14.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bir arkadaşım çocuklarıyla birlikte annelerinin mangalda hazırladığı köfteleri yerken, evin küçük oğlu birden anne ve babasına şöyle bir soru yöneltir: "Baba, bu köfte neden yapılıyor?" Arkadaşım o anda ne yapacağını şaşırır ve sözü dönüp dolaştırıp, "Kasaptan malzeme alıyoruz, bakkaldan baharat, biber, tuz gibi şeyler... Sonra annen kurumuş ekmekleri ufalayıp, bunlardan köfte yapıyor. Biz de mangalda pişiriyoruz," diyor. Anne öylesine şaşkına dönüyor ki, neredeyse dili tutuluyor ve bir süre verecek yanıt bulamıyor. Sonunda beni aradılar, ben de, "Arkadaşları arasında kendi kendine öğrenmesinin daha doğru olacağını," söyledim onlara. Kendimce bunun doğru olduğunu düşündüm.
Bugün de bu yazımla ilgili çalışma yaparken, hep bu geçti aklımdan. Çünkü, "Bütün çocukların en az 12 yaşına kadar etle beslenmeleri gerektiğini," söyleyen doktorlara ben de inanıyorum.
***
Et yemeyenlere vejetaryen denir. Ama bunlar da kendi aralarında ayrı ayrı sınıflanırlar. Bazıları yalnızca et yemez. Bazıları etin yanı sıra hayvanlardan elde edilen süt, peynir, yumurta, yağ gibi hayvansal besin maddelerini de yemez. Bunlara, "vegan" denir. Et yemeyip yalnızca hayvansal gıdalarla beslenenlere, "lakto vejetaryen" adı verilir. Yalnızca yumurta yiyenlere de "ovo-lakto vejetaryen". Süt, yumurtanın yanı sıra yalnızca balık tüketenlere de "pesketaryen"...
Bu beslenme biçimi sonunda öylesine çeşitlenip, karmaşık bir biçime dönüştü ki, işin sonu, köküyle söküldüğü için havuç yemeyenlere kadar vardı.
***
Vejetaryenlik Hindistan'dan Batı'ya taşınan bir anlayış biçimi. Kimi bilim adamlarına göre insanlar eskiden iki türdü. Aynen sizlerin çok yakından bildiği dinozorlar gibi: Bir grup etle, bir grup da otla besleniyordu. Anlaşılan sonunda aralarında bir anlaşmaya varmış olacaklar ki, bugün dünyamızda insanların çoğunluğu otla eti bir arada yiyor.
Bence vejetaryenliğin çıkış noktası hayvan sevgisinden ve kendine benzeyen, acı çeken, hisseden birini insanoğlunun yemek istememe düşüncesinden kaynaklanıyor.
***
Yalnızca balık yiyenlerin çıkış noktaları, balıkların öteki hayvanlar gibi sinir sistemlerinin olmadığı düşüncesine olan inanç. Yani sinir sistemleri olmadığı için acı çekmedikleri düşünülüyor ve bu yüzden de öteki canlılardan ayrı tutulup yeniyor. Ayrıca balıkların besin değeri oldukça yüksek. Büyüklerimiz, "Balığın içinde fosfor olduğunu, bunun da beynimiz için çok yararlı bir madde olduğunu," sık sık söyleyerek, balık yememizi önerirler. Ama son zamanlarda balıklar üzerine yapılan araştırmalar onların da acı çektiğini gösteriyor.
Doğrusunu isterseniz, benim de yalnız balık yeme gerçeğim buna dayanıyordu. Şimdi gerçeği öğreninceye kadar yemeyi sürdüreceğim. Ama çocuklar ne olursa olsun, büyüme çağında et, sebze ve sevip sevmedikleri her yemeği yemek zorundalar.
***
Dünyada et yemeyen pek çok ünlü bilim adamı, yazar ve sanatçı var. Örneğin Albert Einstein, Charles Darwin, Isaac Newton, Franz Kafka, Leo Tolstoy, Montaigne, Voltaire, Shakespeare, Bernard Shaw, Pisagor, Leonardo Da Vinci, Gandi, Madonna, Michael Jackson gibi...
***
Albert Einstein: "Dünyada hayatta kalma şansını, hiçbir şey vejetaryenliğe adım atmak kadar yükseltemez." n