04.03.2021 - 17:20 | Son Güncellenme:
Şile’nin bir yüzü Karadeniz’e, diğer yüzü dağlık ormanlarına bakar. İstanbul’un yanı başında olmasına rağmen, buraya gelenler, tamamen İstanbul’u unutup, kendilerini cennette hissediyorlar. Bunun en büyük etkeni, doğanın, tarihi dokunun ve kültürün tamamen korunup, bugünlere taşınmasıdır.Şile’nin tarihi, Paleolitik ve Mezolitik devirlerine kadar uzanıyor. İlçenin etrafında bulunan mağaralar, o dönemin yaşam alanları olarak kabul ediliyor. Şile, geçmişten bugüne Philee, Shila, Aschil, Artena, Kilio ve Kalpe gibi isimlerle anılmış. Cilalı Taş Devri’nden beri bu bölgede insanların yaşadığı biliniyor. Burada, Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Bithynia, Roma, Bizans medeniyetleri hüküm sürmüşler.İlçe, kilometrelerce uzunlukta doğal plajlarıyla, İstanbulluların denize girme ihtiyacını karşılıyor. Yumuşak tepelerden, akarsulardan ve ormanlardan oluşan doğal güzellikleriyle de piknik, tracking ve huzur ihtiyaçlarını gideriyor. Ormanlık alan içinde sayısız akarsular, göller ve iki baraj gölü bulunuyor.Bölge, piknik, yürüyüş, deniz, fotoğraflama, tarih ve kültür gibi birçok farklı düşünceye hitap edebiliyor. Sabah kahvaltısı için gelebileceğiniz gibi, hem piknik hem de deniz için de ilçeye gelebilirsiniz.
1859’da 60 metrelik bir kaya üzerine inşa edilmiş. İlçenin simgesi olarak her taraftan rahatlıkla görülebiliyor. Aktif olarak görev yapan Dünya’nın ikinci en büyük, Türkiye’nin de en büyük feneridir.Fener, 2014’den beri müze olarak da kullanılıyor. Hem müzeyi gezebilir hem de fenere çıkarak, muhteşem Karadeniz dalgalarını izleyebilirsiniz. Çay bahçesinde çayınızı yudumlayarak, deniz ve çam kokularını içinize çekebilirsiniz.
Limanın hemen yanı başında Ocaklı Ada mevkisinde bulunuyor. Ocaklı Kale olarak da anılıyor. Cenevizliler döneminde, denizden gelen tehlikeleri karşı kontrol ve karşı saldırı noktası olarak inşa edilmiş. Normal kalelere nazaran küçük olmasına rağmen, bulunduğu konum bakımından etkili bir kale olarak görev yapmış.Kaleyi gezerken Bizans ve Osmanlı dönemlerinden izlere rastlayabilirsiniz.
Kale, Şile merkezine 22 km uzaklıktaki Sarıkavak Köyü’nde bulunuyor. Zamana fazla direnemeyen kale oldukça yıpranmış durumdadır. Bu kale de Cenevizliler döneminde inşa edilmiş. Kaleyi gezdikten sonra doğal güzellikleri sahip köyü de gezmeyi unutmayın. Özellikle şakayık çiçeği ile kaplı alanlarda hoş saatler geçirebilirsiniz.
Şile’nin en ünlü yerlerindendir. Şile Feneri’ne yakın bir konumda bulunuyorlar. Dar bir koyun içinde büyükçe kayalar bulunuyor. Aralarından su sızdığı için ağlar gibi görünüyorlar. Kayaların bu özellikleri bir efsaneyi ortaya çıkarmış. Bir çoban ile ağa kızının aşkları kabul görmemiş ve onlar da bu kayaların üzerinde sarılarak ağlamışlar. Daha sonra kendilerini denize atarak, canlarına son vermişler.Kayaların bulunduğu yerde mavi bayraklı Ağlayan Kaya Plajı bulunuyor. Şile’de denize girilecek mükemmel yerlerdendir.
Şile’nin en turistik ve en çok ziyaretçi çeken noktalarındandır. Bunun nedeni burada hem Kumbaba Türbesi’nin hem de özel kumların olmasıdır. Piknik yapmak, dua etmek ve dilek tutmak isteyenlerin yanı sıra romatizmal hastalık için de gelenler oluyor.Bizanslılar döneminde burası Güneş Hamamı olarak kullanılmış. Kırmızı ve turuncu tonlara sahip, demir ve bakır alaşımlı radyonktriteli kumlar bulunuyor. Piknik veya tedavi uygulaması yaptıktan sonra Kumbaba plajında denize girebilirsiniz.
Şile’ye 14 km uzaklıktaki Karamandere Köyü yakınında bulunan yapay bir göldür. İstanbulluların ve yerel halkın piknik yapmak, hafta sonlarını değerlendirmek istedikleri alandır. Temiz havası, güzel manzarası, yürüyüş alanıyla keyifli bir gün geçirebilirsiniz.Göl yanında restaurant hizmet veriyor. İsterseniz hazır kahvaltı veya öğle yemeğinizi burada yiyip, gezintinizi yapabilirsiniz.
Osmanlı mimarisini yansıtan evler 150 yıllık geçmişe sahip. Geniş ve ataerkil aileler düşünerek 2 katlı ve ahşap binalardır. Tarihi evleri gezmek, fotoğraflamak istiyorsanız Balibey ve Hacı Kasım Mahallelerini ziyaret edebilirsiniz.
İlk yaşam alanlarını ve daha sonraki yüzyıllarda zulümlerden kaçan insanları barındıran birçok mağara bulunuyor. Cilalı Taş Devri’ne kadar geçmişleri olan bu mağaraları gezerek, tarihe yolculuk yapabilirsiniz.İlçe merkezini ve köyleri gezerken karşınıza birçok mağara çıkacaktır. Bu mağaralardan biri de Zeki Müren’in sık sık ziyaret ettiği ve hatta burada konserler verdiği mağaradır. Bu nedenle yerel halk bu mağaraya Zeki Müren Mağarası adını vermiştir.
Bu küçük ve debisi küçük şelale, doğal ve huzurlu ortamıyla ziyaretçileri kendisine çekiyor. Doğa yürüyüşü yolunda olan bu şelalede mola verip, serinleyebilirsiniz.
İki nehir arasında kalan bir balıkçı koyudur. İlçenin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Burada butik otellerde kalarak hafta sonunu değerlendirebilirsiniz.Ağva-Kurfallıaltı ve mağara burnu güzergâhında kum yürüyüşü yapabilirsiniz. Göksu ve Ağa derelerinin aşağı çığırları, Dudu bayırı tepesi, Kilimli falezlerinin muhteşem görüntülerini fotoğraflayabilirsiniz.