PazarDenktaş'ın "Rauf" halleri

Denktaş'ın "Rauf" halleri

01.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gazeteci-yazar Nur Batur, "Rauf Denktaş: Yeniden Yaşasaydım" adlı kitabında Denktaş'ın insani yanlarını, yani trajedilerini, mutluluklarını, kahırlarını, sevinçlerini anlattı

Denktaşın Rauf halleri

Küçük Rauf annesini sadece resimlerinden tanıdı. Neden babası ona hiç annesini anlatmıyordu ki?Neden onu büyüten anneannesi, annesinden hiç bahsetmek istemiyordu? Neden odaya girdiği zaman yaşlı gözlerini silip hemen susuyordu?Küçük Rauf kapı aralıklarından duymaya çalışırdı konuşulanları... Duydukları içini yakardı.Bir kez kapı aralığından konuştuklarını dinlerken 'Rauf'u doğurdu ve öldü mü?' demişti yaşlı kadın...Rauf yıllarca yanıt aradı kafasındaki dehşet verici soruya: 'Annemi ben mi öldürdüm?'"Küçük Rauf, KKTC'nin Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan başkası değildi. Kıbrıs davasının güçlü önderi olarak tanıdığımız Denktaş'ın insani yanlarını; yani trajedilerini, mutluluklarını, kahırlarını, sevinçlerini gazeteci-yazar Nur Batur'un "Rauf Denktaş: Yeniden Yaşasaydım" adıyla Doğan Kitap tarafından yayımlanan kitabından öğreniyoruz. O sırada küçük Rauf ise her şeyden habersiz yandaki odada uyuyordu. Annesi onu 27 Ocak 1924 gecesi dünyaya getirmişti... O henüz 18 aylıktı. Ve bütün hayatını derinden sarsacak olayın farkında bile değildi. Batur ile Ankara'daki evinde, Denktaş'ı ve kitabını konuştuk. Batur kitabının devamı olacak yeni bir eser için çalışmalara başlamış. "Tarihte iz bırakmış liderlerin yaşamlarını anlatan çalışmalar her zaman ilgimi çekti" diyen Batur, Denktaş'ın biyografisini yazmasının öyküsünü şöyle anlatıyor:"Denktaş ile ilk defa, küçük bir gazeteci grubunun içinde 1981 seçimlerini izlemek için Kıbrıs'a gittiğimde tanıştım. O zaman diplomasi muhabiri olarak Milliyet'te çalışıyordum. Denktaş ile birlikte Kıbrıs'ın köylerini dolaştık. Arabasını kendi kullanıyordu. Köylere gidiyorduk, bir kahvenin önünde halka konuşuyordu. Halk ona çok sıcak yaklaşıyordu. Halkın içinden çıkmış bir liderdi. Denktaş'ı bu köy ziyaretlerinde doğal haliyle tanıma imkanım oldu.1988 ve 1989 yıllarında müzakereleri izlemek için birkaç defa yine Kıbrıs'a gittim. Bir defasında Rum Kesimi'ne giderek dönemin Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Yorgo Vasiliu ile görüştüm. Vasiliu bir mesajını Denktaş'a iletmemi söyledi. Benim oradan KKTC'ye geçişim sorunlu oldu. Önce sınırdan bırakmadılar. Sonra Vasiliu'nun devreye girmesiyle sınırı geçebildim. Denktaş'a mesajı ilettiğimde gülümseyerek bana, 'Vasiliu'yu sen tanımazsın... O, Eskimo'ya buzdolabı bile satar' dedi.O andan itibaren Denktaş'ın biyografisini yazma düşüncesi ben de oluştu. Yani, bu çalışmanın neredeyse 20 seneye uzanan bir arka planı var. Kendisiyle farklı zamanlarda uzun uzun görüşmelerim oldu. Ayrıca eşi Aydın Denktaş ve çocuklarıyla görüştüm. O dönemi içinden yaşayanların anılarını okudum. ABD belgeleri üzerinde çalıştım. Demirel ve o dönemde görev yapmış çok sayıda eski büyükelçi ile görüştüm. Rauf bey hayatı boyunca günlük tutmuş. Bunlar 6 bin 550 sayfa ve 12 ciltte toplanmış. Bunları okudum. Satır aralarında insani yönüyle ilgili bazı ayrıntıları buldum.Denktaş ile Kıbrıs bir anlamda özdeşleşmiş. Biyografi yazarken Kıbrıs'ın çok önemli bir döneminin tarihini de yazmış oldum. Kitabı bir film senaryosu gibi hayal ettim. Ama gerçeklere belgelere bağlı kaldım. Çok az yerde hayal gücümü kattım." "Hayatı boyunca günlük tutmuş" 18 aylık bebekken annesini yitiren Denktaş, 16 yaşında da babasını kaybetmiş. Denktaş baba olunca da, zaman içinde üç çocuğunu, Dilek, Münir ve Raif'i toprağa vermiş. "Ölen üç çocuğumuzun da matemini yeterince tutamadım. Ağlamak istedim, ancak ağlayamadım. Duygularımı dışa belli etmemek bende, içinde buluduğumuz durum nedeniyle olacak bir karakter özelliği haline gelmişti" diye günlüğüne not düşen Denktaş'ın, Nur Batur yalnızca trajedilerini, dava adamı olarak mücadelelerini değil hayatındaki mutlu ve özel anları da kitabında yansıtmış. Denktaş'ın kitapta, 1939'da henüz 15 yaşındayken İngiliz okulunun Londra'ya düzenlediği gezide ilk öpüşmesi şöyle anlatılıyor:"Danslı bir parti yapıldı. Kızlar bizi dansa kaldırıyordu. Bir kızı bırakıp diğerini alıyorduk. Sıkıntıdan ve hazdan kırılıyorduk. Kadın-erkek ilişkilerindeki ilkelliğimizin cezasını ter dökerek çekiyorduk. Son dansı genç bir öğretmen bayanla yapıyordum. Dans bitti. 'Kiss me goodbye' diye komut verildi. Dudaktan öpme ve öpülme şokunu böylece Belford'da geçirdim."Batur, Aydın Denktaş ile de birden fazla ve saatlerce görüşmüş. Kitaba konulan fotoğrafların bir bölümünü birlikte seçmişler. Batur, "Aydın hanım gençliğinde çok kıskançmış. Rauf beyin sokakta başka kadınlara bakmasına hep tepki gösteriyormuş. Şimdi gülerek hatırlıyor tabii... Ama o dönem başının etini yiyormuş" diyor. Kitap için Aydın Denktaş'la da görüştü Batur, Denktaş ile ilgili şu değerlendirmede bulunuyor: "Rauf bey anne yokluğunu derin bir yara olarak hep içinde gizlemiş. Babasından ve dedesinden aldığı bir idealizm var. Bu güçlü bir idealizm. Ayrıca İngiltere'de eğitim aldığı için disiplinli bir düşünce sistemi de geliştirmiş. Denktaş hep yalnız bir çocuk olmuş. Sürekli okumuş ve yazmış. Babası da onu hep bu yönde teşvik etmiş. Kuran'ı ilk defa İngilizcesinden okumuş. Sonra Türkçesinden okuyarak karşılaştırmış. İnançları çok güçlü olan biri.Çok iyi bir hukuk birikimi var ve iyi bir müzakereci. Kıbrıs'taki Türklerin kimliklerini koruma ve ikinci sınıfa düşmeme mücadelesinin lideri. Rumlar içinde kişisel dostlukları olan da var, kişisel düşmanlıkları olan da... Mesela, Glafkos Klerides ile dost. Ama Makarios'a hep düşman olmuş. Irkçı düşmanlık yok onda. O bir mücadele ve dava adamı. Üç çocuğunu kaybetmiş. Bu çok acı bir olay. Ama Denktaş halkın önünde güçsüzlüğünü göstermemek için çocuklarının acısını hiç yaşayamamış." "İnançları çok güçlü biri" 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1963'te başbakanken dönemin CHP lideri İsmet İnönü ile Kıbrıs konusunda yaptığı tarihi görüşmenin içeriğini yıllar sonra Nur Batur'a aktardı. Kitapta bu görüşme şöyle anlatılıyor:"6 helikopterle mi müdahale yapılacaktı?2 çıkarma gemisiyle mi adaya asker taşınacaktı?6 kargo uçağıyla mı adaya çıkan askere lojistik destek verilecekti?Demirel, Genelkurmay Başkanı ile uzun uzun tartıştıktan sonra ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü ile konuşmaya karar verdi.İnönü, 1963'te de Kıbrıs'a müdahale kararı alan ama sonra uygulamayan savaş görmüş bir komutandı. Savaşın ne olduğunu bilirdi. Acaba şimdi ne düşünüyordu?İsmet Paşa başbakanlığa geldiği gün, kapı gazeteci ordusuyla sarılmıştı.Demirel, İsmet İnönü ile yaptığı bu tarihi görüşmenin perde arkasını ilk kez açıklıyor:'İnönü'yü davet ettim, geldi. Anlattım. 'Çıkarmaya hazırız' dedim. 'Şimdi' dedi, 'Evvela oradaki halk orayı vatan yapmaya karar vermelidir. Kıbrıs'taki halk emin değil' dedi. Aynen böyle...'Eğer bir halk oturduğu yeri vatan yapmaya karar vermezse, orayı muhafaza edemezsiniz' dedi.Evvela onlar bir karar versinler vatan yapmaya' dedi. Fedakârlık yapsınlar, mücadelenin içine girsinler' dedi.Bugün de o sıkıntılar devam ediyor.Sonra 'Bizim ordu deniz geçen bir harekat yapmamıştır. Türkiye'nin başarısızlığı Kıbrıs'ın kaybı demektir. Türkiye başarılı olmaya devam ederse Kıbrıs'ı nasılsa kurtarır. Ama Türkiye başarısız olursa Kıbrıs da batar Türkiye de batar... Onun için bir amfibik harekat emrini vermeden önce çok dikkatli olun' dedi.İnönü, çıkarken dedi ki: 'Sayın Başbakan nezaket gösterdiler, beni davet ettiler, ben de geldim fikrimi söyledim.'Ben bunu çok dürüst bir hareket sayarım. Çok büyük bir olay bu. Ben dedim ki: 'Bununla biz kavgalıyız ama bu adam büyük. Büyük adam bu' dedim..." İnönü'nün Demirel'e nasihati ABD'nin Ankara Büyükelçisi Hart, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in odasına girdi. Çağlayangil yalnız değildi. Yanında Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Zeki Kuneralp ile Kıbrıs ve Yunanistan işlerinin başında olan İlter Türkmen de vardı.Hart'ın elinde Washington'dan gece yarısı 2'de aldığı Başkan Johnson'un mesajı vardı.Büyükelçi önce mesajı okudu, sonra da masanın üzerine yazılı metni bıraktı.Bu kez Johnson, İnönü'ye gönderdiği mesajdan daha dikkatli bir üslup kullanıyordu. Yine de mesaj tatsızdı:"Birkaç gündür Kıbrıs'ta meydana gelen gelişmeler, çok vahim bir durum yaratmıştır. Gördüğüm kadarıyla, mesele, bir sorunla ilgili doğrular ya da yanlışlar değil, savaş veya barıştır. Kral Konstantinos ile Cumhurbaşkanı Makarios'tan da istediğim gibi, sizden de bölgenizin üzerine çöken savaş tehditini barışa çevirmenizi bekliyorum. Bu patlamaya hazır ortamda, bölgeye devriyelerin gönderilmesi, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'deki barış açısından fevkalade tehlikelidir. İçtenlikle..." İkinci Johnson mektubu

KEŞFETYENİ
Survivor Yusuf'tan olay sözler! 'Sırtımdan hançerledi'
Survivor Yusuf'tan olay sözler! 'Sırtımdan hançerledi'

Cadde | 17.05.2025 - 20:59

Survivor'da Volkan'la çıktığı düello finalini kaybetmiş, adaya veda etmişti. Yusuf Yıldız yarışma sonrası söyledikleriyle gündem oldu.