Siyaset Başbakan Erdoğan'dan Müjdat Gezen'e gönderme

Başbakan Erdoğan'dan Müjdat Gezen'e gönderme

08.02.2011 - 13:40 | Son Güncellenme:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’ye oy verenleri eleştiren sanatçı Müjdat Gezen’in sözlerine vurgu yaparak, partisinin grup konuşmasında yanıt verdi.

Başbakan Erdoğandan Müjdat Gezene gönderme

Otoriter rejimlere karşı olduklarını, milli iradeye ipotek koyan vesayetçi anlayışlara karşı olduklarını savunan Başbakan Erdoğan, "Şimdi birileri kalkmış islamla demokrasinin biraya getirilemeyeceğini ileri sürüyor. Demokrasi havarisi geçinen ülkelerin konu Ortadoğu olunca demokrasiyi bölge ülkelerine çok görmesi üzüntü vericidir" diye konuştu.

Haberin Devamı

Erdoğan, "Mısır’daki olaylardan asıl ders alması gerekenler her zaman olduğu gibi anlamaza yatıyor, anlamazdan geliyor on yıllardır bu ülkede statükoyu vesayeti elitizmi savunanlar millete göbeğini kaşıyan bidon kafalı dediler. Yüzde 60’a aptal diyenler ayna ya bakarsa kendi yüzlerini görecekler" dedi.

Bu sözlerden sonra AK Parti grup toplantısında büyük alkış koptu.

Erdoğan'ın konuşmasından diğer bölümler

SENİN HER YANIN ANAYASA HUKUKÇU OLSA NE YAZAR

Erdoğan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili açıklamalarını sert bir dille eleştirerek, savcıları göreve çağırdı. Erdoğan, "Ana muhalefet partisinin içine düştüğü durum, ana muhalefet partisi geçmişinden bugüne darbe şakşakçılığından vazgeçmedi ne yazık ki. Bugün de vazgeçmiyor. Bakıyorsunuz; sıfatı anayasa hukukçusu olan biri çıkıyor garip garip şeyler söylüyor. Senin her yanın anayasa hukukçusu olsa ne yazar. Bu tür kişiler akademisyen olamaz, hukukçu da olamaz bu tür kişiler olsa olsa elindeki anayasa kitapçığını ezberlemiş bir kişi olarak meydanda dolaşır" dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP’ye sert sözlerle yüklendi. CHP Genel Başkanı Batum’un, TSK’ya yönelik açıklamalarını, "Suç işlemiştir" diyerek değerlendiren Erdoğan sözlerine, Mısır’da yaşanan olaylara CHP’nin yaklaşımını örnek göstererek başladı.

Erdoğan, milletin 1950 seçimlerinde, 3 Kasım 2002’de özellikle 12 Eylül halkoylamasında siyasetçilere, statükoculara en güzel mesajı verdiğini, bu mesajı almayanların nereye tekabil ettiklerini artık görmelerini temenni ettiklerini söyledi.

-DARBE ŞAKŞAKÇILARI-

Halkın iradesini küçümseyenlerin her zaman darbe şakşakçılığı yaptıkları suçlamasını getiren Erdoğan Süheyl Batum üzerinden CHP’ye şu sözlerle yüklendi:

"Ana muhalefet partisinin içine düştüğü durum, ana muhalefet partisi geçmişinden bugüne darbe şakşakçılığından vazgeçmedi ne yazık ki. Bugün de vazgeçmiyor. Bakıyorsunuz; sıfatı anayasa hukukçusu olan biri çıkıyor garip garip şeyler söylüyor. Senin her yanın anayasa hukukçusu olsa ne yazar. Bu tür kişiler akademisyen olamaz, hukukçu da olamaz bu tür kişiler olsa olsa elindeki anayasa kitapçığını ezberlemiş bir kişi olarak meydanda dolaşır. Siyasete meydana çıkıyor siyaset böyle bir şey ve şu anda meydana çıkmış durumda. Siyasete girdiği anda kral çıplak. Ve şu anda kalkıp da TSK’ne yönelik ‘kartondan bir kağıtmış, ABD içini oymuş oymuş’ diye orduyu adeta Amerika’nın yönetimine idaresine vermiş bir havada gösterme anlayışı bir suçtur. Ve şu anda da Zonguldak böyle bir işi başlattı ama ben de buradan bu suç duyurusunu ilan ediyorum. Ben de buradan özellikle TSK’nin bizimle ilgili bir kuruluştur, dolayısıyla bu suç duyurusunu yapıyorum gereğinin yapılmasını istiyorum. Bu karşılıksız kalamaz. Karşılıksız kaldığı anda, TSK ile futbol topu gibi oynarlar. Bunun bedeli ödenmelidir. Ödetilmelidir kimse de buruda demokratik süreçle bunu iç içe koyamaz. Hiçbir zaman TSK’ni biz herhangi bir ülkenin yönettiği veya içini boşalttığı gibi bir yaklaşıma izin veremiyiz, karton kutuya prim veremeyiz. Buna yönelik adımların da savcılarımızın tarafından atılmasını gereğini birada özellikle vurguluyorum."

Haberin Devamı

-"KİMSE KIBRIS MÜCADELESİNİ KENDİ KÜÇÜK HESAPLARINA ALET ETMESİN"-

Haberin Devamı

Erdoğan, KKTC’deki gösterilerde açılan pankartlarla ilgili değerlendirmede bulunurken, muhalefetin konuya yaklaşımını da eleştirdi. Erdoğan, "Hiç kimse KKTC üzerinden istismara kalkışmasın, hiç kimse Kıbrıs mücadelesini kendi küçük hesaplarına alet etmesin.

Ana muhalefetiyle muhalefetiyle, kimse bu konuda bizimle yarış edemez. KKTC içinde Kıbrıs davasına değil, Kıbrıs Rum kesiminin ayak oyunlarına hizmet eden her türlü girişim karşısında bizi bulacaktır. Türkiye her zaman yavru vatanın yanındadır. Türkiye Kıbrıs meselesinde bir garantör ülkedir. KKTC’li kardeşlerine destek vermeye devam edecektir ama hiçbir spekülasyona da pirim vermeyecektir" dedi.

Açılan pankartların Kıbrıs Türkünün menfaatlerine zarar veren, Güney Kıbrıs’ın ekmeğine yağ süren bir mahiyette olduğunu kaydeden Erdoğan, KKTC idarecileri nezdinde gereken uyarıları yaptıklarını ancak, ana muhalefet ve muhalefetin her konuya olduğu gibi bu konuyu da istismar malzemesine dönüştürdüğünü öne sürdü.

Haberin Devamı

Erdoğan, hiçbir hükümet döneminde olmayan desteği KKTC’ye kendi dönemlerinde verdiklerini belirterek, "KTTC’ye siyasi ekonomik diplomatik anlamda en büyük destek şu 8 yıllık iktidarımız döneminde olmuştur. AK Parti iktidarı döneminde bu destek verilmiştir. Bizden önceki iktidarlar döneminde bu destek söz konusu değildir" diye konuştu.

Kıbrıs davasının en güçlü şekilde savunulduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, KKTC’nin elini her anlamda güçlendirdiklerini söyledi. Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Uluslararası platformlarda daha görünür hale gelmiş, diyalog noktasında aktif olmuştur. Kıbrıs’ta çözüm iradesi bu dönemde en güçlü şekilde ortaya konmuştu. Hiç kimse KKTC üzerinden istismara kalkışmasın, hiç kimse Kıbrıs mücadelesini kendi küçük hesaplarına alet etmesin. Ana muhalefetiyle muhalefetiyle kimse bu konuda bizimle yarış edemez. Uluslararası platformda KKTC’nin hakları bu dönemde olduğu kadar hiçbir dönemde konuşulmamıştır. Kıbrıs davası için hiçbir adım atmayanların ter dökmeyenlerin, Kıbrıs davasını kendi davası olarak görmeyenlerin şimdi çıkıp KKTC’yi hatırlamaları hem Kıbrıs Türkünün hem vatandaşların vicdanına havale ediyoruz. Bizim davamızdır asla bu davadan vazgeçmeyeceğiz. Çözüm ve haklarını korumak için hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz. KTTC için Kıbrıs davasına değil, güney Kıbrıs’ın ayak oyunlarına hizmet eden her girişim karşısında bizi bulacaktır. Türkiye her zaman yavru vatanın yanındadır. Kıbrıs meselesinde bir garantör ülkedir, Kuzey Kıbrıslı kardeşlerime destek vermeye devam edecektir ama hiçbir spekülasyona da prim vermeyecektir."

-MISIR VE TUNUS’TA YAŞANANLAR-

Erdoğan, AKP Grup toplantısında bir kez daha Mısır ve Tunus’ta yaşananlara değindi. Geçen hafta yine grup toplantısında Hüsnü Mübarek’e yönelik yaptığı çağrıyı hatırlatan Erdoğan, Mısır’dan gelen eleştirilere de yanıt verdi. Erdoğan, Mısır ve Tunus’ta yaşananları değerlendirirken, Filistin örneğini vererek şöyle devam etti:

"Bölgede meydana gelen her bir olay doğrudan ya da dolaylı bölgenin tamamını etkiliyor. Bu bölge halklarından birinin başı ağrısa burnu kanasa diğer halklarda da hissediliyor nitekim Filistin bunun en somut ve acı örneğidir. Hiç kimse Filistin meselesine bir iç mesele olarak bakma lüksüne sahip değildir. Filistin tüm bu coğrafyanın yüreğinde kanayan yaradır. Bir insanlık meselesi haline dönmüştür. Filistin bir iç mesele değilse nasıl hepimizin ortak meselesiyse tüm bu bölgede halkların talepleri beklentileri insanca yaşam arzusu da ortak meselemizdir. Biz meseleye insanlık merciinden kardeşlik zaviyesinden hak gözümüzle bakıyoruz ne kimsenin içişlerine karışmak isteriz ne de durumdan vazife çıkarırız ne de kendi kendimize gelin güvey oluruz. Ortadoğu savaşlardan, iç karışıklıklardan istikrarsızlıktan halkın sesine kulak vermeyen anlayışsızlardan çok çekti. Ortadoğu’daki milletlerin de iradeleri kıymetlidir. Bir açık hava hapishanesinde yaşayan Gazze ve Hamas bütün zor şartlara rağmen Mısır’ daki kardeşlerine ekmek ve su ulaştırıyor. Bu tablo çok önemli."

Siyasetten ekonomiden çıkar kaygısından tamamen azade olarak Mısır ve halkına tamamen kardeşlik hukuku içinde gönül bağıyla el uzattıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Ben geçen haftada ifade ettim halka rağmen halka karşı hiçbir iktidar ayakta kalamaz, iktidarların görevi halkın sesine haykırışlarına kulak verebilmektir. Uluslararası gözlemcilerin denetiminde düzenlenecek serbest ve adil seçimler yoluyla evrensel demokratik kurallara uygun yeni bir hükümete geçiş sağlanmalıdır. Seçim süreci derhal başlamalı ve kısa sürmeli. Geçici hükümet uzlaşma ile belirlenmeli" sözleriyle tavsiyelerde bulundu.