-Zaman zaman dile getirilen ve dün en açık ifadesini bulan ayrılma, bölünme, özerklik, öz yönetim, kanton yönetimi gibi fantezilerin, demokratik olgunluk içerisinde hareket eden toplumlarda bir karşılığının olmadığını ifade etmek isteriz.
-Başkalarının ölümü üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışanların sonu bellidir, bundan sonra da farklı olmayacaktır.
-Terör örgütünün yaptığı cinayetler ortadayken bunları adeta aklamaya çalışan, terörü, şiddeti estetize etmeye, güzel, şirin göstermeye çalışanların da abesle iştigal ettikleri ortadadır
-Örgüt önüne gelenin taşeronu olduğunu ilan etmiş durumda.
-Türkiye karşıtlığını siyaset yapmak zannedenler ancak başka ülkelerin ve örgütlerin birer piyonu olduklarını ilan etmektedirler. Türkiye'nin birlik ve beraberliğine kast eden bu tür girişimler bugüne kadar boşa çıkartılmıştır bundan sonra da boşa çıkacaktır" açıklamasında bulundu.
HİÇBİR ÜLKE BUNA İZİN VERMEZ
-Hiçbir ülke, vatandaşlarının bir terör örgütü tarafından terörize edilmesine, saldırıya uğramasına, evinin barkının işgal edilmesine asla izin vermez. Hiçbir demokratik ülke, ne adına olursa olsun sokaklarında hendek kazılmasına izin vermez. Hiçbir ülke, bir terör örgütünün siyasi hasepları nedeniyle toplum içerisinde husumet ekmesine asla izin vermez. Hiçbir demokratik ülke, hiçbir toplum, terör, şiddet, siyasi hoyratlık ve şehir eşkiyalığı yaparak mevzi kazanmaya çalışan terör örgütlerine ve onların uzantılarına izin vermez.
DEMİRTAŞ'IN SÖZLERİ
-Türkiye topraklarının mayası bellidir. Daha önce de bu topraklarda bu tür çok operasyon denenmiştir ve bunların hepsi boşa çıkmıştır. Bugün bu fantezileri dile getirenler, milletin kendilerine 1 Kasım'da verdiği ya da açtığı siyasi krediyi bu şekilde dağa ipotek ederek, örgütün vesayetinde siyaset yaptığını zannedenler aslında en büyük kötülüğü kendilerine oy veren o insanlara yapıyorlar. Bizim tabii ki milli iradeye saygımız var, o partiye oy verenlere de saygımız vardır ama zannediyorum, bu yapılan
son açıklamalar, her fırsatta terör örgütüne arka çıkma çabasını da bu vatandaşlarımız da gayet iyi, açık ve net bir şekilde görüyorlardır. Bu planlar tutmayacaktır, Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmeye kimsenin gücü yetmez"
DAEŞ CANAVARI ÜZERİNDEN...
-Suriye savaşının ortaya çıkarttığı şer aktörlerinden birisi olan DAİŞ'le mücadele bahanesiyle bölgede yeni bir siyaset inşa edilmeye çalışılıyor. Bu çok açık. Farklı ülkeler, örgütler DAİŞ'le mücadele bahanesiyle Suriye üzerinden farklı bir bölge siyasetini hayata geçirmeye çalışıyorlar. DAİŞ'le mücadelede kimin samimi olup olmadığını görüyoruz. Bugün DAİŞ'i bahane ederek Suriye'de Esed rejimini ayakta tutmaya çalışan onun ömür süresini uzatmaya çalışanlar aslında bilerek ya da bilmeyerek DAİŞ'in emellerine hizmet etmektedirler. Bugün Esed rejimi ayakta kalsın diye mücadele edenler aslında DAİŞ'le mücadelede samimi olmadıklarını tam tersine Daiş canavarı üzerinden kendilerine siyasi alan açmaya çalıştıklarını da açık şekilde ortaya koymaktadır"
RUSYA'NIN SALDIRILARI...
DAİŞ'le mücadele bahanesiyle Rusya'nın yaptığı hava saldırılarına baktığımızda yüzlerce sivilin ölümüne neden olmuştur. Ortada DAİŞ'le mücadele değil Esed rejiminin verdiği koordinatlar çerçevesinde ılımlı Suriye muhalefetine ve sivillere yönelik bir harekat yürütülmektedir. Bunun terörle mücadeleyle en ufak ilgisi yoktur"
(YPG İDDİASI) FİİLİ DURUM KABUL EDİLEMEZ
Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin Fırat'ın batısına geçtiği yönündeki iddialar sorulan Kalın, "Tışrin Barajı'nın DAİŞ'ten geri alınmasıyla ilgili yürütülen operasyon bağlamında haberler basına yansıdı. DAİŞ'in buralardan uzaklaştırılması bizim için olumlu bir şeydir. Buna bir itirazımız yok ama PYD, YPG veya benzeri bir yapının Fırat'ın batısında veya başka noktalarda fiili bir durum yaratması asla kabul edilemez. Bu ileride telafisi mümkün olmayan yaraların açılmasına neden olacaktır. Eğer bunlara bugün birileri DAİŞ'le mücadele başlığı altında göz yumarsa Suriye'yi bir arada tutmak mümkün olmaz. Burada etnik kimlik, dini, mezhep temelli çok derin ayrışmalar olur" dedi.
"İMZA KOYACAK NOKTAYA GELMİŞ DEĞİLİZ"
İsrail'le yürütülen müzakereler kapsamında kamuoyuna yansıyan mutabakatın detayları sorulan Kalın, "Devam eden bir müzakere süreci var. İsrail 3 şartı yerine getirmediği müddetçe Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir normalleşme olmayacaktır. 3 şart yerine geldiğinde ilişkilerin normalleşmesi için zemin oluşacak demektir. Birinci şart yerine getirildi, özür dilendi. Tazminatla ilgili mesafe alındı ama henüz imza koyacak noktaya gelmiş değiliz. Bununla ilgili müzakereler devam ediyor. Üçüncü şart var. Gazze ablukasının kaldırılması, hafifletilmesi noktasında şartımız var. Türkiye şartlarından vazgeçmiş, bu şartları değiştirmiş değil. İsrail üzerinden bir sızdırma yapılmış olması müzakerelerle ilgili haklı olarak kamuoyunda tepkiye yol açtı. Bu bizim arzu ettiğimiz bir şey değildi. Bunlar İsrail tarafının bir sızdırması olarak ortaya çıktı" dedi.
"POZİSYONUMUZDA HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Türkiye'nin Filistin konusunda pozisyonunun değişmediğini vurgulayan Kalın, "Türkiye'nin Filistin konusunda, Filistin halkının özgürlük mücadelesi konusundaki tutumu da açık ve nettir. Anlaşma imzalansa da imzalanmasa da Türkiye, Filistin halkının kendi devletine kavuşana kadar bu mücadelesinin yanında olmaya devam edecektir. 2 devletli formül hayata geçene kadar Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik söz konusu değil" ifadelerini kullandı.
KIRGIZİSTAN LİDERİNİN RUSYA'DAN ÖZÜR İSTEMESİ
-(Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev, Ankara'nın Rusya'dan özür dilemesi gerektiğini söylemesine ilişkin soru üzerine)
Bu en hafif tabiriyle son derece talihsiz bir açıklama. Türkiye'nin uluslararası hukuk açısından da kendi angajman kuralları açısından da haklı olduğunu bütün dünya biliyor, bütün dünya kabul etmiş durumda. 24 Kasım günü yaşanan hadiseden bugüne kadar
devlet, millet olarak ortaya koyduğumuz tavır ortadır. Son derece ciddi, samimi, sorunu çözmeye yönelik ama vakur bir duruş sergiledik. Buna mukabil Rus tarafının tahrik edici, kara propagandaya yönelen seviyesiz açıklamaları maalesef devam etti. Biz yine bu sorunun, müzakere yoluyla, diplomatik kanallardan çözülmesinden yanayız. Bu konuda bizim kapattığımız herhangi bir kapı söz konusu değil. Elbette karşı taraf da buna olumlu cevap verirse biz gerekli adımları atar, ilişkilerin normalleşmesi için yapılması gerekenleri de birlikte yaparız"