“Aileyi tiyatroya kadın götürür”

Birce Akalay bu sezon ekranda “Siyah Beyaz Aşk”ın Aslı Çınar’ı, tiyatro sahnesinin “7 Kocalı Hürmüz”ü olarak çıkıyor izleyici karşısına. “Çalıştıkça ve yoruldukça iyi hissediyorum kendimi” diyen oyuncuyla Polenezköy’deki setinde buluştuk, orta oyunu, Hürmüz ve yeni dizisi hakkında konuştuk.

- Bu sezon sahnede “7 Kocalı Hürmüz”ü canlandırıyorsunuz. Hürmüz geçmişinde acılar barındıran biraz da erkeklere kızgın bir kadın. Nasıl bir his Hürmüz’ü yakından tanımak?

Hürmüz’ün zekasından etkilenmemek, Sadık Şendil o kadar ustaca yazmış ki, hayran olmamak mümkün değil. Aslında bu içten içe bir intikam öyküsü. Kadının fendi erkeği yener mi, yenmez mi? Ben de oynarken büyük bir haz duyuyorum. Benim Hürmüz’üm cazibesinin yanında biraz da sevimli aslında. Yıllardır büyük hayranlıkla izlediğim ve keşke bu düyaya erken gelseydim de içinde ben de olabilseydim dediğim “Hababam Sınıfı”, “Süt Kardeşler”, “Mavi Boncuk”, “Neşeli Günler” gibi bir çok eserin yaratıcısı Sadık Şendil’in yazdığı bir karaktere yeniden ruh üflemek benim için paha biçilemez. Bana bu imkanı verdikleri için geç tanıdığıma inandığım ustam Müjdat Gezen’e ve Türker İnanoğlu’na minnettarım.

“Cilveli olmayı beceremem”

- Hürmüz’ü canlandırırken başka enerjide bir Birce Akalay görüyoruz. Çok daha dişi, cilveli... Cilveli bir kadın olabiliyor musunuz?

Günlük yaşantıda bunu pek becerebilen bir kadın değilim. Hatta cilveden yoksun, erkek enerjisi yüksek bir kadınım. İkili ilişkilerde de amaca ulaşmak için araç olarak dişiliğin kullanıldığı, cinsiyetçi tavra karşıyım. Eşitlikçiyimdir sözün özü. Hürmüz ile sahnedeyken bambaşka bir kadın çıkıyor içimden, o Hürmüz benim Hürmüz’üm tabii ki ama o bambaşka bir kadın işte. Metin çok kıymetli bir rehber tabii, ama esas Müjdat hoca içimdeki Hürmüz’ü bulmamda bana en büyük rehber olmuştur.

- “7 Kocalı Hürmüz” uzun yıllardır tiyatroda varlığını sürdürüyor, defalarca beyazperdeye de uyarlandı. Zamansız olmasının sebebi nedir?

Antik Yunan’dan itibaren bir çok tragedyada, komedyada, çağdaş tiyatro metinlerinde, dünya sinemasında defalarca rastlarız kadının fendinin erkeği yenmesine... Çünkü bu hikaye her daim çalışır. Hele ki kadının zekası ve cazibesinin birleşmesi en büyük silahtır. Hürmüz de böyle bir hikaye; zamansız, ölümsüz, hayat varoldukça her daim izlenebilecek nitelikte. İşin en güzel yanı bunu Sadık Şendil’in yıllar yıllar önce ataerkil toplumda görmüş olması. Neredeyse tüm oyunlarının isimlerine dikkat edin. (Bu bilgiyi Müjdat hocadan öğrenmişimdir) “Kanlı Nigar”, “İnatçı Gelin”, “Kocamın Nişanlısı”... Çoğu, kadın üzerine kurulmuş hikayeler. Sebebi sorulduğunda da büyük ustanın verdiği cevap şöyle olmuş: “Bir evde aileyi kadın tiyatroya götürür” Doğru değil mi?

- Hürmüz’ü ilk oynayanın Suna Pekuysal olduğu söyleniyor, daha sonra Türkan Şoray, Ayten Gökçer. Sizin aralarından örnek aldığınız isim oldu mu?

Adını saydığınız isimlere bir dönüp baksanıza, nasıl örenk almaz ki insan. Üç isim de sanat disiplinleri, başarı öyküleri ve varlıklarıyla hepimiz için örnek teşkil eder. Hürmüz’e hayat verişleri de birbirinden farklıdır eminim. Ben Suna Pekuysal ve Ayten Gökçer hanımefendilerin Hürmüzler’ini izleyemedim maalesef. Ayten hanım’ın oyundan çok az görüntüsü var. Fakat Türkan Hanım’ın Hürmüz’ünü izledim pek tabii. Zaten hangi kadın vardır ki bu üç kadına hayranlık hissetmesin. Türkan hanım prömiyerden önce Müjdat ağabeyle tebriklerini iletmiş, oyunumuzu izlemeye gelecekmiş. Karşımda görünce ne hissederim şu anda tahayyül edemiyorum.

- Hem dizi seti hem tiyatro derken sizin için yoğun bir sezon. Nasıl dinleniyorsunuz?

Tiyatro yıllardır yapmak istediğim bir şeydi. Artık içimdeki sahne oyunbazını çok özlemiştim. Fakat hep korkmuştum acaba ikisi aynı anda olur mu? Mükemmeliyetçiyim de biraz ondan da hasıl oldu bu endişe yıllarca. Fakat bu yaz Müjdat ve Türker ağabey bana “Yapıyorsun” deyince tek kelime edemedim. Hemen akabinde “Siyah Beyaz Aşk”ı okudum. O da uzun zamandır okuduğum en sürükleyici dramlardan biri oldu. “Tamam” dedim kendi kendime zamanı geldi demek ki artık yapmak lazım. Bu kadersel zamanlama var ya işte bu sana öyle bir enerji yüklüyor ki, çalıştıkça, yoruldukça iyi hissediyorsun kendini. Klasik olacak ama inan ki gerçek; sahnede oyun sonunda duyduğum,gördüğüm alkış,diğer yandan dizimizin aldığı beğeniyi her fırsatta okumak,seyircimizden hissetmek,bu mutluluk beni dinlendirmeye yetiyor. Bir de ailem,sevdiklerim ve biraz uyku...

“Sezona kapalı gişe başladık”

- Sezon boyunca hangi tarihlerde ve nerede izlemek mümkün olacak “7 Kocalı Hürmüz” oyununu?

Kapalı gişe başladık çok şükür, böyle devam edersek sezon sonuna kadar oynayacağız diye düşünüyorum. Maslak Tim Show Center’da haftada bir gün oynuyoruz fakat günümüz sabit değil. Tarihleri ise Biletix’ten öğrenmek mümkün. Turne yapmamız şimdilik pek mümkün görünmüyor çünkü döner sahne kullanıyoruz. Şehir dışından soran sevenlerimiz için biraz üzücü bu haber biliyorum ama belki bir gün şartlar değişir. Müjdat hocanın sağı solu belli olmaz..

“Zaman, aşktan daha kuvvetli ve affedicidir”

- Aynı zamanda bu yıl “Siyah Beyaz Aşk” dizisiyle de seyirci karşısındasınız. Dizinin sloganlarından biri “Aşk bütün kötülükleri temize çeker”. Katılıyor musunuz?

Aşk izafi. Yani yaşayan kişiye göre değişiyor. Her daim söylerim, hepimizin parmak izi farklıdır ve o parmak izleri kadar farklı yaşanır aşk. Kimisine göre affedicidir, kimisi aşk için canına kıyabilir. Aşk kimi insanda kontrolsüz bir güç haline dönüşebilir kimisi içinse dünyanın en dingin en huzurlu yeridir. Ben haddim olmayarak affedici bir insanım daha doğrusu kötüyü kalbimde, sırtımda taşımayı tercih etmiyorum. Hayata, yaşamaya aşığım, deneyimlemeyi seviyorum. Bu yeküne aşk da dahil tabii. Fakat aşkın dahi bazı kötülükleri temize çekebileceğine pek inanmıyorum. Hayat ve geçip giden zaman ancak bunu yapabilir çünkü bu ikisi benim için aşktan daha kuvvetli ve affedicidir.