Siyaset Kürsüsü
Sayın Ege Cansel'in yazılarını zevkle okurum. Yazıları çekici olmanın yanında gerçek zeka pırıltılarını yansıtır, olağanda olağandışını bulup bunu herkesin anlayabileceği şekilde yazabilme meziyet ve maharetine sahiptir. Geçen hafta (İngilizcede Non Governmental Organisation - NGO denen Hükümet Dışı Kuruluş) sivil toplum örgütlerini alıp bunların milyarlarca dolarlık maddi güçle başka ülkelerin iç işlerine karışan, yetkileri yeni bir emperyalizm anlayışıyla genişleyen ve üstelik hesap vermeyen boyutlara erişen yönlerini yazısında işledi.
Onur Öymen'in Danimarka Büyükelçimiz olduğu yıllarda (1993) Mümtaz Soysal ile birlikte Kopenhag'da düzenlenen uluslararası bir NGO toplantısına gitmiştik. Bizler milletvekili sıfatlarımız dolayısıyla gayriresmi kuruluşlar arasında resmi görünüm ve verebileceğimiz endişesini biraz taşıyorduk!
İki gün süren toplantılarda gördük ki, katılanların hemen hemen tümü NGO adına
devlet - hükümet - resmi görüş temsilciliğini yapıyorlardı. İfade özgürlüğü ve resmi kurumlara karşı bağımsız olma hiç kimsenin iddiası değildi. Sonra üçümüz NGO yerine yeni bir deyim türettik GONGO - Governmentaly Organised Non - Governmental Organisations - yani hükümetler marifetiyle düzenlenmiş sözüm ona
hükümetler dışı örgütler.Bunlar bir ara Kuzey Irak'ta yoğundular, şimdi de elli kadarı (Yunanistan - Suudi Arabistan dahil) Azerbaycan'da faaliyet gösteriyor. Biz Türk Demokrasi Vakfı olarak Azerbaycan'da şube açmak istedik. Gerekli izinleri de aldık, ancak maddi imkansızlıktan başaramadık. Yaptığımız araştırmada Azerbaycan'daki sivil toplum örgütü olarak faaliyet gösterenlerin istisnasız (Amerika dahil) hepsinin ülkelerinin resmi bütçeleriyle finanse edildiğini tespit ettik.
Bu örgütlerin ilginç bir temel özelliği vardır: İç yapıları demokratik ve çoğulcu değildir. Kararları kim alır, uygulamalar nasıl yapılır, paraları nereden gelir, nereye harcanır, kesinlikle şeffaf değildir.
Uluslararası Af Örgütü bu durumun en iyi örneğidir. Türkiye ile insafsızca uğraşan bu örgüte 1984 - 98 arası Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu gibi uluslararası platformlarda Londra'daki genel merkezlerini iki defa bizzat ziyaret ettiğimizde yönelttiğimiz yazılı sözlü bütün sorular cevapsız kalmıştır. Neydi bunlar:
* Bünyesinde istihbarat teşkilatını barındıran dünyadaki tek dışişleri bakanlığı olan İngiliz Dışişleri Bakanlığı'ndan Londra'daki genel merkeziniz ne ölçüde bağımsızdır?
* Sırf Türkiye ile ilgilenmeniz için size kimler ne kadar bağış yapmışlardır?
* Atama ve karar mekanizmalarınızda demokrasi var mıdır? Örneğin Türkiye konularıyla görevlendirilen kişiler hangi ölçü ve niteliklere göre seçilirler? Bunları kim nasıl seçer?
* Bir bölücü ile metres hayatı yaşayan bir hanımın Türkiye masasından sorumlu kılınması rastlantı mıdır?
* Çalışmalarınızı bağımsız başka bir örgüt denetleyebilir mi?
* Türkiye ile neden direkt değil de Türkiye aleyhine, en çok sayıda örgütün olduğu, Berlin'deki şubenizi görevlendirdiniz?
* Bu görevlendirme ile insan hakları sorununu Türk - Alman sorununa mı dönüştürmek istiyorsunuz?
* İngiliz hükümetlerinin insan hakları sorunlarıyla ilgilendiğini pek duymadık, aranızda iş bölümü mü var?
GONGO'lar Türkiye'nin de üzerinde ciddiyetle durması gereken boyutlara erişerek uluslararası politikanın yeni araçlarını oluşturur konuma gelmiştir. Başta AB ülkeleri olarak bizim de çeşitli ülkelerde faaliyet gösterecek GONGO'lara ihtiyacımız vardır. Çivi çiviyi söker demiş atalarımız.