03.01.2020 - 07:50 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “Şehir ve Güvenlik Sempozyumu”nun açılışında konuştu. Erdoğan, şu mesajları verdi:Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “Şehir ve Güvenlik Sempozyumu”nun açılışında konuştu.
Erdoğan, şu mesajları verdi:
DİKEY MİMARİ İHANET: Dikey mimari ile şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Yatay mimari ile hem kendi medeniyetimizi inşa etmiş oluruz hem de gerçekten şehirleşmenin ne olduğunu dünyaya gösterme imkanını bulmuş oluruz. Bu adımları kararlılıkla atmak ve TOKİ’yle Emlak Konut’la gerekirse ortaklaşa adımlar atarak projeler oluşturmamız lazım.
KİBRİT KUTULARI: Site kültürü bizim kültürümüz değil. Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız. Bizim göğe değil, toprağa daha yakın olmanın gayreti içinde olmamız lazım.
BUNLAR İYİ GÜNLERİ: Batı ülkeleri her ne kadar demokrasinin kurallarını koyan ve asli sahibi edasıyla hareket etseler de zorda kalınca en büyük savrulmayı kendileri yaşıyor. Fransa’da Paris’in, İngiltere’de Londra’nın ne hale geldiğini görüyorsunuz. Almanya’da Berlin’de, Düsseldorf’ta buraların ne hale geldiğini görüyorsunuz. İnanın bunlar iyi günleri, bunları daha çok büyük musibetler bekliyor. Niye? Güvenlik sorununu tehdit eden ne kadar uyuşturucu olayı varsa bütün bunların baronları bizdeki terör örgütleriyle beraber çalışıyorlar. Güya kural, düzen ve özgürlük sembolü sayılan Batı şehirleri bir anda açık hava hapishanelerine dönüştürüldü.
ÇİFTE STANDART: İstanbul sokaklarını kaosa sürüklemeye çalışanların yanında yer alırken aynı eylemler Paris’te, Londra’da Berlin’de, New York’ta yaşandığında kimsenin gözünün yaşına bakmazsanız kimse sizin samimiyetinize inanmaz. Bugün batı demokrasisisin içine düştüğü en büyük açmaz işte bu çifte standarttır. Aynı ilkesizliğe mülteciler konusunda da gösteriyorlar. Türkiye, 81 vilayetine dağılmış yaklaşık 4 milyon Suriyeli olmak üzere 5 milyonun üzerinde kişiye kucağını açarken kendi şehirlerinde yabancı istemeyenlerin insani duyarlılıklarının inandırıcılığı kalmaz. Halbuki onlar bu mazlumlara sahip çıkmak için gereken maddi imkanlara bizden çok daha fazlasıyla sahip niye kapılarını açmıyorlar, niye buyur etmiyorlar, onların işine gelmez. Ama biz medeniyetimizin inancımızın bize emri gereği bu konuda kapılarımızı açtık varil bombalarından kaçanları misafir ettik.
KARŞINIZDA İNSAN VAR: İdlib’de olanlar aynı şekilde devam ediyor 200-250 bin mülteci sınırımıza doğru hareket halinde. Şu an itibarıyla karşılıklı bazı tedbirlerle engellemeye çalışıyoruz ama iş kolay değil, zor. Karşınızda kim var insan var. Biz insana karşı bu noktada batının yaptığı gibi bariyerler veya dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir. Geldiği zaman ne yapacaksak, şu anda biz çok daha adil, insani olanını yapmak durumundayız. Son dönemde yaşananlar gösterdi ki onların keseleri dolu olabilir, ama gönülleri çoraktır.
ONLARIN DERDİ BAŞKA: Türk milleti gönül zenginliğiyle tüm batıya hatta Arap dünyasının önemli bölümüne insanlık dersi vermiştir. Bunu niye söylüyorum işte Arap Ligi bir araya geldi, Türkiye’yi dışlayıcı kararlar aldı. Biz kimi misafir ediyoruz? Şu anda ülkemize gelen 4 milyon mültecinin neredeyse kahir ekseriyeti tamamına yakın Arap. Suriye’den gelen Araplar. Bunların içinde 350 bin Kürt var. Türkiye’de benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisi olduğunu söyleyenlerin bir defa Kürt vatandaşlarımın temsilcisi olmakla yakından uzaktan alakası yok. Onları giydiren, bakan, yediren içiren yine biziz. Ama utanmadan bu kararı Arap Liginde alabiliyorlar. Çünkü dertleri başka. Kendi insanımıza ve size sığınan insanlara verdiğiniz değer ölçüsünde güvendesiniz demektir. Bugün Türkiye’de işte bu 5 milyonu aşkın yabancı misafire rağmen şehirlerimizde kayda değer güvenlik sorunu yaşanmamıştır.
Fotoğraf: YAVUZ ÖZDEN Milliyet