Siyaset Son dakika... Merkel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a veda ziyareti! İki liderden açıklama

Son dakika... Merkel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a veda ziyareti! İki liderden açıklama

16.10.2021 - 12:24 | Son Güncellenme:

Merkel veda ziyareti kapsamında İstanbul'a geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası Erdoğan ve Merkel basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Erdoğan, 'Sayın Merkel insiyatif almaktan ve sorumluluk üstlenmekten asla çekinmedi. Özellikle Suriye krizinin çözümündeki çabası için teşekkür ediyorum.' ifadelerine yer verdi. Özlem Türeci ve Uğur Şahin mesajı veren Merkel ise, 'Almanya'da doktor, bilim adamı, akademisyen olarak çalışan anne babaları göçmen Türk insanlar var. Örnek teşkil eden kariyerleri olduğunu gördük. Bu örneklerden biri de Uğur Şahin ve Özlem Türeci.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Merkel, Huber Köşkü'ndeki ikili görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, dost ve müttefik Almanya'nın Şansölyesi Merkel'i ve heyetini İstanbul'da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Haberin Devamı

"Bir kez de sizin huzurunuzda Sayın Merkel'e 'Hoş geldiniz.' diyorum. Değerli dostum Sayın Merkel'le göreve başladığı 2005 yılından bu yana karşılıklı saygıya dayalı yakın bir diyalog tesis ettik." diyen Erdoğan, 16 senedir gerçekleştirdikleri görüşmelerde Merkel'in her zaman sağduyulu ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilediğini, görev süresi boyunca Avrupa Birliğinin içinden geçtiği krizlerde liderliğinin belirleyici olduğunu ifade etti.

İkili ilişkilerde zaman zaman sıkıntılı dönemler yaşansa da bunları aşmayı ve iş birliğini çok daha ileriye taşımayı daima başardıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

"Sayın Merkel'le yakın diyaloğumuz yalnızca ikili konularda değil, bölgesel meselelere çözümler geliştirilmesine de ciddi katkılar sağladı. Suriye kaynaklı düzensiz göç krizinin engellenmesinden Suriye'nin kuzeyine insani yardımların ulaştırılmasına kadar pek çok hususta Sayın Merkel inisiyatif almaktan ve sorumluluk üstlenmekten asla çekinmedi. Sayın Şansölye'ye özellikle Suriye krizinin çözümüne yönelik gösterdiği samimi çabalar için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum."

Haberin Devamı

Erdoğan, 26 Eylül'de Almanya'da gerçekleştirilen Federal Meclis seçim sonuçlarının Alman halkı için hayırlı olmasını, kurulacak yeni hükümete ve şansölyesine de muvaffakiyetler dileyerek, "Sayın Merkel'le yürüttüğümüz başarılı çalışmaların yeni hükümet döneminde de aynı şekilde devam etmesini temenni ediyorum." dedi.

"KRİTİK MESELELERDEKİ BEKLENTİLERİMİZİ DEĞERLİ DOSTUMLA BİR KEZ DAHA PAYLAŞTIM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şansölye Merkel'in devlet ve diplomasi tecrübesinin etkisini hissettirdiği bir başka alanın Türkiye-Avrupa Birliği münasebetleri olduğuna işaret ederek, "Türkiye olarak tam üyelik yolunda önümüze çıkan onca zorluğa ve engele rağmen Sayın Merkel'in bu süreçteki müspet katkılarını her zaman takdirle hatırlayacağız." ifadelerini kullandı.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

Erdoğan, Merkel ile bugünkü görüşmelerine ilişkin şu bilgileri verdi: "Nitekim Sayın Merkel'le bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimiz başta olmak üzere gündemimizdeki meseleleri ayrıntılı şekilde ele aldık. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geliştirilmesine verdiğimiz önemi teyit ettik. Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi, 18 Mart Mutabakatı'nın yenilenmesi başta olmak üzere kritik meselelerdeki beklentilerimizi değerli dostumla bir kez daha paylaştım. Doğu Akdeniz, Afganistan, Libya ve Suriye'deki gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduk. İkili ticaret hacmimizin en kısa sürede 50 milyar dolar seviyesine ulaşmasını hedefliyoruz. Almanya'daki Türk toplumu, ilişkilerimizin en önemli sosyal yönünü oluşturuyor. Ortak zenginliğimizi teşkil ediyor."

Haberin Devamı

Bu yıl Türkiye ile Almanya arasında 1961 senesinde imzalanan iş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, Almanya'nın kalkınmasına, çok kültürlü ve müreffeh bir ülke haline gelmesine önemli katkılar yapan Türk toplumunun emeklerini bir kez daha takdir ettiklerini söyledi.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

"MERKEL'İN TÜRK TOPLUMUYLA GELİŞTİRDİĞİ YAKIN TEMASTAN MUTLULUK DUYDUK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkel'in görev süresi boyunca Türk toplumuyla geliştirdiği yakın temastan mutluluk duyduklarının altını çizerek, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

"Irkçılık, İslam ve yabancı düşmanlığı ile ayrımcılık ne yazık ki Avrupa'daki Türk toplumunun başlıca sorunları olmaya devam ediyor. Saldırı, hakaret, düşmanca ve ayrımcı muamelelerde bulunan tüm faillere karşı etkin tedbirler alınması büyük önem taşıyor. Kültürel ırkçılığın toplumsal köklerinin kurutulması, Türklerin kendilerini Avrupa'da tam anlamıyla evlerinde hissetmelerine yardımcı olacaktır. Şansölye Merkel, bu sorunların çözümü konusunda daima samimi çaba göstermiştir. Halefinin de aynı gayret içerisinde olacağına yürekten inanıyorum. Sayın Şansölye'nin bundan sonra da Türk-Alman dostluğuna önemli katkılar sağlayacağına eminim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şansölye sıfatıyla Türkiye'ye gerçekleştirdiği bu son ziyaret için Merkel'e teşekkür ederek, bundan sonraki hayatında kendilerine başarılar diledi. Erdoğan, uluslararası camianın Merkel'in tecrübelerinden yararlanmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.

Haberin Devamı

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Huber Köşkü'ndeki ikili görüşmelerinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye'deki tutuklu Alman vatandaşlarının durumuna ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, her ülkede yargının bağımsız olduğunu söyledi.

Yargının bağımsızlığını savunduklarının altını çizen Erdoğan, "Türkiye'de de yargı bağımsızdır. Yargının vereceği veya verdiği karara benim bir Cumhurbaşkanı olarak müdahale etmem söz konusu değil. Yeter ki yargının adil olduğuna hep birlikte inanmış olalım." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteci anlaşmaları konusundaki soru üzerine şunları aktardı:

"Mülteciler konusunda malumunuz Türkiye bu işin adeta misafirhanesi durumunda. Malum 5 milyon Suriye'den var, Irak'tan var, Afganistan'dan 300 bin var. Bütün bunlara ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Ve bu insanları tabii bizim ötelememiz Yunanistan'ın yaptığı gibi, mümkün değil, yapamayız. Şu anda biz bunlara aynı şekilde ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz ve bu ev sahipliğimiz devam edecektir. Çünkü göçleri bugüne kadar uyguladığımız gibi aynen kabulleniyoruz. Bir taraftan biliyorsunuz briket evler yaparak o briket evlerde de onlara çadırlarda falan değil, o briket evlerde onları ağırlamayı da ayrıca bir görev telakki ettik. Şu an itibarıyla 60 bini aşkın briket evi bitirdik, hedefimiz bunu 100 binin üzerine çıkarmak." 

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

"50 MİLYAR DOLARLIK BİR TİCARET HACMİNE ULAŞALIM İSTİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Şansölye ile çalışmak nasıldı?" sorusuna şu karşılığı verdi:

"16 yıl kısa bir süreç değil. Benim de 19 yılım var. Bu süreç içerisinde birçok dünya lideriyle bir arada çalıştık, görüştük. Tabii Sayın Şansölye özellikle Almanya'nın idaresinde, yönetiminde gerçekten başarılı bir sürece imza attı. Belki koalisyon hükümetleri olmamış olsaydı Almanya, Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi, fakat koalisyon hükümetleri de tabii çalışmayı her zaman zorlaştırıyor. Geçmişte bizdeki koalisyon hükümetleri de çok çok başarısız olmuştur, hiçbir netice alamamıştır. Başkanlık sistemine geçmemizle birlikte biz bu koalisyonlardan kurtulduk ve yoğun bir çalışmanın içerisine girdik. Temennimiz odur ki yeni yönetimle bu başarılı süreci aynen devam ettiririz. Zira Almanya'da ciddi manada bir Türk potansiyeli var ve bu insanlar da orada sağlıklı bir yaşamın sürecini inşallah görmek, yaşamak istiyorlar. Onlar orada mutlu oldukça Türkiye-Almanya arasındaki bu mutluluğu yaşamak istiyoruz. Hedef de 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşalım istiyoruz."

Angela Merkel'in, "Koalisyon ortaklarımla çalışmaktan mutlu olmadığım anlaşılmasın. Alman hükümetlerinin özelliği budur, koalisyonlar bizim yapımıza uygundur. Biz bir başkanlık sistemi uygulamak istemiyoruz." sözleri üzerine Erdoğan, "Zaman zaman şikayetlerinizi bana aktardınız." dedi. Merkel de "Doğrudur, hayat böyle, fakat buna rağmen güzel." yorumunu yaptı. Erdoğan da torununun kendisine "Dede, ne yapacaksın hayat böyle." dediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısını "Değerli Şansölye'nin inşallah bundan sonra değerli fikirlerinden, düşüncelerinden, uluslararası toplantılarda da istifade etme arzusuyla tekrar şahsım, milletim adına bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum." sözleriyle tamamladı.

MERKEL'İN AÇIKLAMALARI

Almanya Başbakanı Angela Merkel de, Türkiye ve Almanya'nın her zaman ortak çıkarlara sahip olduğunu belirterek ülkesinde kendisinden sonra gelecek federal hükümetin de bu konuda aynı bakış açısına sahip olacağını söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Merkel, görüşmelerinin ardından Tarabya'daki Huber Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Merkel, görüşmelerde Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri de ele aldıklarını belirterek "Yasa dışı göç konusu çok önemli. Türkiye'ye AB'nin bu konuda vereceği desteğin devam edeceğini de ifade ettim. Suriyeli mülteci ve göçmenler konusunda Türkiye çok önemli çalışmalara imza attı. Aynı zamanda insan kaçakçılarına karşı mücadele konusunda iş birliğimiz sürüyor." dedi.

AB ile Türkiye arasındaki göç mutabakatına ilişkin bir soru üzerine Merkel, "Mülteci anlaşması, AB ile Türkiye arasında bir anlaşma. Almanya aslında bir himayeci olarak burada çalışıyordu. İnsan kaçakçılığını engellemek istiyoruz. AB'nin bu konuda Türkiye'yi desteklemesi bir gereklilik, bir şart." diye konuştu.

"HER ZAMAN ORTAK ÇIKARLARIMIZ VAR"

Kendisinin 16, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ise 19 yıldır iktidarda olması nedeniyle iki liderin uzun süre birlikte görev yaptığı hatırlatılıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı nasıl bir siyasetçi olarak tanımladığı sorulan Merkel, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan'la birlikte ikili iş birliğine önem atfettiklerini söyledi.

Türkiye'de çok şeyin geliştiğini, ekonomik sorunlara rağmen standartların yükseldiğini dile getiren Merkel, "Türkiye, NATO'nun bir müttefiki olarak bizim için önemli bir partner. İstanbul'un iki kıta arasında nasıl bir köprü oluşturduğunu kendi gözlerimizle görebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

Görev süresinde insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda bazı eleştirilerde bulunduğunu da belirten Merkel, şunları kaydetti:

"Tabii ki çözüm aradık. Farklı bakış açılarımız olabilir. Jeostratejik açıdan birbirimize bağlıyız, bağımlıyız. Taliban konusunda, mülteciler konusunda, Afrika konusunda da detaylı bir şekilde görüştük. Her zaman ortak çıkarlarımız var. Bunu sonraki federal hükümet de bu şekilde görecektir. İki ülke arasındaki ilişkileri tüm geniş kapsamıyla, olumlu ve sıkıntılı yönleriyle birlikte bir sonraki hükümet de aynı şekilde görecektir. Barışımız ve güvenimiz birbirine bağlı."

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

Merkel, Almanya'nın İstanbul Başkonsolosluğu konutuna komşu olan Huber Köşkü gibi özel bir binada ağırlandığı için teşekkür ederek, "Son yıllarda Türkiye ile çok iyi ilişkiler için el birliğiyle çabaladık, görüş ayrılıklarına rağmen. Bu iyi ilişkileri sürdürmek için karşımızda çok sayıda görev var." dedi.

İki ülke arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 60. yıl dönümünün törenlerle kutlandığını belirten Merkel, aileleri Almanya'ya giden ilk göçmenlerden olan ve bugün ülkeye katkı sunan örnek kişiler arasında Almanya'da yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı geliştiren biyoteknoloji firması BioNTech'in kurucu ortakları Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin'in de bulunduğunu vurguladı.

Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmelerinde, Türkiye'de tutuklu veya yurt dışına çıkış yasağı olan bazı Alman vatandaşlarına ve insan hakları konularına da değindiklerini belirtti.

Almanya Başbakanı Merkel ayrıca Almanya'da ırkçı, yabancı düşmanı olayları takip ettiklerini ve bunlara karşı çıktıklarını dile getirdi.

AFGANİSTAN, SURİYE VE LİBYA KONULARI ELE ALINDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la, Afganistan'a insani yardım konusunu da görüştüklerini belirten Merkel, "Birleşmiş Milletler (BM) ile birlikte bu kış Afganistan'da felaketler yaşanmaması için çabalamalıyız. Taliban'la olan görüşmeler hakkında da bilgi aldık. Biz de Afganistan sorumlularımızla bu konuyu ele alacağız." dedi.

Merkel, Suriye'deki duruma ilişkin de yoğun bilgi alışverişinde bulunduklarını dile getirerek, "Maalesef BM himayesindeki anayasa komisyonu çalışmaları çok iyi ilerlemiyor ve İdlib'deki durum da halen gergin." ifadesini kullandı.

Libya konusunda ise Berlin Konferansı'nın devamının Fransa'da düzenleneceğini kaydeden Merkel, "Libya'da en kısa zamanda seçimlerin olması ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasını arzu ediyoruz. Bunun için tabii ki Libya'dan yabancı güçlerin çekilmesinin gerekli olduğunu ifade ettim. Sudan'dan veya Suriye'den gelen paralı askerler burada söz konusu. Bu konuda ilerleme kaydedilmesini arzu ettiğimi ifade ettim." diye konuştu.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

"GÖRÜŞ AYRILIKLARINA RAĞMEN DİYALOĞUMUZU SÜRDÜRDÜĞÜMÜZ İÇİN TEŞEKKÜRLER"

Merkel, Türkiye'nin atlattığı orman yangınlarıyla Almanya'daki sel felaketinin, iklim konusunun önemine işaret ettiğini belirterek, "Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylamış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. G20 Konferansı gerçekleşecek ve Almanya burada Türkiye'yi çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi konusunda destekleyecek." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptıkları kapsamlı görüşmelerde Yunanistan-Türkiye ilişkilerini de ele aldıklarını aktaran Merkel, şöyle devam etti:

"Almanya, burada istikşafi görüşmelerin sürdürülmesi konusunda ısrarcıydı. Halen burada aşılması gereken bazı sorunlar var. Fakat bunların sadece görüşerek, müzakerelerle, temaslarla başarılabileceğine inanıyorum, insan hakları konusu, Kıbrıs konusu gibi konuları aşma konusunda. Bazı konular uzun soluklu, 16 yıl yeterli değildi. Fakat bu süre içinde başardığımız bazı konular da oldu. İş birliği için, görüş ayrılıklarına rağmen diyaloğumuzu sürdürdüğümüz için çok teşekkür etmek istiyorum."

"BİRÇOK KONUYU ÇÖZÜME KAVUŞTURDUK"

Merkel, Türkiye'de tutuklu ya da ceza alan Alman vatandaşları konusunda ilerleme olup olmadığına ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:

"Siz de bazı vakaları biliyorsunuz. Tabii ki bazı başarılar da oldu görüşmelerimizde, bazı sorunları çözdük. Fakat yeni vakalar eklendi. Bu nedenle her zaman bu konuda görüşmek gerekiyor. Boşuna görüşmediğimizi düşünüyorum. Birçok konuyu çözüme kavuşturduk. Farklı bakış açıları var. Yani terör suçlamasıyla ilgili ne zaman terörden bahsedebileceğimizle, ne zaman bahsedilemeyeceğiyle ilgili. Fakat genelde görüşmeler başarılıydı diyebilirim."

"AB ZİRVESİ'NDE BU KONULARI (GÖÇ KONUSU) TEKRAR GÖRÜŞMEMİZ İÇİN ÇABA HARACAYAĞIM"

Merkel, Türkiye ve AB'nin göç mutabakatına ilişkin, "(Suriyeliler için) 6 milyarlık (avro) bir miktarın 4,5 milyarını (avro) ödedik. Çok olumlu projeler gerçekleştirildi. Bundan sonra nasıl devam edeceğiz, AB Komisyonunun iç işlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson Türkiye'ye gelmişti ve Konsey bunu kararlaştırdı, parlamentoda bu 6 milyarın ötesinde ödenecek yeni bir dilim kararlaştırıldı." diye konuştu.

Yunanistan'a yasa dışı yollarla giden Suriyeliler konusunun çözüme kavuşamadığını söyleyen Merkel, "AB, on binlerce mülteci kabul etti fakat bu süreç henüz tam işlemiyor." dedi.

Merkel, Almanya ve Türkiye'nin bu konuyu tek başına çözemeyeceğini belirterek, "27 üyesiyle birlikte AB'nin bunu ele alması gerekecek. Önümüzdeki perşembe ve cuma günü AB Zirvesi'nde bu konuları tekrar görüşmemiz için çaba harcayacağım." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'YLE İYİ İLİŞKİLERİMİZİ SÜRDÜRMEK İSTİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Merkel'in 16, kendisinin de 19 yıllık görev süreçlerinde birlikte çalışmalar yürüttüğü Merkel'in Almanya'nın idaresinde başarılı bir sürece imza attığını belirterek, "Belki koalisyon hükümetleri olmamış olsaydı Almanya-Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi fakat koalisyon hükümetleri de tabii çalışmayı her zaman zorlaştırıyor." sözleri üzerine Merkel, "Koalisyon ortaklarımla çalışmaktan mutlu olmadığım anlaşılmasın." dedi.

Merkel, Alman hükümetlerinin özelliğinin bu olduğunu kaydederek, "Koalisyonlar, bizim yapımıza uygundur. Biz bir başkanlık sistemi uygulamak istemiyoruz. Fakat her şeye rağmen Türkiye'yle iyi ilişkilerimizi sürdürmek istiyoruz." diye konuştu.

Erdoğan'ın, "Zaman zaman şikayetlerinizi bana aktardınız." sözleri üzerine ise Merkel, "Doğrudur, hayat böyle. Fakat buna rağmen güzel." ifadelerini kullandı.

KÖLN'DE CUMA GÜNLERİ EZAN OKUNMASINA İZİN VERİLMESİ

Merkel, Almanya'da İslam ve yabancı karşıtlığının yükselişinin durması için kendisinden sonraki hükümete hangi tavsiyelerde bulunacağına ve Almanya'nın Köln şehrinde cuma günleri ezan okunmasına izin verilmesini nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruya, "Bu, Köln Belediyesinin bir kararıydı. Almanya'da din özgürlüğü var ve bu karar bu kapsamda alındı." yanıtını verdi.

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, başka dinlere karşı düşmanlık gibi konularda kararlı tutum sergilediklerini dile getiren Merkel, şunları kaydetti:

"Hiçbir şekilde hoşgörüyle karşılamıyoruz. Başından bunların önünü kesmek istiyoruz. Fakat İslam düşmanlığında, Yahudi düşmanlığında, ırkçılık konusunda çok üzücü olaylar yaşadık. Her Alman hükümeti, eyalet hükümetleri kararlı bir şekilde bunları önlemek için çabalıyor. Bunun için maddi imkanlar da seferber ediliyor, sivil toplum örgütleri de yabancı düşmanlığı ve din düşmanlığı konusunda, hangi dine karşı olursa olsun. İnternetin sağladığı imkanlar nedeniyle de maalesef bu tür olaylar yaşanacak gelecekte."

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

ALMANYA DIŞ POLİTİKASI MERKEL DÖNEMİNDE DEĞİŞTİ

1982 ile 1998 yılları arasında başbakanlık yapan Helmut Kohl döneminden sonra Almanya’nın dış politikasında kademeli olarak değişim yaşandı. Batı dünyası odaklı dış politika yürüten Almanya için 1990’lı yıllarda ulusal çıkarları önceleme ve AB bölgesinde ve uluslararası politikada daha fazla söz sahibi olma iradesi belirginleşti. Kohl döneminde Avrupa ülkelerinin iki Almanya’nın birleşerek gücünü pekiştirmesinden duydukları rahatsızlık giderilirken, Gerhard Schröder döneminde yurt dışına asker göndermeme ve askeri operasyonlara katılmama geleneği, Alman askerlerinin NATO misyonu kapsamında Kosova’ya (1998-1999) ve Afganistan’a (2001) gönderilmesiyle terk edilmiş oldu.

Alman dış politikasında temel paradigma değişikliği ise Merkel iktidarı döneminde 2010’dan sonra gerçekleşti. Merkel 2014’te Federal Meclis’te (Bundestag) gerçekleştirdiği konuşmasında, Almanya’nın bölgesel ve küresel konularda daha aktif rol oynamak ve daha fazla sorumluluk almak istediğini belirterek, Almanya’nın küresel ilişkileri şekillendirme ve AB içerisinde “merkez güç” olma iradesini ortaya koydu. 2018’de yenilenen ve Almanya’nın resmî güvenlik belgesi olan “Beyaz Kitap” içerisinde de dile getirilen bu paradigma değişikliği ile Almanya’nın Avrupa’da “merkez güç” olma hedefi vurgulandı.

AB SİYASETİNE ULUSLARARASI SAYGINLIK KAZANDIRDI

Uluslararası siyasette saygı gören Merkel’in aynı desteği AB içerisinde de gördüğünü söylemek güç. Merkel döneminde muazzam bir ekonomik performans göstererek gayrisafi yurtiçi hasılasını yüzde 43 artıran ve yeni istihdam üreterek işsizlik oranlarını yüzde 44 azaltan Almanya, avro krizinde savunduğu politikalarla Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerde “düşman” ilan edildi.

Kemer sıkma politikalarıyla da toplumun nefretini üzerine çeken Merkel, avro krizi sürecinde sokak gösterilerinde “kötülüğün ve egoizmin” simgesi olarak protesto edildi. AB içerisindeki Merkel düşmanlığının yerel siyasette oy kazandırdığı söylenebilir. İtalya’nın eski Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini’nin seçim kampanyasında AB ve Merkel karşıtlığı yaparak oylarını artırdığı görüldü. Salvini’nin, “Zamanında panzerlerle yapamadıklarını bugün finans ile yapıyorlar” açıklaması İtalyanlardan destek gören bir yaklaşım oldu.

Merkel döneminde yükselen AB karşıtlığını, Merkel iktidarının yanlış politikalarına bağlamak kolaycı bir değerlendirme olur. AB kurumsal işleyişindeki bürokratik engeller ve siyasi öngörüsüzlük, Merkel döneminden önce de varlığını sürdürüyordu. Bu duruma bir de AB içindeki ekonomik kriz ve artan işsizlik eklenince, Avrupa eksenli çıkarlar yerini ulus devlet çıkarlarına bıraktı.

Merkel gerçekten vizyonsuz ve cesaretsiz bir siyasetçi mi? Siyasi kariyerindeki dönüm noktaları incelendiğinde bu iddianın çok da doğruyu yansıtmadığı görülüyor. AB’de derin izler bırakan mülteci krizi üzerinden bile Merkel’e yöneltilen bu eleştirinin haksız olduğu görülüyor. Çin ve ABD’den sonra en büyük üçüncü ihracat ülkesi olan Almanya, her ne kadar 1 trilyon 205 milyar avroluk yıllık ihracatının 635 milyarını AB ülkelerine yapıyor olsa da Merkel’in mülteci krizinde üstlendiği siyasi risk sadece Almanya’nın ekonomik çıkarları ile açıklanamaz.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

2015’te yaklaşık bir milyon mülteciye Almanya’nın kapılarını açarak içeride ırkçıların nefretini üzerine çeken Merkel, AB ülkelerinin üzerine binen siyasi ve ekonomik maliyeti tek başına üstlenmiş oldu. Dönemin siyasi iklimine, AB’nin idealize ettiği insan hakları gibi değerlerin aksine nefret söylemi hâkimdi. AB’nin hazırlıksız yakalandığı bu süreçte insani dramın derinleşmemesi ve insan onuruna aykırı manzaraların oluşmaması için bir liderin inisiyatif alması gerekiyordu. Fransa’da François Hollande’ın veya İtalya’da Matteo Renzi’nin bu sorumluluğu alacak ne siyasi gücü ne de hedefi vardı. İngiltere ise yaşanan krizde AB’den ayrılma sürecinin teyidini görüyordu. Merkel, oluşan maliyeti AB’nin geleceği için Almanya’nın üstlenmesi gerektiğine inandı ve adım attı.

AB içerisindeki refah kaybı ve doğu ile batı Avrupa arasında açılan makas, Merkel’i, Almanya’nın geleneksel ekonomi politikalarından saptırdı. Merkel, Kovid-19 salgını süreciyle AB ülkelerinde derinleşen siyasi ve ekonomik krizin aşılmasına yönelik cesur bir adım atarak Fransa iş birliğinde Koronavirüs Yardım Fonu’nu kısa sürede hayata geçirdi. Brexit’in ardından AB karşıtı sesleri bir nebze de olsa susturan ve AB bütünleşmesini güçlendiren bu hamle, Almanya’nın AB’nin hamisi olma rolünü de güçlendirdi.

Öte yandan Almanya ve Fransa öncülüğünde AB’nin ortak güvenlik ve savunma politikasında önemli adımlar atıldı. Özellikle Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasıyla AB içerisindeki güç denklemi Almanya ve Fransa lehine değişti. Bunu fırsat bilen Merkel, Alman-Fransız iş birliğini güçlendirerek ortak savunma hedeflerinin gerçekleşmesi için kurumsal altyapıyı oluşturma gayretine girdi. Merkel’in 2017’de Münih’te yapmış olduğu konuşmada ABD’yi kast ederek “Başkalarına bütünüyle güvenebileceğimiz dönemler bir nebze geçmişte kaldı” açıklaması, uluslararası basında Avrupa’nın stratejik otonom yapısının muhafaza edilmesine yönelik önemli bir siyasi irade bildirimi olarak değerlendirildi.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

Aynı yıl içerisinde PESCO olarak adlandırılan “Daimî Yapılandırılmış İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Anlaşma, üye ülkelerin savunma kabiliyetlerini geliştirmeyi, Avrupa ülkesi ordularını ortak askeri operasyonlar için hazır hale getirmeyi, savunma endüstrilerini daha etkili ve rekabet edilebilir bir seviyeye ulaştırmayı amaçlıyor.

Merkel, eski Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in AB Komisyonu Başkanı olmasını sağlayarak AB’nin savunma iş birliği hedeflerine ulaşma yönündeki siyasi iradesini de teyit etmiş oldu. Almanya’nın savunma harcamaları Merkel döneminde artarak 33,3 milyar dolardan 52,8 milyar dolara ulaştı.

Merkel hükümetinin jeopolitik meselelere ağırlıklı olarak ekonomik ve diplomatik performans ile katkı sunması, Almanya’nın dış politika tercihi. Almanya, kültürel çekiciliğini, siyasi ve ekonomik istikrarını, uluslararası olumlu imaj ve itibarını korumak için denge politikasını önceliyor. Alman dış politikasında yumuşak güç (soft power) kavramının öncelikler arasında yer almasının ülkenin uluslararası ticaret hedefleriyle örtüştüğü söylenebilir. Bu perspektiften değerlendirildiğinde Merkel’in Konrad Adenauer, Willy Brandt, Helmut Schmidt, Helmut Kohl ve Gerhard Schröder gibi Almanya’nın iz bırakan liderleri arasında yerini aldığı tartışmasız.

MERKEL SONRASI SİYASİ İKLİM

Alman seçmenin Merkel sonrası dönem için kafası karışık. Anketlere göre, 26 Eylül seçimlerinde iki dönemdir Almanya’yı yöneten büyük koalisyonun bir daha hükümet kuramayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. On altı yıllık Merkel iktidarının ardından onun yerini dolduracak bir liderin çıkmayacağı fikri bir hayli yaygın. Hristiyan Demokrat Partisi’nin (CDU) oy kaybı, Merkel iktidarı ile bir hesaplaşma olarak okunmamalı. Merkel, iktidarı döneminde Almanya’yı AB’nin “merkezi gücü” konumuna yükselten lider oldu.

Son dakika... Merkelden Cumhurbaşkanı Erdoğana veda ziyareti İki liderden açıklama

Allensbach Enstitüsünün araştırmasına göre, seçmenin yüzde 87’si oy kullanmak istiyor ancak bunların yüzde 40’ı kime oy vereceği konusunda kararsız. Oy kullanacağını belirten kitlenin yüzde 63’ü ise partilerin başbakan adaylarını ikna edici bulmuyor. Seçmen bir taraftan oy vereceğini bildirirken diğer taraftan siyasi partilere olan güvensizliğini de dile getiriyor. Yüzde 53’ü ise başbakan adaylarından hiçbirinin Almanya’nın sorunlarını çözebileceğine inanmıyor. Tercihlerinin bir bakıma “kötünün iyisinden” yana olacağını ifade ediyor.

26 Eylül’den sonra başlayacak koalisyon görüşmeleri partiler için tavizler gerektirecektir. En az üçlü koalisyon ile yönetilecek olan Almanya’da Sosyal Demokratların (SPD) birinci parti olması durumunda Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) ile hükümet kurması güçlü bir olasılık. Öte yandan Hristiyan Demokratlar oy kaybını durdurmayı başarırsa, Yeşiller ve FDP ile de hükümet kurabilir. SPD ile CDU’nun bir araya gelmesi ise oldukça zor görünüyor. SPD seçim kampanyasının en başında bir daha CDU ile hükümet ortaklığına girmeyeceğini duyurarak, merkez sağ siyasetten merkez sol siyasete dönüş yaptığını açık şekilde kamuoyu ile paylaştı. Bu durumda yeni hükümetin merkez sol siyasi söylemleri ön plana çıkarması beklenebilir.

Yazarlar