Bu, elbette ki iyi bir şey. Zaten aracın içine bindiğinizde anlıyorsunuz.
İlk göze çarpan unsur olan ferahlık hissi. Cam yüzeylerin fazlalığı, yüksek tavanla birlikte ferahlık sağlıyor. Hele da A sütununa konulan küçük cam, gerçekten de hoş bir ayrıntı. İnsan bu aracı kullanırken bir sedanda olduğunu unutup, kendisini minivan kullanıyor hissine kaptırabiliyor. Ayrıca bu, görüş açısı için de iyi bir şey.
Sade tasarlanmış kabinde yine sportif unsurlara yer verilmiş. Nitekim Swift’ten tanıdık gelen direksiyon simidi, iri göstergeler, orta konsola entegre edilmiş radyo/CD/MP3 çalar ve kenarlardaki metal görünümlü kaplamalar bu amaca hizmet etmekte. Müzik sisteminin ve klimanın kontrolleri hiç de karmaşık değil. Üstelik sis kalitesi de hayli iyi. Ancak ortada havalandırma ızgarası üzerinde bulunan küçük çaplı (sadece ortalama ve anlık tüketimi veren) yol bilgisayarında verileni seçmek için biraz uzanmanız lazım ki, bu biraz sevimsiz geliyor. Ayrıca gösterge paneli dışında kalan diğer tüm ışıkların şiddetini azaltmak için de bir düğme mevcut. Alışılmış değil, ama kötü de değil.
Sert plastikle şekillendirilen kokpitte, tipik Japon işçiliği göze çarpıyor. Yani görüntü olarak soğuk gelebilen bu malzeme, işlevsel, kolay temizleniyor ve en önemlisi bozuk zeminde gürültü çıkartmıyor. Aracın benzinli motorundan gelen gürültüyse rahatsız edici boyutlarda değil. Zaten insan biraz performans istediğinde, sesini de duymayı arzu ediyor.
Bunların dışında küçük ayrıntılar arasında ön yolcu koltuğunun sırtlığında bulunan “poşet takma kancası”nı, yine aynı koltuğun altındaki çekmeceyi ve orta konsolun altında bulunan kapaklı gözü saymak mümkün. Benzin deposu ve bagaj da içeriden açılıyor.
Motoru kesinlikle canlı
Kaputunun altında sakladığı tek seçenek olan benzinli 1.6 lt motor, bu aracın sportif sedan tanımlamasına gayet iyi uyum sağlıyor.
Belki ortalığı biribirine katmıyor ama gerçekten istekli ve canlı. 107 HP gücündeki motor, kısa oranlı 5 ileri manuel vites kutusuyla ara hızlanmalarda bile sürücüsünü mahçup duruma sokmuyor. Vites geçişleriyse biraz kemikli cinsinden. Ancak bunu sevenler de olabiliyor. Tabii isteyene otomatik vites seçeneği de var, hatırlatalım.
0-100 km/s hızlanmasını fabrika verilerine göre 10.7 sn’de tamamlayan aracın maksimum hızı da 180 km/s olarak verilmiş. Sakin kullanımlarda 100 km’de 6.5 lt civarında tüketen araç, motor sesini duymak isteyenlerin 3000 devir ve yukarısına çıkmaları halinde biraz daha müsrifleşebiliyor. Ancak ortalamaya bakıldığında bir depoyla 700 km civarında yol katetmesi, benzinli bir motor için hiç de fazla görünmüyor.
Yol tutuşu sınıf ortalamalarında olan aracın süspansiyonu yumuşak denilebilecek türden. Dolayısıyla içeridekileri üzmüyor.
Kıssadan hisse. Suzuki, daha önce Swift, Boleno ve Liana’dan sonra Türkiye’deki sedan pazarına iyi bir dönüş yapmış görünüyor. Sonuçta bilinilirliği yüksek bir marka olarak da bu sınıfta taşıması gerektiği iddianın da farkında. İyi bir alternatif olabilir
NELERİ VAR?
SX4 Sedan 1.6
ABS, EBD, çift hava yastığı, yükseklik ayarlı direksiyon simidi, elektrikli ve ısıtmalı yan aynalar, elektrik kumandalı camlar, uzaktan kumandalı merkezi kilit, klima, direksiyondan kumandalı müzik sistemi, yol bilgisayarı, sis farları, alüminyum alaşım jantlar, içeriden açılabilen bagaj ve benzin kapağı.