Pazar ’Ayıp yerlerini ört, yeter’

’Ayıp yerlerini ört, yeter’

10.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zekeriya Beyaz, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olunca, bir sene önce yayımlanan kitabı tartışılmaya başlandı. "İslam ve Giyim Kuşam" adlı eserin içinde yer alan çıplak göğüslü kadın resmi, radikal İslamcıların tepesini attırdı

’Ayıp yerlerini ört, yeter’

’Ayıp yerlerini ört, yeter’

Zekeriya Beyaz, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olunca, bir sene önce yayımlanan kitabı tartışılmaya başlandı. "İslam ve Giyim Kuşam" adlı eserin içinde yer alan çıplak göğüslü kadın resmi, radikal İslamcıların tepesini attırdı

ÖNAY YILMAZ

İslam’da giyim kuşamı inceleyen "İslam ve Giyim Kuşam" adlı kitabı yaklaşık bir yıldır piyasada olan ama her nedense yeni gündeme gelen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, yeni bir tartışmanın odak noktası oldu. Zekeriya Hoca, kendi deyimiyle "sosyolojik açıdan" ele aldığı kitabında, özellikle yer verdiği kara kalem göğsü çıplak kadın resmini 30 yıldır yayınlanmayı düşünmüş. Bu resim bazı dini çevrelerce büyük tepki alsa da, Beyaz bundan oldukça memnun. Müslüman kadınların göğüs altından diz kapağına kadar örtünmesinin dinen gerekli olduğunu böylesine radikal bir resimle anlatan Beyaz, "Böylesine cesur nasıl yayınlayabildiniz?" şeklindeki sorumuzu, "Artık günümüzde koşullar oluştu diye düşünüyorum" diye yanıtlıyor.
Müslüman kadınların toplum içinde gezerken veya namaz kılarken sadece göğüs altından diz kapağına kadar olan bölümün kapalı tutulmasının yeterli olduğunu, başörtüsünün devletle çatışma aracı olmasının bilgisizlikten kaynaklandığını, devlete kafa tutmanın Kuran’a ve Hz. Muhammed’e karşı gelmek anlamına geldiğini, Kuran’da tesettüre yer olmadığını, bunun tamamen uydurulduğunu anlatan Beyaz, bu kitabı nedeniyle şimşekleri bir hayli üzerine çekti. Bir kesim dinci basın Beyaz’ı kara listeye alarak onu hedef alan yayınlara başladı.
Beyaz’ın kitabı çıkalı bir hayli süre olmuştu ama, her nedense yeni gündeme gelmişti. Beyaz geçtiğimiz pazartesi günü M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’na getirilmişti. Dekanlığa getirilişiyle kitabının eleştiriye uğramasının aynı günlere getirilmesi dikkat çekiciydi.
• Bu kitabı neden yazma gereği duydunuz?
Böyle bir sorun vardı Türkiye’de. Giyim kuşam konusu, sosyal, dini, hatta hukuki, kanuni bir sorun haline gelmişti yıllardan beri. Bu konuda çok geniş kapsamlı tartışmalar, çekişmeler söz konusuydu. Dolayısıyla bunlara bir cevap olsun, çözüm getirsin düşüncesiyle yazdım.
• Mesajınız neydi, neyi anlatmak istediniz?
İslamiyette giyim kuşam, toplumların örflerine, adetlerine, geleneklerine, iktisadi şartlarına ve iklimlerine bırakılmıştır. Allah’ın insanları, bu derece ayrıntıya varan davranışlarına ait bir hüküm koymadan, kulların kendilerine bıraktığını ifade etmek istedim.
• İslama göre nasıl kıyafetler olmalı?
Kadın ve erkeklerin giyim kuşamları güzel, asil ve müzeyyen, süslü alımlı olmalıdır. Mümkün olduğu kadar güzel giyinmelidirler. Özellikle bayanlar için kişilik sergileyen, seksi davet eden kıyafetler değil de, olgun, hanımefendi, toplumsal kabul gören kıyafetler olmalıdır.
• Örtünme olayı tamamen sosyolojik ve psikolojik nedenlere mi dayanıyor?
Kuranı Kerim’de tesettür ifadesi yoktur. Kuran’da bay ve bayanların ayıp yerlerinin örtülmesi farzdır. Onun dışında tamamı örf ve adete bırakılmıştır. Bizim müslüman Türk toplumunun kıyafeti tarihten beri zamana, şartlara göre değişegelmiştir.
• Kitabınızda örtünmenin aslında cinsel intikam duygusunu örtme olduğunu anlatıyorsunuz.
Bildiğiniz gibi geçmişte çok eşli bir dönem yaşandı. Kocası ikinci bir hanımla evlenen kadın, kendisine haksızlık, zulüm yapıldığına inanacaktır. Eşitlik ve mütekabiliyet duygusunun gereği olarak, o kadında kocasına karşılık vermek hissi, yani cinsel intikam duygusu uyanacaktır. Evet üzerine evlenilen kadında uyanan cinsel intikam duygusunu hisseden erkek de tabii olarak korku ve kıskançlık duygusuna kapılacak ve ona karşı önlem almakta gecikmeyecektir. Kadını aşırı biçimde örtünmeye, bütün vücudunu gözlerden saklamaya ve mümkün olduğu ölçüde eve kapatmaya yönelecektir. Bunu yaparken de dini motifler kullanılacak, bir kısım ayetler zorlama yorumlarla da olsa, konu tam bir islami görünüm ve hüküm haline gelecektir. Evet mekanizma böyle işlemiş, böyle gerçekleşmiştir.
• Size karşı çıkanlar oldu mu? "Bunları neden yazdınız?" diyen...
Bize sataşan özellikle çok aşırı bir gazete var. O ısrarla geldi röportaj yapmak istedi. Geldiler, hınçla sorular sordular. Nazikçe cevaplar verdik. Sonunda saygı gösterdiler ayrıldılar. Ve yayınlamadılar. O tür gazeteler, televizyonlar, radyolar bu konuya dönüp bakmadılar. Daha doğrusu ilgilenmeyi uygun görmediler.
• Peki tehdit aldınız mı?
Evet. Birtakım insanlar telefonu açarak sövüp saydılar. Ama ciddiye almadım.
• Kitabınıza bilinçli bir müslümanın isyanı denilebilir mi?
İsyan olarak yorumlanabilir. Müslüman cariyenin kıyafetini ortaya koyan bir kara kalem resim vardı. O resmi yayınlamaya aşağı yukarı 30 yıl önce karar verdim. Şartların oluşmasını bekledim.
• Şartlar sizce oluştu mu?
Elbette. Anlayacak, dinleyecek, bize hak verecek öyle bir ortam şimdi mevcuttur.
• Hangi kaynaklardan yararlandınız?
Kuranı Kerim, bütün hadis ve fıkıh kitapları, elimize ulaşabilmiş islami eser ve kaynaklar, bunun dışında sosyal kitaplar.
• İslam pek iyi anlaşılmamış anlaşılan...
Tarih içinde oluşmuş yanlışlar var. Biz Osmanlı döneminde gece gördüğümüz rüyaları bile dine göre yorumlardık. Ama Osmanlı yıkıldı. Bütün müslüman ülkeler çöktüler. 1920’lere geldiğimizde dünyada müstakil müslüman devlet kalmadı aşağı yukarı. İlk defa rahmetli Mustafa Kemal önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
İslam anlayışı doğru olsaydı islam ülkeleri yıkılmazdı. Dolayısıyla bugünün en zengin ülkeleri müslümanlar olurdu. Halbuki bugün biz müslümanlar el açar durumdayız. Atatürk sayesinde bu hurafelerden biraz uzaklaştık ve belli bir kalkınma mesafesi yakaladık. Demek ki biz İslami yanlışlarımızı ne derece düzeltirsek o derece kalkınacağız. Haşa bu İslam’dan uzaklaşmak değil gerçek İslama dönmektir.

NE DEDİLER?
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi
"Kitabı iyi bulmadım. Bir kere bu kitapta bazı resimler var. Son derece garip. Ben bunları cariyenin örtünmesi bu kadardır diye yanlış rivayetler olarak ele alıyorum. İslamın özünü ilgilendirmeyen, sivri akıllıların zamanında söylenmişti ama şimdi hiçbir mezhepte zaten bu şekilde namaz kılınabilir diye birşey yok. Ama bir de resmini yaparak, sanki erotik bir yayınmış gibi göğüsleri çıplak, önünde peştemal gibi bir şey olan genç bir kız resmi, böyle dini bir kitapta yakışık alacak şeyler değil. Bu kitapta ayrıca, siyasilere, bugünün güç sahibi kişilerine bir yakınlaşma, başörtülü kadınlara bir yüklenme var. Ancak bana göre de islamda başörtü takmak zorunlu değildir."

Abdurrahman Dilipak (Akit Gazetesi Yazarı)
"Bunlar birtakım alimlerin yorumları. Zekeriya Beyaz yazdı diye o öyle olmaz. Bunlar dini dejenere etmeye yönelik şeyler, amcam kadın olsaydı halam olurdu gibi. Zekeriye Beyaz’ın yorumları öyle olabilir. Ama o öyle düşünüyorsa ben de farklı düşünme hakkına sahibim. Niye böyle yaptığının, yazdığının sebebini bana, Kuran’a göre mantıklı olarak anlatabiliyor mu ben buna bakarım. Bunlar Yaşar Nuri falan halkın din konusundaki cahilliğini istismar ediyorlar. Modern din, çağdaş din diye yazık ediliyor. Dini, kendi siyasal, toplumsal modeli için kullanıyorlar. Türkiye’de maalesef son zamanlarda böyle bir dejenarasyon süreci yaşanıyor"

Kitaptan...
• Biz başörtüsüne değil, başörtüsünün devlete ve düzene karşı mücadele aracı yapılmasına karşıyız.
• İslamiyete göre yani Nisa suresine göre devlete itaat Allah’a itaattir. Devlete başkaldırmak ise Allah’a da başkaldırmaktır.
• Başörtüsü ve tesettür manası çıkarabilmek için ayetlerin anlamını değiştiriyorlar, günah işliyorlar.
• Başörtülü de namuslu, başı açık da namuslu ve şereflidir.
• Başörtüsünü RP siyasallaştırmıştır.
• Türkiye’yi İran’laştırmak isteyen Merve’lere fırsat verilmemeli, verilmeyecektir.



PAZAR