Siyaset Elde körük ülkeyi yangın yeri gibi gösteriyorlar

Elde körük ülkeyi yangın yeri gibi gösteriyorlar

27.02.2010 - 00:55 | Son Güncellenme:

Erdoğan: O gazetelerin patronlarına sesleniyorum; ‘Ne yapayım, köşe yazarı, hâkim olamıyorum’ diyemezsin. ‘Sen bunun sorumlususun arkadaş’ diyeceksin

Elde körük ülkeyi yangın yeri gibi gösteriyorlar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Ak Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda medyaya, yargıya, muhalefete ve kendi teşkilatına sert mesajlar verdi. Erdoğan’ın mesajları özetle şöyle:
MEDYA: DÜKKÂNDA SANA YER YOK: Talimatla manşet atan, Türkiye’yi bir yangın yeri gibi gösterip ellerinde körüklerle sağa sola koşuşturan medyanın tahriklerine gelmeyeceğiz. Cumhurbaşkanımızın başkanlığında üçlü bir zirve yaptık. Ona bile garip, çirkin yorumlar getiriyor ki akla hayale gelmez şeyler. Ya siz bu ülkeye yardımcı mı olacaksınız, yoksa bu ülkede hâlâ ortamı kızıştırmanın gayreti içinde mi olacaksınız? O gazetelerin patronlarına sesleniyorum; ‘Ne yapayım köşe yazarı, hâkim olamıyorum’ diyemezsin. ‘Sen bunun sorumlususun arkadaş’ diyeceksin. Bu ülkeyi, ekonomiyi germeye kimsenin hakkı yok. Buna biz de müsaade etmeyiz. Bir anda dengelerin ekonomik olarak ne hale geldiği ortaya çıkıyor. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın da feryat etmeye hakkın yok. Bir taraftan geleceksin hükümete vuracaksın, niye ücretler böyle diyeceksin, öbür taraftan ekonominin çökmesi için de köşe yazarlarınla, her şeyinle elinden geleni yapacaksın. Piyasalarda yüzde 6.5 puan düşüyorsa bunun sebebinin kimler olduğu ortada. Herkes fikrini söylemekte serbesttir. Ama o insanlara da o kalemleri teslim edenler aa derki; ‘Kusura bakma kardeşim bizim dükkânda sana yer yok’. Çünkü herkes vitrinine layık olanını koyar. Çünkü her zamankinden çok birliğe beraberliğe ihtiyacımız var.
YARGI: YAŞANAN İLERİ DEMOKRASİ: Biz hükümet olarak sadece yargıya yardımcı olmakla mükellefiz. Yetkilerimizi, sınırlarımızı biliyoruz. Yargıya da şunu hatırlatmak istiyoruz: Lütfen yürütmeye müdahale etmeyiniz, yürütmenin haklarına saygılı olunuz. Parlamentoda birisi şöyle dedi: ‘Başbakan dedi ki gensoru yalama oldu. Gensoru değil, hukuk yalama oldu’. Hukuk yalama olmaz. Siz yasaları yalama ettiniz. Yasalar yalama oldu. Türkiye prangalarından kurtulmak zorundadır ve kurtulacağız. Hiç kimsenin korkusu, endişesi, şüphesi olmasın. Hukuk işliyor, bağımsız yargı görevini yapıyor. Aksi ispat edilemediği müddetçe hiç kimse suçlu ilan edilemez. Ancak hiç kimse de hukukun üzerinde, imtiyazlı. hesap sorulamaz değildir. Soru işaretlerini, tereddütleri, ithamları ve iddiaları açıklığa kavuşturacak olan sadece bağımsız değil, bağımsız ve tarafsız yargıdır. Bugün olan normalleşmedir. Suyun yatağını bulmasıdır. İşleyen demokrasiden, hukuktan kimseye zarar gelmez. Yaşananlar ileri demokrasinin ayak sesleri, millet egemenliğinin güç kazanmasıdır. Yaşananlar vicdanların aslında rahatlaması, hukukun ve adaletin yansımasıdır. Kapalı kapılar ardında millet iradesini çiğnemek için plan yapanlar bundan sonra karşılarında hukuku göreceklerini görmelidir. Demokrasiyi çiğnemek arzusunda olanlar bundan sonra yaptıklarının yanlarına kâr kalmayacağını görmelidir. Yanlış yapanlar hukuk önünde hesap verecek.
MUHALEFET: MALTA DEĞİL TUNCELİ SÜRGÜNLERİNE BAKSIN: Malta sürgünlerini hatırlatanlar var (CHP Genel Başkanı Deniz Baykal). Bizimle ne alakası var bu işin? Malta sürgünlerini hatırlatanlar 1938’e dönsünler. Sayın İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki Tunceli sürgünlerine baksınlar. İlçe ilçe, köy köy bu ülkenin insanları nerelere, nasıl sürgün edilmişler ona baksınlar. Eğer daha ileri giderlerse bunların vesikasını da açıklarım. Bunlar elimizde mevcut. Çünkü bunlar sallandıkça, çırpındıkça eteklerinden bir şeyler dökülmeye başlıyor. Daha dökülecek çok şey var.
TEŞKİLATA: Teşkilatımdan hassasiyet istiyorum. Her bir arkadaşım partimizin temel ilkeleri çerçevesinde tutum takınmalı. Bakın geçen hafta iki milletvekili (‘fişleme ve kanı bozuk’ sözlerinden ötürü disipline gönderilen Avni Doğan ve Ahmet Aydoğmuş) arkadaşımızın sarfettikleri sözler kabul edilir sözler değildir. Lütfen ağzımızdan çıkanı kulağımız duysun, muhakemesini yapsın.

Haberin Devamı

‘Hedef; oligarşik vesayetten kurtulmak’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hedeflerinin her türlü oligarşik vesayet ilişkisinden kurtulmuş bir Türkiye olduğunu söyledi.
Erdoğan, dün akşam televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
“Ortaya koyduğumuz bu çağdaş ve küresel vizyon, ne yazık ki, Türkiye’yi bu vesayet çemberinin dışında düşünemeyen zihinler tarafından bir türlü anlaşılamadı. Ancak bu köhne anlayışlar, millet iradesinden doğan büyük değişim karşısında her geçen gün biraz daha marjinalleşti. Yakın geçmişimiz boyunca ülkeyi krizlerden krizlere sürükleyen bu zihniyet, kendi yanlışlarının faturasını daima milletimize ödetmiştir. Ama gün geldi, bıçak kemiğe dayandı, milletimiz ülkesinin geleceğine büyük bir kararlılıkla sahip çıktı”

Haberin Devamı

Elde körük ülkeyi yangın yeri gibi gösteriyorlar

57. YAŞINI KUTLADI
26 Şubat 1954 doğumlu olan Başbakan Erdoğan, dün 57 yaşına girdi. Erdoğan, ilk olarak, Subayevleri’ndeki konutundan makam aracıyla ayrıldıktan sonra Ak Parti Kavacık Subayevleri Mahalle Temsilciliği’nin önünde partili gençler tarafından alkışlar ve sloganlarla karşılandı. Gençler, Erdoğan’ın doğum gününü kutlayarak, üzerinde “Seninleyiz, beraberiz” yazan köstekli bir saat hediye etti. Erdoğan, gençlerle hatıra fotoğraf çektirdi. Erdoğan, daha sonra Ak Parti Genel Merkezi’ne gelerek Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katıldı. Erdoğan salona girdiği anda, “İyi ki doğdunuz, iyi ki varsınız Sayın Başbakanım” anonsu yapıldı. Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın ardından toplantının basına kapalı bölümünde salona sürpriz biçimde getirilen pasta, Erdoğan tarafından kesildi, ardından salondakilere servis edildi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, gazetecilerin Erdoğan’ın doğum gününü hatırlatarak görüşlerini sorması üzerine, “Doğum günü olduğundan eminsiniz di mi?” dedi. Erdoğan ile uzun yıllar siyaset yapan Arınç’ın Erdoğan’ın doğum gününü unuttuğu ortaya çıktı. Arınç, gazetecilerden, “Evet” yanıtını alınca, gülerek esprili bir dille, “Biliyormuş gibi yapayım o zaman” karşılığını verdi.