Ergenekon davasında zor karar

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen birinci Ergenekon davasının önceki gün yapılan 119. duruşmasında mahkeme heyeti, sanık ve avukatlarının taleplerini dinledi ve ara kararını açıkladı. Gece yarısı biten duruşmada Mahkeme Heyeti, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tanık olarak yazılı beyanına başvurulması talebini değerlendirdi. Heyet, Atasagun’un eski MİT mensubu olduğu dikkate alınarak, ilgili 2937 sayılı yasanın 29. maddesindeki şart yerine getirildikten sonra tanık olarak dinlenmesinin düşünülmesine karar verdi.
Yasada, “Görevin gizliliği ve Devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı hallerde MİT mensuplarının tanık olarak dinlenebilmesi, MİT Müsteşarının iznine bağlıdır” deniliyor.

İkinci kez tahliye istedi
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanıklar Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Muhammet Yüce, Selim Akkurt, Hikmet Çiçek ve Nusret Senem’in 19 Ekim Pazartesi günkü duruşmanın ara kararındaki gerekçeler doğrultusunda ikince kez tahliye edilmeleri yönünde oy kullandı. Ancak heyetteki iki üye hâkim, Şengün’ün tahliyeye yönelik oyuna karşı oy kullandı ve 9 kişinin tutukluluk halinin devamına oy çokluğuyla karar verildi. Heyet, duruşmayı 9 Kasım Pazartesi gününe erteledi.

Neden Şenkal Atasagun?
Ergenekon soruşturmasının temelinin oluşturan ve 2001 yılında Tuncay Güney’in ifadelerini de içeren dosyaların, 2003’te dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından bir dosya şeklinde Genelkurmay ve Başbakanlık’a yollandığı ortaya çıkmıştı

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey de Başbakanlık’a yollanan dosyada bulunan ve aralarında bazı eski genelkurmay başkanları, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, işadamları ve gazetecilerin de bulunduğu 69 kişinin isminin yer aldığı Ergenekon şeması nedeniyle, Atasagun hakkında “görevi kötüye kullanmak”, “TSK’yı alenen aşağılamak” ve “iftira” suçlarından dava açılmasını istemişti.
Suç duyurusunu inceleyen Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden de konuyu soruşturabilmek için Atasagun hakkında Başbakanlık’tan “soruşturma izni” talebinde bulunmuştu.

Atasagun’un sözleri
Atasagun, bu süreçte suç duyurusu konusunda, “Raporda benim de çok saygı duyduğum isimler vardı. Saçma sapan, ciddiye alınmayacak iddialar da bulunuyordu. Ancak raporu tutmadım, tutamazdım. Eğer tutsam, sümenaltı yapsam işte o zaman suç işlemiş olurdum. Teşkilat tarafından ve açık kaynaklardan derlenen bu raporu önce Genelkurmay Başkanlığı’na, ardından da Başbakanlık’a yolladım. Başbakan’dan bir isteğim var. Benimle ilgili mutlaka soruşturma izni verin. Hesabını vermeyeceğim hiçbir faaliyetim yok. Beni kimse lekeleyemez” demişti.
Ancak Erdoğan, bu talebine rağmen, Atasagun’un görevini yaptığı gerekçesiyle hakkında soruşturma izni vermemişti.
Savcı Abbas Özden de söz konusu raporu hazırlayarak, ilgili makamlara ulaştıran Atasagun’un görevini yaptığı yönündeki Başbakanlık’ın bu gerekçesini yerinde bulmuştu.