Siyaset Felaket değil, bekliyorduk

Felaket değil, bekliyorduk

11.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

AİHM'nin Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'nın açtığı davayla ilgili kararının yeni vakıflar yasasının amacıyla bir doğrultuda örtüştüğünü belirten Şahin, "Tazminattan kurtulmak için düzenleme şart" dedi

Felaket değil,  bekliyorduk

BAŞBAKAN YARDIMCISI ŞAHİN, AİHM KARARINI DEĞERLENDİRDİ: Vakıflardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'nın açtığı davada Türkiye'yi 910 bin euro tazminata mahkûm etmesini "beklediklerini", bunun "felaket" anlamına gelmediğini belirtti. Şahin, benzeri yüklü tazminatlardan kurtulmak için yasal düzenleme yapılmasının şart olduğunu söyledi. Şahin, "Bizim yeni vakıflar yasamızın amacıyla, AİHM'nin vermiş olduğu karar bir doğrultuda örtüşmektedir. Bunda sonra başka davalara da muhatap olmamak ve Türkiye'nin AİHM sözleşmesi paralelinde uygulama yapması zarureti karşısında yeni Vakıflar Yasası'nın bir an önce yürürlüğe girmesinde yarar olduğunu düşünüyorum" dedi. Şahin şöyle konuştu: "Yasamızda üçüncü şahısların mülkiyetindeki gayrimenkullerin cemaat vakıflarına iadesini öngören bir düzenleme yok. Bunu, iyi niyetli üçüncü şahısların hukukunun korunacağı düşüncesiyle, beynelmilel hukuk kuralının bir gereği olarak yasada öngörmedik. Bakanlar Kurulu'nda yol haritasını belirleriz. Vetolu yasayı aynen gönderilebileceğimiz gibi, AİHM'nin kararını da kapsayan bir düzenlemeyi ekleyerek Köşk'e gönderebiliriz. AİHM'ye de yasal değişiklik hazırlıklarımızın sürdüğünü bildiririz."Şahin, Hazine üzerindeki 124 ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ndeki 28 gayrimenkulün cemaat vakıflarına iadesinin yasaya ihtiyaç olmadan bir kararla mümkün olabileceğini, üçüncü kişilerdeki gayrimenkuller için yasal düzenlemenin şart olduğunu belirtti. Üçüncü şahıslar üzerinde bulunan gayrimenkullerin sayısının 300 civarında olabileceğini belirten Şahin, bunların cemaat vakıflarına iade edilmemesi halinde ödenecek tazminatı hesaplamanın kolay olmadığını söyledi. Yol haritası belirleriz Şahin, "Bir rakam veremem. Üçüncü şahıslardaki malların kimde olduğunu bilmiyoruz. Bu konuda ya AİHM'nin kararlarını kabul edersiniz ya kabul etmez, sonuçlarına katlanırsınız" diye konuştu. 'Rakam veremem' Cemaat vakıflarının 2 bin 396 taşınmazı, 1948 akar ve 451 hayratı, 260 da ibadethanesi bulunuyor. Hz. Meryem gibi "Namı müstear" ve "namı mevhum" olarak kayıtlı taşınmaz sayısı 35. 1936 Beyannamesi ile 124 taşınmaz Hazine'ye, 28 taşınmaz da Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçti. 2002'deki cemaat vakıflarına mal edinme olanağı sağlayan yasal düzenlemeden sonra, 4 cemaat vakfı 5 adet taşınmaz almak, 7 adet taşınmazı da satmak amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurdu. 2 bin 396 taşınmaz Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in üçüncü şahıslar dışındaki gayrimenkullerin cemaat vakıflarına devrini öngören geçici 7. maddeyi veto etmediğini belirten Şahin şunları söyledi:"Cumhurbaşkanı da 1936'dan sonra cemaat vakıflarının edinmiş oldukları mülklerin 1974 kararıyla ellerinden alınması sonucu ortaya çıkan durumun düzeltilmesi düşüncesinde. Vetolar, vakıfların şube açma, yardım alma konularında. Cumhurbaşkanı, veto ettiği maddeler içinde sadece vakıflarla ilgili davaların adli mahkemelerde görülmesi yerine, idari mahkemelerde görülmesi gerektiği noktasında haklı." 7. maddeyi veto etmedi Diğerlerinin gözü de AİHM kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'nın (FRELV) hissedarı olduğu gayrimenkullerle ilgili verdiği kararın ardından aynı davayla birleştirilen Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi Vakfı'nın (SPEHV) davasında henüz kararın açıklanmaması dikkat çekti. Ermeni vatandaşların SPEHV'ye bağışladığı gayrimenkuller hakkında bilgi veren vakıf avukatı Diran Bakar, AİHM'in 2005 yılında kendi davalarıyla FRELV'nin davasını birleştirerek ortak duruşma yaptığını, bu nedenle kararın birlikte açıklanmasını beklediklerini söyledi. Kendi kararlarının da kısa süre içinde aynı yönde açıklanabileceğini belirten Bakar, davanın Beyoğlu'nda 7 katlı bir bina ve Kadıköy'de ahşap bir evi bağladığını açıkladı. Bakar'ın verdiği bilgiye göre, İjeni Roman'ın 1955'te vakfa bağışladığı 2 katlı binayı SPEHV, ruhsat alarak 7 kata çıkardı ve kira gelirinden yararlanmaya başladı. Hazine, 1992 yılında vakfın 1936 beyannamesinde bu bina yer almadığı için dava açtı ve 1997'de mahkeme kararıyla bina vakıftan alındı. Bağışı yapan Roman'ın akrabasının bulunmaması nedeniyle bina Hazine'ye geçti. 1997'de vakıftan alındı Binada kiracı olarak bulunan Köfte Piyaz adlı lokantanın sahibi İhsan Aydoğan, 1998'de vakıftan kiraladıkları katın sonra Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne geçtiğini, kirayı bir devlet bankasına, Roman adına yatırdıklarını söyledi. Vakfın dava konusu ikinci gayrimenkulü olan Kadıköy'deki ahşap binayı, Ranus ve Şuşarnik Babikyan kardeşler 1967'de vakfa bağışladı. Hazine'nin 1992'de açtığı dava 1996'da tamamlandı. Kadıköy'deki bina da Hazine'ye geçti. Milli Emlak'a geçti 'Ölüm fermanı kalktı' Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı'nın (FRELV) AİHM'deki davasını yürüten avukat Gülten Alkan, vakfın yöneticileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, kararın sadece aynı durumda olup bağış yapan kişiye geri verilen vakıf malları için emsal teşkil edebileceğini, yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçen mazbut vakıflarla ilgisinin olmadığını söyledi. Dava süresince Türk devletinin hiçbir kurum ve kişisinden baskı görmediği için teşekkür eden Alkan, 1974'te Yargıtay'ın verdiği bir kararla gayrimüslim Türk vakıflarının yabancı vakıf olarak değerlendirildiğini ve bunun vakıfların ölüm fermanı haline geldiğini belirterek, "Bu kararla ölüm fermanı ortadan kalktı" dedi. Altan, yasalaşması beklenen Vakıflar Yasa Tasarısı'nın benzeri hukuki sorunları çözmesi konusunda şüpheleri olduğunu belirtti. FRELV'nın sadece iki gayrimenkulünün elden gittiğini belirten Altan, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı'nın 157 taşınmazının aynı şekilde el değiştirdiğini, ancak bu vakfın AİHM'ye gitmediğini söyledi. AİHM'nin verdiği 910 bin euro tazminatın, vakfın kaybettiği taşınmazların değerini karşılayamayacağını belirten Alkan, İşçi Partisi'nin Beyoğlu'ndaki binayı işgal ettiğini, 10-20 YTL gibi çok komik kiralar ödediğini iddia ederek, "Bu sömürü yıllardır sürüyor" dedi. "İşçi Partisi işgal etti"