Antakya’nın geçmişi yapılan araştırmaların sonucuna göre M.Ö. 100bin ile 40bin yıllarına kadar giden bulgulara rastlanmıştır. Tunç Çağı itibarı ile Akat Beyliğinin hakim olduğu bu topraklarda Hititler, Urartular, Asurlular, Persler, Makedonlar sırası ile bu bölgeye hakim olmuşlarıdır. Makedonya Kralı olan İskender’in ölümünün ardından Birinci Selevkos’un oğlu Hatay bölgesinde Antakya şehrini kurmuşlar. M.Ö. 300 yılından başlayarak 26 sene boyunca Asya İmparatorluğunun başkenti Antakya olmuştur. İskenderun ve Roma’nın ardından dünyadaki en büyük üçüncü şehir olmuştur.
Hızla gelişen Antakya ardından Bizanslıların olmuştur. Üç semavi dinin de bir arada hoşgörü içinde yaşadıkları bir şehirdir. UNESCO Antakya’yı “barış kenti” olarak seçmiştir. Mutfağının lezzetli olması ve özellikle künefesi ile meşhurdur. Çok sayıda gezilecek yeri olan Hatay şehrinin hem doğal güzellikleri hem de tarihi yapıları görülmeye değerdir. Hem Anadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar Camii bulunurken aynı zamanda Hristiyanların Hac merkezi olarak gördükleri St. Pierre Kilisesi de bulunmaktadır.
Antakya şehrinde çok farklı birbirinden güzel ve tarihi olan inanç yapıları, mağaralar, müzeler, şelaleler gibi pek çok gezilip görülmesi gereken yer bulunur. Antakya şehrinde hala çok farklı kültürde insan bir arada yaşamaktadır ve her bir kültürün değerleri korunmaktadır.