The Others Gündeme kaset bombası

Gündeme kaset bombası

12.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gündeme kaset bombası

Gündeme kaset bombası

Gündeme kaset bombası
       İŞADAMI Korkmaz Yiğit, Türk Ticaret Bankası ihalesi, Fransa'da tutuklu mafya babası Alaaddin Çakıcı ile yaptığı konuşmalar ve son günlerde yaşadığı sorunlarla ilgili şok itiraflarda bulundu. Kendisine komplo kurulduğunu öne süren Yiğit, Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner'in bankanın satışı ile gelişmelerden önceden haberdar olduğunu öne sürdü. Yiğit, "Umarım bu kaset yayınlanmak zorunda kalmaz. Yayınlanırsa, felaketleri görür gibiyim" dedi.
       Halen İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde Türkbank'ın satışı soruşturmasında sanık olarak tutulan Yiğit'in gözaltına alınmadan önce doldurduğu anlaşılan video kaseti, dün akşam sahibi olduğu Kanal 6 ve Kanal E televizyonlarından yayınlandı.
       Yiğit'in itiraf niteliğindeki açıklamaları şöyle:
       "Türkbank olayına kadar hakkımda tek bir menfi bir şey var mı, yok mu; eminim beni izleyenler bilir. Sanmıyorum ki olsun. Her şey, bu kaset olayının açıklanmasından sonra oldu.
       Arkadaşlarımızla Ekspres Bank'ın yurtdışında bir banka almasının faydalı olacağını düşündük. Fransız hükümetinin özelleştirmek istediği 165 şubeli bir bankayı almak istedik. Fransız kanunlarıyla iş yapmanın zor olduğunu, Türkiye'deki kanunlarla iş yapmanın kolaylığını bildiğim için Türk Ticaret Bankası ihalesine girmeyi düşündük. Bu konuşmalar Sayın Güneş Taner'in evinde oldu. Hatta heyecanlanarak, bana `Bu bilgiyi Sayın Başbakan'a da aktarmalıyım. Şu ana kadar Türk Ticaret Bankası'na talip yoktu' dedi."

       "İhale günü geldi. Belli oldu ki, Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu, Erol Aksoy ve Zorlu Grubu ihaleye giriyor. Bu noktada Kamuran, bana Erol Aksoy ve Zorlu'nun bu işe fazla asıldığını söyledi. Erol Aksoy'la ilgili Çörtük bana bir dosya verdi. Bu dosyayı televizyondan yayınlatırsan, Aksoy bu işe asılmaz dedi.
       Ben bunu yaptıramayacağımı ifade ettim. O zaman `Erol Aksoy ile Zorlu Grubu'yla galiba bizim görüşmemiz gerekir' dedi. `Zorlu Grubu'nu düşünme, Sayın Başbakan'ın sözünden çıkmazlar' dedi. `Erol Aksoy da Sayın Güneş Taner'in sözünden çıkmaz' dedi.
       ihale gecesi Güneş Taner, Erol Aksoy'u aramış; `Erol, seninle ilgili elimizde bir dosya var, bu ihaleye girme' demiş. Erol Aksoy anlattı ve bu ihaleye inat için girdiğini söyledi.

       "Oradan ayrıldıktan sonra Güneş Bey'le görüşmelerim oldu. Güneş Bey, 400 milyon dolarlık teminat mektubumun bir miktarının Vakıflar, bir miktarının Emlak Bankası'ndan sağlanacağını, parasal konuda da Yapı Kredi Bankası'ndan, Karamehmetler'den kredi alabileceğimi söyledi. Karamehmetlerle görüştüm.
       Bu arada bizim Radikal ve Posta gazetesi ile bir temasımız var. Yeni Yüzyıl ile temasımız var. Kamuran Çörtük, mutlaka bir gazete alınmasını istiyor. Ben kendisine `Radikal - Posta mı, Yeni Yüzyıl mı' dedim. `Radikal - Posta' dedi. Radikal ile Posta, 150 milyon dolardı, Yeni Yüzyıl ise 75 milyon dolardı. Yeni Yüzyıl'ı aldım.
       Bu arada Milliyet'in alınması gündeme geldi. Yine Başbakan'ı aradım. Çok heyecanlandı, `Mutlaka alınması gerek' dedi. Güneş Taner ile görüşmemi istedi. Güneş Taner'i aradım. Taner, `Benden önce neden Sayın Başbakan'ı aradın' diye bana kızdı. 200 milyon dolar ihtiyacım olduğunu söyledim. Bana bu parayı Yapı Kredi'den ve yurtdışından halledeceğini söyledi.
       Bu arada Milliyet'e sürekli para ödüyoruz. Güneş Taner'i tekrar aradım. `Türk Ticaret Bankası için ayırdığım parayı, Milliyet'e ödüyorum. Milliyet'i almamalıyım' dedim. `Hayır, devam etmelisin. Yapı Kredi'den 100 milyon geliyor' dedi."

       "Bu arada mayıs ayından itibaren de Alaaddin Çakıcı ile telefon görüşmeleri yapıyordum. Bu benim insiyatifimde değildi. Aradığı zaman, hakaret ettiği zaman, insanın kimyası bozuluyordu. Siz ona hayır diyemiyorsunuz. O size her şeyi söylüyor, ama siz karşısında kendinizi bir et yığını gibi görüyorsunuz. Kaç kere konuştum hatırlamıyorum, sekiz kere mi, dokuz mu, on mu?
       Ama hep onu bu işin dışında tutmaya çalıştım. Bu adamın bu bankanın içinde olduğu bir gerçek. Ben daha işin başında Sayın Başbakan'la görüşerek, bu ihaleyi iptal etmesini istedim. Başbakan ve Sayın Taner, yanımda olduklarını, devam etmemi istediler. Bunlar yanımdayken, neden Çakıcı'dan yardım umayım. Neden Çörtük ile görüşüp, ondan yardım isteyeyim.
       Şimdi soruyorum. Madem bu konuşmaları dinlediniz, neden gerekli önlemleri alıp, insanların zarar görmesini önlemediniz? Neden bu ihaleye girmek isteyen insanların tehdit edilmesini önlemediniz? Neden bu ihalenin yapılmasına izin verdiniz?
       Benim yerimde olmayan, bu şahısla konuşmayan, bu şahsın tehditlerini almayan hiç kimsenin bu değerlendirmeleri yapması doğru değildir. Bana `Senin sekiz yaşındaki çocuğun sabah şu saatte servisle şu okula gitmiyor mu? Senin çocukların İskoçya'nın şu kentinde şu okula gitmiyor mu' diye soran bu kişiye karşı ne yapmalıydım? Bana `Neden bu tehditlere karşı devlete gitmedin' diye sorabilirsiniz."

       "Aradan epey bir zaman geçti. Sanırım iki yıl sonra yine aradı. Bana `Senin yaptığın villalardan birini bizim çocuklara ver' dedi. Ben ona, yaptığımda yer kalmadığını, yeni yapacaklarımdan verebileceğimi söyledim. Bir süre sonra yine aradı, bana hakaretlerle `Sen benimle kafa mı buluyorsun, senin falanca dairen boş' dedi.
       Eğer bütün bunlar gözönünde bulundurulmadan beni yargılarsanız, yargısız infaz etmiş olursunuz."

       KORKMAZ Yiğit, kasette Çakıcı'nın Malki cinayetini kendisine yıkmak istediğini de şöyle anlattı:
       "Nesim Malki ile öldürülmeden dört ay önce tanıştım. O dönemde Sayın Hayri Kozakçıoğlu ile görüştürdüm. Ona Çakıcı'dan tehdit aldığını söyledi. Cağaloğlu'ndaki valilikten ayrıldık. Hemen Çakıcı beni aradı, `Nesim benim ekmek kapım, bakmakla yükümlü olduğum yüzlerce kişi var. Onu koruma. Senin araban kaza yapabilir. Ondan uzak dur' dedi. Sesini duyduğumda boğazımın kuruduğunu, vücut kimyamın bozulduğunu hissettim.
       Bir hafta sonra yine aradı. `Sen, Nesim'i Dündar Kılıç'a götürmüşsün, Dündar benim can düşmanım' dedi. Ben ona, `Ben Nesim'i götürsem götürsem devlete götürürüm. Ya sen beni tanımıyorsun, ya da beni zor duruma düşürmek için böyle davranıyorsun' dedim. Daha sonra Nesim öldürüldü.
       Öldürülmeden bir gün önce yine aradı, `Nesim'i ara, de ki, Nesim yarın öldürüleceksin de' dedi. Demek ki, cinayeti benim üzerime yıkmak istiyordu. Ama ben aramadım."

       İŞADAMI Yiğit, Türk Ticaret Bankası ihalesiyle ilgili olarak Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'le Akmerkez'de yaptığı görüşmede bakanın kendisine bağırdığını söyledi. Yiğit konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Bu arada Çakıcı konuşmaları dolaşıyor. İhaleye girmeden önce Güneş Taner'le görüşme ihtiyacı duydum. Aradım. Meclis'teyken Cefi Kamhi beni aradı, Güneş Bey'in yanında olduğunu söyledi. Telefonu Taner'e vermesini istedim. `Sayın Bakanım, ben bu ihaleye girmek istiyorum' dedim. `Teklifini ver, sonra görüşelim' dedi ve teklifi verdik.
       Daha sonra Akmerkez'in üstünde Bankalar Birliği katında bir görüşme yaptık. Bana inanılmayacak kadar sert bağırarak ve kötü sözler söyleyerek bağırdı. `Sen Çakıcı vasıtasıyla milleti rahatsız ediyorsun' dedi. Moralim çok bozuldu ve oradan ayrıldım, ihaleye girmeme kararı verdim.
       Rahatsız olmuştum. Sayın Bakan beni aradı ve sanırım rahatsız olmuştu. `Sayın Başbakan ile görüşmemi istedi. Sayın Başbakan ile görüşmek istedim, bana randevu vermek istemedi. Çakıcı konusundaki bilgilerden sanırım rahatsız olmuştu."