17 Ağustos felaketine neden olan Kuzey Anadolu Fay Hattı Bingöl’den Kuzey Ege’ye kadar uzanıyor
Fayların hareket etmesine deprem deniliyor. Fay hareketleri bazen enine, bazende dikine oluyor. Hareket ettikçe kırılmalar, kırılma oldukça da dalga dalga yayılıyor. İşte sık sık duyduğumuz fay hatları, deprem kuşakları ve yeni deprem olasılıklarına ilişkin sorular ve cevapları:
Deprem nedir ve nasıl oluşur?
Depremler yeryüzünü şekillendiren jeolojik olaylardandır. Fay dediğimiz kırıklar boyunca yer kabuğunda meydana gelen hareketler depremleri oluşturur. Bunlardan bizim duyabileceğimiz kadar büyük şiddette olanlarına deprem denir. Depremler, önce hafif bir sarsıntı ve yer içerisinden top seslerini andıran gürültüler ile başlar, sarsıntı birden şiddetlenir, en yüksek mertebeye çıkar ve en çok hasar yaptıktan sonra aniden yavaşlar, bir süre hafif sarsıntılar biçiminde devam eder ve sonunda duyulmaz olur. Büyük depremler sonucunda yüzlerce kilometre uzunluğunda faylar ve bunlara bağlı olarak yarıklar ve çatlaklar meydana gelir.
Dünyadaki en yoğun deprem kuşakları hangileri?
1. Kuşak: Pasifik Deprem Kuşağı denilen bu kuşakta yeryüzündeki depremlerin
yüzde 81’i gerçekleşiyor. Bu bölge Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alıyor.
2. Kuşak: Alpine adlı bu kuşak yeryüzündeki depremlerin yüzde 17’sine sahne oluyor. Endonezya’dan başlayarak Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik Okyanusu’na ulaşıyor.
3. Kuşak: Atlantik bölgesi denilen bu kuşak ise Atlantik Okyanus Sırtı boyunca uzanıyor.
Türkiye neden deprem açısından riskli bir bölgededir?
Türkiye çok yakın jeolojik zamanlarda epirojenik hareketler sonucu toptan yükselmiş ve bu sırada faylarda yer yer parçalanmalar olmuştur.
Genç kabuk hareketlerinin yol açtığı bu basınç ve gerilemeler, günümüzde de devam ettiğinden ülkeyi kesen faylardan birçoğu diriliklerini koruyor ve zaman zaman yatay ve düşey doğrultuda oynuyor. Nitekim Türkiye’de 20. yy’da 6.0’dan büyük 50 kadar yıkıcı deprem olmuştur.
Fay nedir?
Yeryüzünü oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre yer değiştirmesidir.
Üç tür fay vardır: Normal fay, bindirme fayı ve yanal atımlı fay. Normal Fay, kırıklardan üstte olan bloğun aşağıya doğru hareket etmesidir. Etkiledikleri bölgenin uzamasına neden olur. Bindirme fayı ise, iki kırık bloktan birinin diğerinin üstüne bindirmesidir.
Sonucu ise etkilenen alanın daralması şeklindedir. Yanal atımlı fayda ise, blok yatay biçimde hareket eder. Türkiye’deki en büyük fay olan Kuzey Anadolu Fayı yanal atımlı bir faydır. Hareket sadece yatay olur. O bölgeyi daraltır veya uzatır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı Nedir?
Doğuda, Bingöl’ün Karlıova çöküntüsünden başlayıp batıda Bolu şehir merkezi civarında çatallanan ve önce iki, Geyve’nin batısında da üç ana kol boyunca Ege Denizi’nin kuzeyine kadar uzanan fay hattıdır. İzmit Depremi’de bu fay hattında meydana gelmiştir. Bu fay hattı, 1948 yılında İhsan Ketin tarafından keşfedilmişti.
Yeni deprem olasılığı var mı?
Türkiye’nin deprem konusunda en uzman isimlerinden olan İTÜ’den Prof. Dr. Aykut Barka ve İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Süleyman Nalbant, Aralık 1998’da yayımlanan makalelerinde, sözü sıkça edilen ve İstanbul’u da içine alması beklenilen “büyük depremö konusunda bakın ne diyorlar:
“
Son 300 yılda Marmara Denizi ve çevresinde meydana gelen depremlerin oluşturduğu kırılma stresinin ve aktif fay segmentlerinin dağılımı ve kinematik özellikleri göz önüne alındığında, gelecekte hangi fay segmentlerinde deprem olacağı hakkında önemli ipuçları elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, Marmara Denizi çevresindeki bazı segmentlerin yanı sıra Marmara Denizi içi sırtlarında da kırılma stresinin artmış olduğu anlaşılmıştır. Bu sırtlardan İstanbul güneybatısında yeralan orta Marmara sırtında en son depremin 1509 yılında meydana geldiği tahmin edilmektedir.
GPS ölçümlerine göre, Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerinde en az 10 mm/yıl’lık bir hareket hızı olduğu göz önüne alındığında, bu sırtı oluşturan doğrultu atımlı segment üzerinde 1509 yılından beri yaklaşık 5 metrelik bir yer değiştirmenin birikmiş olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Bu nedenle özellikle İstanbul’un güneybatısında yer alan Orta Marmara sırtı hakkındaki her türlü bilginin süratle artırılması gerekmektedir. Marmara Denizi sırtları yanı sıra Marmara Denizi çevresinde aşağıdaki fay segmentlerinde kırılma stresinin arttığı belirlenmiştir.
1 - Saros Körfezi, 2 - Çınarcık baseni kuzey ve güney normal fayları, 3 - Hendek ve Mudurnu vadisi batı bölümü, 4 - Mekece - Geyve arası, 5 - Edremit Körfezi, 6 - Bayramiç - Çan 7 - Edremit - Yenice en başta sayılacak alanlar arasında yer almaktadır.ö
İstanbul ve çevresindeki depremler hangi fay hattından kaynaklanıyor?
İstanbul ve çevresi tarih boyunca depremlerden defalarca zarar görmüş olan bir yerleşim bölgesidir. Mevcut tarihsel dönem deprem kataloglarına göre mİstanbul ve yakın çevresinde M.S. 32 ile 1900 yılları arasında 100’den fazla yıkıcı büyüklüklerde deprem meydana geldi.
1990 yılından sonra ise, İzmit Depremi’ne kadar Marmara bölgesinde İstanbu ve yakın çevresini etkileyebilecek büyüklüklerde 21 deprem meydana geldi.
İstanbul ve çevresinde meydana gelen depremler Türkiye ve çevresinde oluşan diğer depremler gibi güncel tektonik hareketlerle ilişkilidir. Bu hareketler Afrika, Avrasya, Arabistan ve EgeAnadolu levhalarının göreceli hareketleri ile açıklanabilmekte.
Araştırıcıların görüşlerine göre, EgeAnadolu levhasının kuzey sınırını oluşturan Kuzey Anadolu Fay Zonu Adapazarı’nın batısında üç kola ayrılarak Marmara Denizi ve Biga yarımadası üzerinden kuzey Ege Denizi’ne kadar devam eder.
Marmara Denizi kuzeyindeki uzantı muntazam olmayan ötelenmiş sağyönlü doğrultuatımlı fay parçaları ile çekayır tipinde havzalar oluşmuştur. Fay düzlemi çözümlerinde yanal atımlı faylanmalar yanında düşey atımlı faylanmalara da rastlanmakta.
‘Türkiye’yi uyarmıştık’
Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) Türkiye Yerel Temsilcisi Tatsuo Yonebayashi, Türkiye’nin yeryüzündeki en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunduğunu, gereken uyarıları daha önce yaptıklarını bildirdi.
Depremde, vatandaşların satın aldıkları veya inşa ettirdikleri evlerin, depreme dayanıklı olduğu konusunda kendilerine güven verilmesinin de can kayıplarında ve yaralanmalarda önemli rol oynadığını söyleyen Yonebayashi, yasalara tamamen uyulması gerektiğini kaydetti.
Yonebayashi, Türk - Japon işbirliği çerçevesinde JICA ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca, Türkiye’de Nisan 1993’ten itibaren Mart 2000’e kadar başlatılan “Deprem Zararlarının Azaltılması ve Araştırma Merkeziö projesinin uzatılması amacıyla Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından teklifte bulunulduğunu ve JICA’nın teklifi değerlendirmeye aldığını vurguladı.
Projenin Türkiye’de olası deprem sonuçlarını aza indirmeyi amaçladığına işaret eden Yonebayashi şunları söyledi:
“Proje sonuçlandığında dünyada ilk kez Türkiye’de uygulanmış olacak. Proje kapsamında 410 milyon
Japon Yeni hibe edildi. Öncelikle, Kuzey Anadolu Fay Hattı olarak bilinen bölgedeki Tokat, Çorum, Yozgat, Çankırı, Amasya, Ordu, Samsun, Sinop ve Kastamonu bölgelerinde uygulanan proje tamamlandığında buralar bilgisayarlı gözlem istasyonları vasıtasıyla izlenecek. Ayrıca, Ankara’daki Deprem Veri Toplama ve Hasar Değerlendirme Merkezi, çevresine ait sismolojik verileri toplayarak, hasar tahmini yapabilecek.ö
Yonebayashi, proje ile deprem olduktan sonra da, olabilecek can ve hasar tespiti hakkında ön tahminlerde bulunabileceğini belirtti.