Küçükköy Karakolu'nda bulunan ve Meclis'e kanıt olarak götürülen falakanın bulunduğu karakolun beş işkence davasından da sabıkalı olduğu ortaya çıktı
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun çalışmaları sırasında işkence aletinin bulunduğu Küçükköy Karakolu'nda gözaltına alınan beş kişinin işkenceye uğradığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi.
Gaziosmanpaşa'da gözaltına alınarak Küçükköy Karakolu'na götürülen beş kişiden dördünün "işkence gördüm" iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu, bunlardan üçü için takipsizlik kararı verildiği bildirildi.
1999'da 334 işkence iddiası
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde dün yapılan basın açıklamasında, 1999'da 334 kişinin gözaltında işkenceye uğradığı, 63 kişinin doktor raporuyla işkenceye uğradığının belirlendiğini ve 45 suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Gözaltında işkenceye uğradıklarını iddia edenlerin 72'sinin kadın, 27'sinin çocuk olduğu, 146 kişide de maddi araz kaldığını ifade edildi.
İşkence yapıldığı yerler arasında 99 kişiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün ilk sırada olduğunu belirten İHD yetkilileri, Belgrat Ormanı, Ömerli Barajı, Okmeydanı Parkı gibi açık alanlarda da işkence ve kötü muamele yapıldığı savlarının bulunduğunu açıkladı.
İşte dosyası
"* H.Ö. (Erkek) isimli üniversite öğrencisi, 1998'de Küçükköy Karakolu'nda gözaltında yedi gün boyunca Filistin askısına alındığı, işkenceye uğradığı ve bu sırada kulak zarı zedelendiği iddiasında bulundu. Suç duyurusu hakkında takipsiz kararı verildi.
* S.S. (Erkek) isimli lise öğrencisi, 1998'de gözaltında copla dayak atılarak işkenceye uğradığı iddiasında bulundu. Suç duyurusunda bulunmadı.
* A.T. (Erkek) isimli lise öğrencisi, 1999'da gözaltında kaldığı bir gün boyunca dayak ve falakayla işkenceye uğradığını ileri sürdü. Suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
* V.A. (Erkek), isimli genç, 1999'da gözaltında tecavüz tehditi, cinsel taciz ve dayakla işkenceye uğradığını savundu. Suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
* S.Ç. (Kadın) 1999'da gözaltında cinsel tacize uğradığı, Filistin askısına alındığı, kaba dayak sonucu kolunda doku kaybı olduğunu ileri sürdü. Suç duyurusu hakkında henüz bir sonuç alınmadı.
Özdemir: Soruşturma açtık
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun çalışmaları sırasında Küçükköy Karakolu'nda işkence aletinin bulunmasının ardından Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü Araştırma Büro Amiri'yle Küçükköy Karakol Amiri hakkında soruşturma açıldı.
İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, polislerin ifadesinin alındığını, konuyu İşçişleri Bakanlığı müfettişlerinin de araştırdığını belirterek, "
Devlet, bize 'işkence yapma, yaparsan sekiz sene cezalandırırım' diyor. Hangi hakla yapacak adam? Yaparsa suçtur, yapan da cezasını çeker" dedi. Özdemir, iki emniyet amirinin müfettiş raporuna göre açığa alınmasının gündeme gelebileceğini de bildirdi.
'Çocuklara da kötü muamele yapmışlar'
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sema Pişkinsüt, kadın ve çocuk mahkumlarla yapılan görüşmeler sonucunda İstanbul'daki bir karakolda bulunan Filistin askısının "belgeli kanıt" olarak değerlendirildiğini ve basına gösterilmeyeceğini söyledi.
Görüştükleri çocuk mahkumlardan yalnızca cinayet işleyenlerin işkence görmediğini, diğerlerinin tümüne kötü muamele yapıldığını anlatan Pişkinsüt, "el ele çalışacaklarını" söylediği İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ı komisyonda dinleyeceklerini açıkladı.
İstanbul'daki Küçükköy Karakolu'nda işkence aleti bulunması üzerine dün toplanan TBMM İnsan Hakları Komisyonu, "Filistin askısı"nın basına gösterilmemesi ve bu konudaki çalışmaların sürdürülmesini kararlaştırdı. Pişkinsüt Şubat - 1998'de Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde yapılan inceleme ve çalışmaların devamı niteliğinde yaptıkları ve tutukluların anlatımı üzerine işkence aleti buldukları
son araştırmaları hakkında şu bilgileri verdi:
"Koğuşların tümüne girdik. 267 çocuk mahkumla bire bir görüştük. Suçlu suçsuz herkese kötü muamele ve işkence konusu gündeme geldi. Hazırlık soruşturması sırasında evden alındıktan cezaevine gelinceye kadar başlarından geçenleri açık yüreklilikle anlattılar. Sorgulandıkları nezarethaneler dahil olmak üzere mekan ve zaman tarifleri gibi bazı bilgilere dayanarak, pazartesiyi salıya bağlayan gece sabah saat 06.00'ya kadar çeşitli karakollara gittik.
Anlatılanların tümünün doğruluğunu gördük. Sadece cinayet sanığı olarak getirildikleri ve belgeyi de ortaya koydukları takdirde herhangi bir kötü muamele görmediklerini, onun dışındaki tüm olaylarda öyle veya böyle kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade ediyorlar. Bir karakolda da askı denilen kötü muamele aletini bulduk. "
Pişkinsüt, "Askıyı, karakoldan teslim tutanağıyla aldık. Belgelidir. Bu aleti karakoldan alırken bir zorlanma olmadı. Ama anahtar bulamadık, üst kısımdaki kontraplağı çıkarıp sorgulama odasında içeriye ışıkla bakıp gördük. Çalışmalarımız devam ediyor, birçok karakolda olabilir" dedi.
Nezarethane defterlerinin son derece düzgün tutulduğunu bildiren Pişkinsüt, "Doktor raporlarının hepsi, 'darp ve cebir yoktur' şeklinde. Defterlerde, CMUK gereği karakolda 24 saat kalma süresine tam uyulduğunu gördük. Ama içerdeki ifadeler böyle değildi. İçerdekileri korumak açısından, sonuç alıncaya kadar belli konuları saklı tutmak zorundayız" diye konuştu.