17.06.2013 - 10:44 | Son Güncellenme:
Milli İradeye Saygı mitinginde 1 milyondan fazla kişiye hitap eden Erdoğan, günün sonunda Türkçe Olimpiyatları’nda Türkçe sevdalılarına seslendi. Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı, Fethullah Gülen de izledi. İşte Twitter’da Zaman gazetesi yazarı Bülent Korucu’nun paylaştığı Gülen fotoğrafı.
"3 haftada iki farklı tablo"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de son üç haftada birbirinden tamamen farklı iki tablo yaşandığını kaydederek, "Bir tarafta, taş vardı, sapan vardı, molotofkokteylleri vardı; diğer tarafta Türkçe vardı, türkü vardı, şiir vardı" dedi.
Başbakan Erdoğan, 11. Türkçe Olimpiyatları'nın Atatürk Olimpiyat Stadı'nda düzenlenen kapanış töreninde yaptığı konuşmaya, "Yakın ve uzak diyarlardan gelmiş sevgili Türkçe sevdalıları, sevgili öğretmenler, çok değerli hanımefendiler, beyefendiler" diyerek başladı.
Türkçe Derneği’ne, bu yıl 11’inci kez düzenledikleri etkinlik nedeniyle teşekkür eden Erdoğan, "Türkçe’nin güzelliğini, barış dili Türkçe’nin o süt gibi arı temizliğini bizlere hatırlatan, bizlere ayna tutan, bizlere bizi anlatan, dost ve kardeş ülkelerin sevgili çocuklarını kutluyor; elinize, dilinize, gönlünüze sağlık diyorum. Kendilerini Türkçe’ye adamış, kendilerini Türkiye’nin barış mücadelesini Türkçe olarak anlatmaya adamış, dönmek için değil, kutlu bir ideal uğruna yaşatmak için, mübarek bir ideal uğruna ölmek için yollara çıkmış sevgili öğretmenlerimizi tekrar tekrar tebrik ediyor; kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizler, haftalardır bize güzeli gösterdiniz. Sizler, bütün çirkinliklerin arasında, bize güzeli düşündürttünüz. Sizler, bozkırdaki fidan gibi; çölün ortasındaki vaha gibi, kuruyan dudaklarda bir damla su gibi, kararmış yüreklerde bir nebze merhamet, pörsümüş dimağlarda aydınlık bir ufuk gibi, en zor zamanlarda bize güzeli anlattınız, bize güzeli hatırlattınız. Üç haftadır Türkiye’de, birbiriyle taban tabana zıt, birbirinden tamamen farklı iki tablo, iki manzara, iki fotoğraf vardı. Bir tarafta taş vardı, sapan vardı, molotofkokteylleri vardı; diğer tarafta Türkçe vardı, türkü vardı, şiir vardı. Bir tarafta öfke vardı, nefret vardı, şiddet ve çatışma vardı. Diğer tarafta barış vardı, merhamet vardı, dostluk, dayanışma, kardeşlik vardı. Bir tarafta, öfkenin diline esir olmuş vandallar; diğer tarafta, gönül dili Türkçe'ye sevdalanmış yürekler, barış elçileri vardı. Bir tarafta hakaret vardı, sövgü vardı, tahammülsüzlük ve saygısızlık vardı; ama diğer tarafta sevgi vardı, aşk vardı, hoşgörü vardı, Yunus Emre’nin diliyle, 'Dövene elsiz gerek/Sövene dilsiz gerek' diyen engin yürekli gönül neferleri vardı."
Gerçek Türkiye manzarasının, gerçek Türkiye tablosunun bu olduğundan emin olunmasını isteyen Erdoğan, "Gerçek Türkiye fotoğrafı, işte buradaki fotoğraf, buradaki kadraj, buradaki karedir. Bu Olimpiyatlar 11 yıldır yapılıyor olabilir ama bu hareket, bu gönül davası, bu barış mücadelesi, 11 yıl değil, binlerce yıldır devam eden, binlerce yıldır dünyayı kucaklayan, kökü derinde, kökü sağlam, kökü ta Selçuklu’da, kökü ta Osmanlı Cihan Devleti’nde, kökü ta Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kurtuluş Savaşı’nda olan bir büyük hareket, bir büyük davadır. Dışarda, anlık zevkleri için sokakları ateşe verenler değil; işte burada, binlerce yılın kadim medeniyetini, bir dünya dili olan Türkçe’yi omuzlarında taşıyanlar, gerçek Türkiye mesajıdır bu" şeklinde konuştu.
- "Karşımda İbrahim Tatlıses var gibiydi"
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Yıkmak, insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en çolpa herifler de emin ol becerir/Sade sen gösteriver 'İşte budur kubbe' diye/İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye/Ama 'Gel kaldıralım' dendi mi heyhat o zaman/Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan/Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok!/Ya ne var? Bir kuru dil.. Siz buyurun, karnım tok" şeklindeki dizelerini okuyan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz yakıp yıkanlardan değiliz. Biz, kalpler kıranlardan değiliz. Biz, yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğunu bilenlerden, zora talip olanlardan, zor için memleket yollarına, zor için yeryüzünün patikalarına düşenlerdeniz. Biz, vandalların, barbarların, yağmacıların izinde değil; bu ülkeye hizmet edecek Süleyman'ları; bu ülkeyi imar edecek Sinan'ları yetiştirme mücadelesi içinde bir milletiz. Bizim derdimiz, Nil Nehri’nin kenarlarında dolaşan yeni Yunus Emre’ler yetiştirmek. Bizim derdimiz, Asya’nın, Afrika’nın uçsuz bucaksız çöllerine su verecek Mevlana'lar yetiştirmek. Bizim davamız, arkasında çil çil kubbeler bırakacak, topraklar değil, gönüller fethedecek gönül erleri yetiştirmek. Bizim meselemiz, Tuna’yla Nil’i, Amazon’la Volga’yı, Fırat’la Dicle’yi kucaklaştırabilmek. İşte bugün, bir kez daha bunun büyük coşkusunu yaşıyoruz. Dünyanın en uzak, en ücra köşeleriyle Türkiye arasında, tüm gönüller arasında, Türkçe üzerinden köprüler kurmanın iftiharını yaşıyoruz."
Sahne alan Iraklı gencin performansı için "Adeta karşımda İbrahim Tatlıses'i gördüm" diyen Erdoğan, Tatlıses'e de Allah'tan şifa diledi.
Erdoğan, "Bulgaristan'dan 12 yaşındaki yavrumuzu dinledim, baktım ki bir bambaşka. Dilinden değil adeta gönlünden, hücrelerinden geliyor, yaşıyor ve yaşatıyor. Kutluyorum, tebrik ediyorum. Hepsi birbirinden güzel, birbirinden başarılı. Bize bu iftiharı yaşattığınız, bize bu gururu yaşattığınız, tıpkı ecdadımız gibi, gönüller arasında bu güzel Türkçe köprüsünü inşa ettiğiniz için hepinize tek tek teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"Hepimiz, daha yaşanabilir bir dünya istiyoruz. Hepimiz barış istiyoruz. Hepimiz, çocukların katledilmediği, annelerin ağlamadığı, babaların çatışmalarda ölmediği, insanın ezilmediği, horlanmadığı, dışlanmadığı bir dünyanın özlemini, böyle bir dünyanın hasretini yüreklerimizde taşıyoruz" - "Barış mücadelesi, insanlık onuru mücadelesi, gönül mücadelesi zordur, engellidir, engebelidir. O yolda nifak tuzakları vardır. O yolda fitne tuzakları vardır. O yolda, dünyevi zevklerin cazibesi şeklinde görünen şeytan tuzakları vardır. Ama o kutlu yolda, davayı unutturup ihtirası; ukbayı unutturup dünyayı öne çıkaran nice münafık tuzağı vardır" - ''Biz, işte tüm bu tuzaklara karşı hep birlikte uyanık olacağız. Aldatan elbette olmayacak ama aldanan da olmayacağız"
Başbakan Erdoğan, lisanların farklı olabileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Lisanlarımız Türkçe olabilir, Kürtçe olabilir, Arapça, Farsça, Urduca, Boşnakça, İngilizce, Almanca, İspanyolca olabilir. Ama hepimiz Adem ile Havva’nın çocukları olarak, eğer istersek aynı dille, yani gönül diliyle konuşabilir, anlaşabilir, muhabbet edebiliriz. Hepimiz, daha yaşanabilir bir dünya istiyoruz. Hepimiz barış istiyoruz. Hepimiz, çocukların katledilmediği, annelerin ağlamadığı, babaların çatışmalarda ölmediği, insanın ezilmediği, horlanmadığı, dışlanmadığı bir dünyanın özlemini, böyle bir dünyanın hasretini yüreklerimizde taşıyoruz."
Başbakan Erdoğan, Hacı Bektaş Veli'nin "Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda. Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda. Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda. Arslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda" şeklindeki deyişini anımsattı.
Erdoğan, arslanlarla ceylanların dostça, gök kubbenin altında kardeşçe yaşadığı bir dünyanın hayali içinde olduklarını söyledi.
Herkesin kardeş bir dünya için mücadele ettiğini belirten Erdoğan, "Türk, Kürt, Arap, Farisi demeden, siyah ya da beyaz demeden, insanın, canın, insan onurunun öne çıktığı bir dünya hayal ediyoruz" dedi.
Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist demeden, Alevi, Sünni, Ortodoks, Katolik, Protestan demeden, ayrılıklara değil, ortaklıklara vurgu yapılan bir dünya hayal ettiklerini aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
"Farklılıkların bizi birbirimizden ayırdığı değil; farklılıkların bizi ilgiyle birbirimize yakınlaştırdığı, kucaklaştırdığı bir dünyayı hep birlikte özlüyoruz. İlahi mesajın emrettiği gibi, li tearefu, yani, 'tanışınız' emri mucibince, çatışmanın değil, tanışmanın, muhabbetin egemen olduğu bir dünyanın hasretini çekiyoruz. Böyle bir dünya için, böyle bir istikbal için mücadele elbette zordur. Barış mücadelesi, insanlık onuru mücadelesi, gönül mücadelesi zordur, engellidir, engebelidir. O yolda nifak tuzakları vardır. O yolda fitne tuzakları vardır. O yolda, dünyevi zevklerin cazibesi şeklinde görünen şeytan tuzakları vardır. Ama o kutlu yolda, davayı unutturup ihtirası; ukbayı unutturup dünyayı öne çıkaran nice münafık tuzağı vardır. Biz, işte tüm bu tuzaklara karşı hep birlikte uyanık olacağız. Aldatan elbette olmayacak ama aldanan da olmayacağız. Bizi selamete çıkaracak ipe sımsıkı sarılmak varken, ipi bırakanlardan, umudunu yitirenlerden, fitne ve nifakın tuzaklarına boyun eğenlerden asla olmayacağız."
Millet olarak sahip olunan en değerli hazinenin kardeşlik olduğuna işaret eden Erdoğan, "Bugüne kadar ne kazandıysak, kardeşlikle kazandık. Bugüne kadar ne yitirdiysek, kardeşlik hukukunu unutanlar yüzünden yitirdik. Biz, kardeşliğimize, kardeşlik hukukumuza inşallah halel getirmeyecek, gölge düşürmeyeceğiz. Güzel Türkçe ile, yeryüzünün en uzak diyarları arasında köprüler inşa ederken, Türkçe'nin sahipleri olarak kem sözü, gıybeti, dedikoduyu yanımıza asla iliştirmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Aşık Veysel'in "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece" dizelerini hatırlatan Erdoğan "Allah’ın izniyle, bir olarak, beraber olarak, iri olarak, diri olarak kardeş olarak, gideceğiz gündüz gece. Bir kez daha, 11. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nı tertip eden TÜRKÇEDER’i, öğretmenlerimizi, okullarımızı tebrik ediyorum" dedi.
Olimpiyatlar için Türkiye'ye gelen gençlerden, Türkiye’nin barış mesajlarını, dostluk, kardeşlik ve dayanışma mesajlarını ulaşabilecekleri herkese samimiyetle ifade etmelerini isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bize en zor zamanlarımızda farklı bir gündemi yaşatan ve bize bu yolu açan büyüklerimize umut olan, yüreklerimize su serpen, 'Türkiye'de güzel şeyler oluyor' dedirten, kardeşliklerini, dostluklarını en sıcak şekilde hissettiğimiz Türkçe sevdalısı misafirlerimize tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Türkiye’den ayrılarak, ülkelerine, şehirlerine, ailelerine dönecek kardeşlerime, yavrularımıza hayırlı yolculuklar diliyorum. Lütfen, arkadaşlarınıza, kardeşlerinize, anne babalarınıza bizim kalbi selamlarımızı iletin. Güzel bir gece, geceniz mübarek olsun. Geleceğiniz aydınlık olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun diyorum. Sizleri Allah'a emanet ediyorum."
Konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a, misafir öğrencilerden bir grup, Babalar Günü dolayısıyla çini vazo hediye etti.
- Kapanış töreninden notlar
TBMM Başkanvekili ve Türkçe Olimpiyatları Tertip Komitesi Başkanı Mehmet Sağlam'ın konuşmasıyla başlayan töreni, stadyumda yer kalmadığı için dışarıda kalan vatandaşlarla birlikte yaklaşık 250 bin kişi izledi.
Öğrencilerin de rol aldığı ses, ışık ve video gösterisiyle başlayan programı, spiker Şoray Uzun ile 9. Türkçe Olimpiyatları'nın şampiyonu Gürcistan'dan Leyla Kurbanova sundu.
Törende, çeşitli ülkeleri temsil eden çocuklar, Türkçe şarkılar söyledi ve Türk halk danslarından örnekler sundu.
Program, 140 ülkeden gelen çocukların sahnede birlikte seslendirdikleri "Yeni Bir Dünya" şarkısıyla sona erdi.
Törene, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç da katıldı.